Satıcı translate Russian
4,682 parallel translation
Siyahi bir oyuncu olarak ancak uyuşturucu satıcısı, sporcu ya da yargıç rolü alırsın ve eğer yaşlıysan bazen de Tanrı.
Ну, как черному актеру, мне предлагают играть либо наркодилеров, либо атлетов, судий... Иногда Бога, если ты старый...
Benim satıcılarımla iş yapamayacaksın.
Ты не будешь работать с моими поставщиками.
Bunları yeniden yapmam gerekiyor ve o zaman 4 farklı satıcı bulup pazartesine kadar nadir İtalyan fayanslarının siparişini vereceğim.
Мне нужно это переделать, потом найти 4 поставщиков, чтобы доставили эту редкую итальянскую плитку к понедельнику.
Bir köşede, bilirsiniz, saklanan uyuşturucu satıcılarından farklı olarak yiyecek devleri her yerde burnunuzun dibinde duruyor.
В отличи от наркоторговцев, которые постоянно прячутся, гиганты пищевой промышленности постоянно перед глазами куда бы ты не пошел.
Eski uyuşturucu satıcılarımı ziyaret edebiliriz.
Навестим всех моих бывших дилеров.
Bu kadar umurundaysa söyleyeyim Charlotte uyuşturucu satıcılarıyla takılıyor burnuna kim bilir neler çekiyor. Bir de az kalsın Maison Oteli'nden atlıyordu.
О, и пока тебя это так заботит, ты должна знать, что Шарлотта тусуется с наркодилерами, которые толкают ей в нос Бог знает что и она чуть не спрыгнула с отеля Мэзон.
Uyuşturucu satıcısına mı benziyorum?
Я правда выгляжу как барыга?
- Senin uyuşturucu satıcın.
- Твой барыга.
Bay Roja, Lemond Bishop ile yakın bağlantısı olan üst düzey bir uyuşturucu satıcısıdır.
Мистера Роха, который тесно связан с Лемондом Бишопом, крупнейшим наркоторговцем.
- Suçlanan bir uyuşturucu satıcısının kefaleti için kredi imzalarsam...
Если я подпишусь под ссудой для залога за обвиненного в наркоторговле... Кэри вовсе не...
Alvarez yeni satıcın olur.
Альварез будет твоим новым дилером.
Yasadışı sokak satıcısı ifadesini değiştirmiş.
Один уличный торговец отказался от своих показаний.
Satıcı korkmuş.
Кто-то его запугал.
Evet efendim, satıcıyla konuşmak için yola çıktım.
Да, мэм. Я собираюсь допросить поставщика.
Dominic adında bir satıcı bir konteyner dolusu silahla birlikte kaybolması için ona para verdi.
Один дилер, по имени Доминик заплатил ему За исчезновение контейнера, полного оружия.
- Sen o satıcılardan da betersin.
Нет, ты хуже других дилеров.
Biz kimliğini tespit Eğertoplu Raul ile enjekte edildi ki, o zaman kravat mümkün olabilir geri belirli bir satıcıya ve sonra diler için Onu satın alan bir kişi... yani, onun katil.
Если мы сможем идентифицировать дозу, которую вкололи Раулю. можно будет выйти на след определённого наркоторговца и затем от него на человека, который покупал наркотик то есть... на убийцу.
Bu imkansız olurdu bir satıcıya belirlemekte.
Невозможно определить конкретного дилера.
Satıcılar onu trafiğe salmazlar gerçi.
Дилеры не могли позволить ему вмешиваться в их дела.
Uyuşturucuyu satıcılara geri vermeye mi çalışıyordu?
Зачем он пытался вернуть наркотики дилерам?
Hem alıcıları hem de satıcıları isimlerini açıklamaktan korumak için binlerce farklı röleler aracılığıyla yeniden yönlendirir.
Это то, что перенаправляет траффик через тысячи различных трансляций, чтобы защитить анонимность обоих сторон, покупателей и продавцов.
Stewart'ın bilgisayarı hem içeride hem dışarıda karaborsa alıcı ve satıcıları için hazine gibiydi.
Ну, компьютер Стюарта оказался сокровищницей черного рынка : покупатели и продавцы, здесь и за границей.
- Kapı kapı gezen satıcı mı?
Продавец?
Uyuşturucu satıcılarının yüz karasısın.
Ты позор для наркоторговцев.
