English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ U ] / Uzlasma

Uzlasma translate Russian

458 parallel translation
Hegel'in içinde paradoks barindiran görüsü kendi sisteminin sonucu temsil ettigini ilan ederken tüm gerçekligin anlamini tarihsel sonuca boyun egdirmesi bu on yedi ve on sekizinci yüzyilin burjuvazi devrimleri düsünürünün, felsefesinde, yalnizca bu devrimlerin sonucuyla bir uzlasma aramasi
Парадоксальная идея о том, что суждение о действительности зависит от исторического момента, а также что окончательное открытие подобного суждения будет означать конец истории, вытекает из того обстоятельства, что мыслители эпохи буржуазных революций XVII и XVIII веков старались своей философией лишь оправдать достижения этих революций.
Bu doğru! Ama Yoldaş Lee Yong Ja'nın Güney Kore ile olan uzlaşma çabaları yani WOC ve Kuzey-Güney arası evlilik gibi hamleler bizi şu anda içinde bulunduğumuz duruma getirdi, haksız mıyım?
Верно! поставили нас в нынешнюю ситуацию.
Uzlaşma güzel birşey.
Мир, ты прекрасен!
- Hayır. Uzlaşma olmadan boşanamam ve o buna yanaşmıyor.
Нельзя получить развод без её соглашения, а она не согласится.
Uzlaşma ne demektir, biliyor musun?
Скаут... ты знаешь, что такое компромисс?
Hayır, uzlaşma, karşılıklı kabulle yapılan bir anlaşmadır.
О... нет. Это соглашение, достигнутое по взаимному согласию.
Geçmişle uzlaşma çok uzun sürmedi.
Встреча с прошлым длилась недолго.
Uzlaşma mı?
Компромисс?
Uzlaşma, uyum sağlama olması gereken diye addedilen şeyler, değil mi?
Приспосабливался, подстраивался Ну, вам ли этого не знать?
Klingonlarla uzlaşma görüşmeleri iptal edilmek üzere.
" Переговоры с Империей Клингон на грани краха.
Uzlaşma görüşmeleri devam ederken,
Пока шли переговоры,
Bana öyle geliyor ki bir anlaşmaya varabiliriz, geçici bir uzlaşma sağlanabilir.
Кажется, мы могли бы договориться, выработать условия.
Belki bir tür uzlaşma zorluklarına yardımcı olabilir.
Возможно, медитация поможет решить ваши проблемы.
Bakın, uzlaşma ve beraberlik içinde olmak ne güzel!
Видите... видите, какая красота!
Mektup, Villefort'un babası için uzlaşma çağrısı niteliğinde olmalı.
Это письмо, вероятно, содержало послание, которое рисковало скомпрометировать отца Вильфора.
Evliliğin birkaç küçük uzlaşma gerektirdiğine inanıyorum.
Брак... требует некоторых незначительных компромиссов, я полагаю.
Bu garip çünkü ben böyle düşünmüyorum. Uzlaşma nedir bilmeyen bir insanım ben.
Это забавно, потому что я не-примиренец.
"Uzlaşma gerginliği azaltacak"
"Компромисс поможет ослабить напряжение."
Uzlaşma öneriyorum.
Я предлагаю покороче.
Madem öyle dürüstçe konuşmak gerekirse bu pislik yuvasında ya da başka bir pislik yuvasında sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak hapsedilmişken uzlaşma yapabilirim dememin hiçbir anlamı yok, değil mi?
- Хочу. Что ж, если честно, я не думаю, что смогу не нарушать порядок пока я заперт в этом или любом другом сральнике с договором или без, так что, нет смысла этого обещать!
Uzlaşma niyetinin olmadığını sen söyledin.
Он не желает соблюдать порядок.
Anladım, alıp vermek esastır. Bir tür uzlaşma.
Хорошо, давай смягчимся... и придём к какому-нибудь соглашению!
Uzlaşma yok.
Ни каких компромиссов.
Bayanlar bir uzlaşma turu için dışarı çıkmışlar, sanıyorum.
Дамы отправились на вечернюю прогулку. Что-то вроде примирения.
