Ras translate Russian
11,734 parallel translation
Serum sırasında acı çekmiyorsunuz.
Вливание безболезненное.
Başa geçme sırası sendeydi.
Ты была следующей в очереди.
Çalınan künyem. Yanında da savaş sırasında öldüğüme dair ailemin adresine gönderilmiş resmi bir mektup.
Мои жетоны, которые также были украдены, вместе с письмом об убийстве в бою с официальным заявлением, адресованное моим родителям.
Seri numaralarının sırasına bakacak olursak 20 bin tane 100 dolar nakit götürmüşler.
Судя по диапазону серийных номеров, они сделали более 20 000 стодолларовых банкнот.
Transfer sırasında ben ve arkadaşlarım sizi kaçıracağız.
Во время вашего переезда, мои коллеги и я перехватим вас.
Simon şu an gerçekten hiç sırası değil.
Саймон, это правда не подходящее время.
- Olay sırasında benim yanımdaydın, bunu doğrularım.
По факту, я думаю, что я - твое алиби.
Gözlerinin hatırası.
ѕам € ть об ее глазах.
Size söyleyeceğim şeyi bana bir sohbet sırasında söyledi. Günah çıkarırken değil.
То, что я сейчас скажу вам, Он сказал в разговоре со мной, а не в исповедальне.
- Öğrendiğim kadarıyla annesi doğum sırasında ölmüş.
Судя по тому, что мне удалось собрать, его мать умерла во время родов.
- Evlilik tartışmalarınızın sırası mı şimdi?
Неужели сейчас самое подходящее время для вашей семейной ссоры?
1641 yılında Japonya'ya düzenlediğim ilk seyahatlerim sırasında ben Dieter Albrecht bu sayfalardaki en sıra dışı hikâye ile karşılaştım.
Это было в 1641 году, во время первого из моих путешествий в Японию. Я, Дитер Албрихт, объял самую необычную историю на этих страницах.
1682'deki son seyahatim sırasında onu sordum.
Во время моего последнего путешествия, в 1682, я спросил о нем.
Ufak toplantınız sırasında programa katılmak istediğini söyleyen birisi.
Кстати, сам попросился на эту передачу.
İşgal sırasında ölmüş.
Она погибла во время Прибытия.
Tam da sırası.
Кстати, о ведьмах.
Bu onun hatırasına hakarettir.
Это оскорбляет память о ней.
- Breece'in hatırasını aşağılamak olur.
Это оскорбление памяти Бриса.
Her şeyin bir sırası var kuzen.
Давай по порядку, кузен.
Böylece personel değişimi sırasında saldırabiliriz.
Мы сможем напасть, пока они сменяются.
- Karşılığını verme sırası sende.
Теперь твоя очередь платить.
Her şey Ramses II'nin hükmü sırasında başladı gecenin geç saatlerinde büyük, sihirli bir meteor Horus'un Tapınağı'na düştü, şahin tanrının.
Всё началось во время правления Рамзеса II. Однажды ночью большой метеоритный дождь разрушил храм Хоруса, бога-орла.
Operasyon sırasında öldürülürsek kimliğimizin açığa çıkmaması gerek.
нас не должны опознать.
- Şimdi sırası değil LeAnn.
- Сейчас неподходящее время, Лиэнн.
First Lady şu sıralar Brandenburg'a gitmekte ve ameliyat sırasında Washington'da olmayacak.
Первая леди летит в Бранденбург и не будет в Вашингтоне на операции.
Başkan için o adamı sırasından ettik.
За его счет мы сделали пересадку президенту.
Belki de geceyi bitirmenin tam sırasıdır.
Знаешь, может нам лучше закончить на сегодня.
- Frank Castle'ın duruşması sırasında.
- Во время процесса Фрэнка Касла.
Duruşma sırasında, siz Castle'la ilgili Denizci olarak bahsettiniz.