Evet ve o satıcı okula geri gelip meth dersinden Messner'a koca bir "F" verdi.
Да, и дилер пришел в школу, чтобы поставить жирный "кол" по метоварению.
Bu geceki gibi, Culebra uyuşturucu satıcısı.
Такой же наркодилер Кулебры.
6 yıl önce ölene kadar dövdüğün uyuşturucu satıcısı hariç.
Исключая того наркодилера, забитого тобой до смерти шесть лет назад.
Uyuşturucu satıcısı orada öldürülmüştü.
Это там же, где убили наркоторговца.
Bir gece, okul yakınlarında uyuşturucu satan satıcının peşinden gitmeye karar verdik.
Однажды ночью мы решили устранить наркодилера, который толкал наркоту возле школы.
O uyuşturucu satıcısına önce Isaac ulaştı.
Наркодилер... Айзек добрался до него первым.
Ben Temsilci Joo'yum. Satış yaparım. Bir satıcının yüzünü bu hale getirdin.
но занимаюсь я продажами что будешь делать?
Bu antikayı alabilmesi için, katilin özel bir antika satıcısına gitmesi gerek.
Чтобы заполучить подобную антикварную вещь, убийца должен был пойти к продавцу особенного антиквариата.
21 yaşından küçükleri ve satıcıları kapsamıyor.
Нет, если тебе меньше 21, и не для продажи.
1,85 boyunda bir pilot olduğunu söylemişti ama 1,60 boyunda bir eldiven satıcısı çıkmıştı.
Он сказал, что он пилот самолета, ростом 185 см. Оказалось, он всего лишь ушлый продавец, ростом 160 см.
Mahalledeki Skyes adındaki satıcıya borcu vardı.
Она была должна местному дилеру по имени Сайкс.
Eski bir uyuşturucu satıcısı, Çin Mahallesi'nde bir kulüp işletiyor.
В прошлом торговал метом, сейчас владеет клубом в Чайнатауне.
- Bazen satıcılar kendi özel karışımlarını yapmak için kokainle başka uyuşturucuları karıştırır.
- Иногда дилеры смешивают кокаин с другими наркотиками, делают свою смесь.
Satıcı bir kolluk kurumunun prototipi test etmek için seçileceğini söylemişti.
Ну, разработчик сказал, что один правоохранительный орган будет выбран для тестирования прототипа.
Satıcıdan teknik spekleri aldım.
Итак, я получил спецификации от производителя.
Bir satıcı vardı.
Был один диллер.
- Uluslararası şarap satıcısı.
Чем занимается? Международный винодел.
Tomas şarap satıcısı değil.
Томас - не винодел. Он - вор.
Bugün kasabada ölen iki kurban daha var. Bir elma satıcısı ile bir aşçı.
Сегодня таких было ещё двое, фермер и повар.
Onu kim satıyor ortaya çıkarmalı.
И узнать, кому они это продают.
Formülde 61 seviye tatlandırıcı ile başlamış, bunu 3,000'den fazla tüketicinin ülkenin dört bür yanında testine tabi tutup verileri toplamış ve yeni içeceklerinin raflardan adeta uçarak satın alınmasını garantileyecek en uygun tatlılık seviyesini bulmuştu.
Он начал с 61 уровня сладости, провел более чем 3,000 потребительских тестирований по всей стране, затем собрал полученные данные и пришел к оптимальному уровню сладости который гарантировал что новая содовая будет раскупаться как горячие пирожки.
Satılığa çıkartmışlar. Ev boş.
Дом выставлен на продажу.
Warsaw'da yaşayan Eckhart Muller isimli Yahudi ayakkabıcı 1936 yılında tabloyu eser sahibi Franz Biermann'dan satın aldı.
" В 1936 году, Экхарт Мюллер, еврейский сапожник из Варшавы, покупает картину непосредственно у художника, Франца Бирманна.
Ne zaman satışa çıkacak?
- Когда будем продавать?
Gerçek bir video oynatıcı satın aldın?
Ты что, действительно принёс видеомагнитофон?
Hetty'nin kişisel bilgilerinin satılığa çıkmasıyla birlikte sessizce harekete geçip onu yakalayacağını sandı herhalde.
С продажей личной информации о Хэтти, он вероятно думал, что может тихо приехать и схватить ее.
İyi iş çıkarıyor. Satılıyor da.
хорошо продаются.