English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ P ] / Plenty

Plenty translate Russian

20 parallel translation
Pek uzak olmayan bir gelecekte Japonlar için çok k ötü bir haber.
Достаточно плохие новости для японцев, - в не слишком далеком будущем. Plenty of bad news for the Japs in the not-too-far-distant future.
Evet ben "iyi bol" şekeri hastasıyım.
Да, у меня кончились конфеты Good Plenty.
Ben biraz Good Plenty'i alırım. Veya Good Fruity.
Я взял "хороших и много" или "хороших и фруктовых"
There are plenty of guys out there who think I can cook, change a tire, pack my own bags.
Куча парней думает, что я умею готовить, менять шины, паковать чемоданы.
Plenty Gaps ve Starbucks vardı ama...
Много стоковых магазинов одежды и Старбаксов, но...
Hayır, gayet "tatlı" böyle.
Нет, спасибо. 'N'plenty.
Glenn, az önce senin "plenty of fish" hesabını hackledim.
Прикинь, Гленн, я только что взломал твой аккаунт на сайте знакомств.
Oranın mmm yeterince güvenli olduğunu varsayıyorum
I assume that's, uh, plenty secure.
- Ben ve espri anlayışım buralarda olacağız...
Me and my sense of humor will be around plenty.
Ama bu kadar kara kara düşünmese Beverly, Beverly olamazdı.
Beverly wouldn't have been Beverly if he didn't have plenty to brood about.
Takdimlerden önce daima ince elenip sık dokunacak işler olur.
There's always plenty of fussbefore a presentation.
Fakat pek çok iyi kadın da sizinle evlenmek isterdi Bay Levinson.
But plenty of nice women would wantto marry you, Mr Levinson.
Bir aylığına Avrupa'yı gezeceğiz. Karar vermek için pek çok zamanın olacak.
We'll be touring Europe for a month.You have plenty of time to decide.
36 saat, senden şüphe duymak için bir sebep bulmalarına yetecek kadar uzun bir süre.
36 hours is plenty of time for them to find reason to doubt you.
Birçok gözetlemeye uygun yer var.
Got plenty of vantage points.
Salter'ın bu binada hala birçok arkadaşı var.Salter still has plenty of friends in this building.
У Салтера до сих пор полно друзей среди наших.
Bol bol evliliğimizin yasını tuttum ama sonrasında yoluma baktım.
I have mourned the death of our marriage plenty, but then I moved on.
Hala önümüzde yol var.
There's still plenty of road ahead.
It's a matter of will and she has plenty of it.
Важно найти в себе силу воли, а этого у нее в достатке.
FireBall Jawbreaker, 6. koridorun sonundaki rafın en alt kısmında. Good Plenty de aynı koridorun ortasında bulunuyor. Fakat sağ kısımda onlar.
Твои желейные конфеты лежат на нижней полке в конце шестого ряда, а жевательные конфеты на полпути, в том же ряду, но полка справа.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]