На суде, Вы говорили о Касле, о его времени во флоте.
Ray şey sırasında bana teklif etti... -... aslında var ya, uzun hikâye.
Рэй сделал мне предложение, пока он... сама знаешь, длинная история.
Soygun sırasında güvenlik görevlisi öldürülmüş.
Охранника убили во время ограбления.
Ondan bahsetmenin sırası mı?
Ты должна была вспомнить о нем именно сейчас?
Lucifer, aklında bir şey varsa şimdi tam sırası.
Люцифер, если есть идеи... сейчас самое время.
- Şimdi sırası değil, biliyorum...
Я знаю, что сейчас не самое подходящее время.. Да, не самое.
Biliyorum, hiç sırası değil Vanessa ama konuşmak istediğim...
Мне кажется, сейчас не лучшее время, Ванесса. Но я хочу обсудить...
Deprem sırasında, dışarıdayken, yerde içgüdülerimi kullanırken sonunda yeniden kendim gibi hissettim.
Во время землетрясения, когда я был там На земле, используя свои инстинкты Я наконец то смог почувствовать себя самим собой
Annemin hatırası, her zaman bel bağlayabileceğim tek şey bile mahvoldu.
Даже память моей матери, единственная вещь, на которую я всегда могла положиться. разрушена.
12 yıl önce bir soygun sırasında bir çift Blood üyesi tarafından mesaide değilken öldürülen bir polisle başlamıştı.
полицейский не при исполнении, который был убит во время ограбления парой из Bloods 12 лет назад
Daniel Price bir çiçekçi soygunu sırasında Reese'i vurarak öldürdü, bunda anlaşıldı.
Дэниел Прайс застрелил Риса во время ограбления цветочного магазина.
Çiçekçi soygunu sırasında, Memur Reese öldürüldüğünde arabada Daniel ile Emile'i bekleyen birisi olabilir mi? - Bir gözcü, belki?
Во время ограбления цветочного магазина, когда убили офицера Риса, мог кто-нибудь ещё быть там и ждать Дэниела и Эмиля в машине?
Geçen gece Tamika'nın öldürülmesi sırasında Daniel'ın nerede olduğuna gelince...
Что касается местонахождения Дэниела ночью во время убийства Тамики...
- Price ve Emile'in soygun sırasında kullandığı araba var ya? Tıpkı UZI gibi... Hiç bulunamadı.
Машина, на которой были Прайс и Эмиль во время ограбления, как и Узи... не была найдена
Merak ediyordum da, Price'ın duruşması sırasında 28. Sokak Blood'larından sadece Emile için oraya gelen biri var mıydı acaba?
Мне интересно, во время суда Прайса, был ли кто-нибудь там из Bloods, кто приходил только ради Эмиля?
- Duruşma sırasında yalan atıp Daniel'ın, siz onu tutukladığınızda itiraf ettiğini söyleyen.
Тому, который соврал на суде и сказал, что Дэниел признался, когда вы все арестовали его
O zaman aşağıları tıraş etmeyi bıraksan iyi çünkü onlar kıllı seviyor.
- Тогда яйца больше не брей, там любят волосатые.
Sokağa çıkma yasağı sırasında gelecek...
Он прибывает во время комендантского часа...
Homer, ben Lisa'ya bakayım, sen de Bart'a tıraş olmayı öğret.
Гомер, я помогу Лизе, а ты научи Барта бриться.
Bu sabah vaaz vermeden evvel on dakika boyunca Tanrı'nın bahşettiği bir alet sayesinde tıraş oldum.
Сегодня я брился 10 минут утром по пути сюда вот этим устройством пришедшим от бога.
- Ben malum bölgeyi tıraş ediyorum.
Я хоть бреюсь.
Beni eleştirmeye geldiysen şimdi tam sırası.
Если ты пришла прострелить меня, то сейчас самое время.
Olay sırasında 7.
У меня есть алиби.