Bu onunla uzlaşma gibi bir şey,... onun yapmaktan hoşlanacağı bir şey.
Это завершение. В память о том, что она любила.
Alman hükümeti bu gece İngiliz yetkilere Polonya sorunu ile ilgili uzlaşma önerilerini iletti.
Сегодня вечером правительство Германии объявило свой ответ Британии и высказало встречные предложения по урегулированию польского вопроса.
Ve yaşlandığın zaman ve yoluna ne gelirse titizlikle seçemeyeceğinde o zaman bizim uzlaşma dediğimiz şeyi yaparsın.
И когда ты становишься старше, и ты уже не можешь смотреть и выбирать из тех, кто попадается на твоем пути... тогда ты, э... тогда ты совершаешь то, что мы обычно называем компромиссом.
Siz veya tanıdığınız biri başkalarının hatası yüzünden zarar görmüşseniz uğradığınız zarar karşılığında nakdi uzlaşma sağlama veya manevi tazminat alma hakkınız olabilir. - Yüce Tanrım.
Ecлu вы пocmpaдaлu, y вac ecmь пpaвo нa дeнeжнyю кoмпeнcaцuю...
Makul bir uzlaşma teklifi sunup bu trajik işi arkamızda bırakalım. Bob...
- Дaвaйтe зaплaтим eмy oтcтyпнoгo.
Beckett mahkemeye gitmek istemiyor. Hızlı, dikkat çekici bir uzlaşma istiyor.
Бeккeт нe xoчeт идти в cyд.
Makul bir uzlaşma.
Это - разумный компромисс.
Ama bir adamı asil yapan, kesinlikle uzlaşma yeteneğidir!
Но именно умение договариваться делает человека благородным.
Eminim Arthur uzlaşma faziletine erişecektir.
И я yвepeн, чтo Apтyp пoймёт здecь дocтoинcтвa кoмпpoмиcca.
Ulaşabildiğim tüm ailelere barış ve huzur götürmek de diğer bir görevim. Bu nedenle uzlaşma teklifimi
более того, как священнослужитель, я считаю своим долгом заботиться о благополучии и спокойствии всех семей моих прихожан, и в этой связи я тешу себя надеждой, что моя добрая воля и попытка уладить отношения будет одобрена вами,
Uzlaşma teklifini kabul ettim, Nicholas.
- Я согласился с твоими условиями.
Davada uzlaşma olasılığı var mı?
Есть ли надежда на мировое соглашение?
- Uzlaşma yok.
- Соглашение сторон не достигнуто.
Onlarla dalga geçmek için uzlaşma önermiştim!
Я предложил мировую, только чтобы их обдурить!
Bay Reede, vesayet üzerinde uzlaşma var mı, yok mu?
М-р Рид, достигнуто ли соглашение о воспитании детей?
Geçen gece F. Federal Bankası için yasal uzlaşma buldular.
Знаешь, вчера в банке Футхилла пытались провернуть сделку.
Daha sonra bir uzlaşma noktası bulmaya çalışırız.
- Это все, что мне нужно.
Kocanızın şirketi, oldukça yüksek bir profile sahipken mahkemeye çıkma korkusu bile uzlaşma yoluna gitmek için yeterli olacaktır.
- У вашего мужа есть репутация в фирме. Самой угрозы судом уже будет достаточно, чтобы он начал переговоры.
Uzlaşma yok!
Никаких компромиссов!
Uzlaşma için çok fazla.
Вот вам и примирение.
Artık uzlaşma falan yok.
Нет больше компромиссов. Мы станем богами.
Uzlaşma mı?
С тобой?
Yeni veriler karşısında uzlaşma teklif ediyorum.
К ему добавились новые факты.
Bir uzlaşma sağlanamaz mı?
Может, поищем компромисс?
İddiadan öte bir uzlaşma.
Не на деньги Намного важнее любого пари Вот в чем он заключается.
Özel bir ruh ikizi bulamadıkları durumda, uzlaşma yolunu seçiyorlar.
Если они не находят свою половинку, то идут на компромисс.
Uzlaşma en önemli şey. - Onların bahsettiği uzlaşma farklı.
Они говорили о разных видах компромиссов.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]