English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ P ] / Prize

Prize translate Russian

71 parallel translation
Al şunu, alttaki prize tak.
Воткни его внизу.
Otis... Tak prize.
Отис... врубай.
Yapacağımız şey şu ataçı alıp kısa devre yaptırmak için, prize sokmak.
Вот что мы сделаем мы возьмём эту скрепку и согнём её, чтобы замкнуть всю цепь.
Ben tutkal tabancasını prize takıp dün başladığım desenli tabak altlığını tamamlayacağım.
А мне нужна взять этот инструмент и закончить местами подкорачивать кусты, которые яначала подравнивать прошлой ночью.
Stanley, hayır ben prize takarım.
Ну. Стэнли, нет. Я включу.
Bir fiş prize nasıl takılır biliyorum.
Я умею включать в розетку.
On, fişi prize takın.
Десять - включите штепсель в розетку.
- Bayan Kramer, fişi prize takabilir misiniz? - Şuradakini mi?
Фрау Крамер, вы не могли бы воткнуть штепсель в розетку?
Seni tekrar şarj edebiliriz. Bir prize ulaşıp, fişe takabiliriz.
Мы можем зарядить тебя, подключить тебя к питанию.
Çünkü buradaki kadının hayatından arta kalan, bir prize takılı fişten güç alan bir makineye bağlı. Ve o fişin ne zaman çekileceğine ben karar veririm.
Потому что вся ее жизнь зависит от аппарата, подключенного через длинный провод к электрической розетке и я решаю, когда его выдернуть.
İki topraklı prize ve bir büyük içi kaynar suyla dolu tencereye ihtiyacım var. Ve tek yapmanız gereken bu evrakları imzalamak.
Мне нужно две заземленных розетки, большая стерильная кастрюля, наполненная горячей водой, а вам нужно подписать вот этот договор об избавлении от ответственности.
Yani, düşünsene, kim bu kadar çok prize ihtiyaç duyar ki?
Я имeю ввидy, пpeдcтaвь, кoмy нyжнo бoльшe?
- Şunu prize tak.
- Загружай.
Şunu prize takacak mısın?
Включил?
Neden tenis raketi prize takıIı? O senin doğum günü hediyen.
Почему теннисная ракетка подключена к электричеству?
Hilary Seems ve Victoria Prize. Sende yarışıyorsun demek?
Хилари Симс и Виктория Прайс.
Prize takmadan mı?
Безо всякого тока?
Prize bir şey takıyorum.
Хотела воспользоваться розеткой.
Dur, prize takalım.
Давай, включи его.
Şu duvardaki prize gülümsesem ona bile dilini sokmaya çalışacaksın.
Лучше не играть с огнем, а то можно поджарить язык!
Eğer projektör prize takılı değilse enerjisini nereden alıyor?
Ох, а если проектор не подключен к сети, то откуда он берёт энергию?
Isıtıcı ile fan en yüksek ayarda ve ikisi de aynı prize bağlıydı.
- Моя вина. так что...
Pekâlâ, dikkatli olmalısın. Ekipmanı her zaman aşağı kata ve bir prize kurmalısın.
Ты всегда должен устанавливать это... внизу.
Çocukken hiç, bir çatalı prize sokmuş muydun?
Ты когда-нибудь в детстве совал столовую вилку в розетку?
Neden gidip biraz dinlenmiyor parmağını yalayıp prize sokmuyor ve yarın sabah bu konuyu yeniden değerlendirmiyoruz?
Я скажу, что, почему тебе не отдохнуть, может лизнешь свой палец, и вставишь в розетку, и мы вернемся в первой половине дня.
Hikayelere bakınıyorum... Çocuklar hakkında... Prize para atanlar hakkında.
Ищу истории... о детях... которые вставляли монеты в электрические розетки.
Sadece fişi prize sokmuştum.
Мы только вставили вилку в розетку.
Bunu oradaki şu prize tak. Tamam mı?
Подключи это в то маленькое отверстие.
Bunlardan sigortaya ve iki prize dökersek sonra da aynı anda yakarsak, kısa devre gibi görünür.
Если поместить одну в электрошкаф, две в розетки и одновременно поджечь, будет похоже на короткое замыкание.
Dilini bir prize sokmuştur şimdiye kesin.
Наверно он уже засунул язык в розетку.
Lütfen o fişi prize takıyordum deme bana.
Прошу, скажи мне, что ты не собираешься втыкать её сюда.
Ben sana prize bir şey takma demedim mi?
Блютуз? Разве я не говорила тебе не подключай ничего?
- Prize bağlayayım mı?
Сыграешь, брат?
"Prize dil sok mu?"
"Нечем напиться"?
Sanki prize sokmuşum gibi.
Как будто я заснул их в розетку.
Ve "Eyes on the Prize" ın 48 sayfasını okudum.
И только что прочитала 48 страниц "Eyes on the prize" ( книга о Гражданской войне в США ).
Nereye gidiyoruz?
Куда мы идем? - I've got my eyes on the prize
Malik, Başkanlık Gününden beri benim prize fişi takıyor.
Малик кладет свою колбасу на мой хлеб со Дня Президента.
İnan bana o isim bir teselli ikramiyesi.
Trust me, that name is a consolation prize.
Seni tekrar şarj edebiliriz. Bir prize ulaşıp, fişe takabiliriz.
Мы тебя подзарядим, донесём до электропитания, подключим тебя.
- Prize takılı mı?
- Он подключен?
Parmaklarını prize mi sokuyorsun?
Ты что, засунула пальцы в чертову розетку?
Dr. Papanikolau, açık konuşursam Williams Prize ödülü için komitede yetkilisiniz, değil mi?
Доктор Папаниколау, вы позволите говорить откровенно? Вы ведь председатель комитета премии Уильямса, верно?
O zaman, umarım bunu Williams Prize seçiminiz için göz önünde bulundurursunuz.
- В таком случае надеюсь, что вы примете это во внимание, выбирая получателя премии Уильямса.
Belki de bunları Williams Prize için komiteyle paylaşmak istiyordur.
Может, он хочет показать их комитету по премии Уильямса?
- Seni Williams Prize için önerdim!
Я рекомендовала тебя на премию Уильямса.
Ben sadece kutudan çıkarır, fişi prize sokarım.
Я достаю вещь из коробки и подключаю.
Elektrikli süpürge mi? Bilgisayarımla aynı prize elektrikli süpürge mi taktın?
Пылесос?
- Bak sen. Makinenin prize takılı olmamasına rağmen bir de.
Как странно... если учесть, что аппарат даже не был включен!
Birisi mikrodalgayla tost makinesini aynı anda mı prize taktı?
Что за хрень случилась?
Git de tak bir prize.
Пойди ввинти ее в патрон.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]