Steal translate Russian
20 parallel translation
O halde başın dertte olacak Çünkü havanı çalacağız...
* Then you're gonna be in trouble Cos we're gonna steal your air
Sanırım bir şeyler çalmamı istiyor..
I think he wants me to steal third.
Bilmiyorum, seninle her şey çok iyi konuştuğumuz gibi, bizim arkadaşlığımız sanki 12 yaşında başlamış gibi... ve arkadaşını başkalarıyla paylaşmak istemezsin.
У меня к тебе особое отношение. Как к другу, который с 12 лет. Then nobody can steal your friend.
Ama gecikirsen Whitesnake şarkılarını başkası çalacak.
But if we don't, uh, get there soon, someone is gonna steal all the Whitesnake songs.
Onun için 120 dolar bile çok düşük fiyat biliyorsunuz, Dedektif Frost.
You know, he is a steal at $ 120, detective frost.
# So as the teardrops fall # # do I have to beg and steal or borrow #
Пока слеза катится украдкой. я молю и краду.
- Len'in Steal My Sunshine'ı ile...
Он смиксовал трек Len "Steal My Sunshine"...
- Çaldın mı onu?
Did you steal that?
- Ne çalması?
No, I didn't steal it.
Bir ATM'ye çekiçle vurup içindeki parayı çalmaya çalışırken yakalanmışsın.
You took a collar for taking a sledgehammer to an ATM to try to steal the money inside.
O arabaları çalacaktın.
You were gonna steal those cars.
Genelde gece yarısı, arabaları garajlarından çalarlardı.
Typically they'd go in the middle of the night, and they'd steal the car right out of the guy's garage.
Bence Burov gizlilik teknolojisini çalmak için geldi o kaçaklar da ona yardım ediyordu.
Listen, I think that Burov is here to steal Stealth technology, and those illegals were trying to help him.
- Onu biraz çalsam sorun olur mu?
Would you mind if I steal him for just a sec?
Futbolcular quarterback sneak, beyzbolcular da base steal hareketini yapabiliyor ama.
Футболисты могут обводить защитников, даже бейсболисты могут "красть" базы.
Well, perhaps you can steal it later and dull its blade with your art.
Что ж, ты можешь украсть его позже и затупить его лезвие своим искусством.
Anca kendi başlarına yapıp yetiştiremedikleri şeyleri çalmayı bilirler.
All they know how to do is steal things they can't build or grow themselves.
Yemeğinizi çalmak istemem.
I don't want to steal your food.
Fowler, Benny'yi o arabaları çalmaya zorladı.
Fowler forced Benny to steal those cars.