Uçurum translate Russian
193 parallel translation
Aramızda bir kanyon var, ve bu zorlu uçurum sadece bilge adamın eski bir sözüyle birleştirilebilir...
Между нами пропасть, и тягостный разрыв преодолевается лишь древними словами одного мудрого человека...
Bu akşamüzeri çok acayip bir olay yaşandı. Uçurum buraya çok yakın ve onun ucuna kadar geldi.
Она подошла так близко к утёсу и прямо по краю бежала.
Bugün ile dün akşam arasında bu kadar büyük bir uçurum olabilir mi?
Могут так отличаться от того, что было вчера? Нет.
Uçurum mu? Hey Buzz, orası tehlikeli.
Баз это опасное место.
Orada uçurum var!
Там обрыв!
O lanet uçurum dimdik. Bırakın topları, lanet mağarayı bile göremiyorsunuz.
Во-первых, на вершине этой чертовой скалы крепость, во-вторых, скала нависает над пещерой, её даже не видно, не говоря уже о пушках.
Uzun bir süre. Bu uçurum için çok uzun.
Это много, слишком много для такого утёса.
onu iyi biliyorum, Kruşçev yoldaşım, görsel bir evhamdı, ve, tam tersi, aramızdaki uçurum daha büyük ve onarılamazdır. Evrende uçuyoruz ve zavallı milyar insanlar hala dünyaya bağlı duruyor, umutsuz sinekler gibi.
Я знаю, товарищ Хрущев, что это было обманом зрения, и, напротив, гигантской и непреодолимой является пропасть между нами, теми, кто летает в космос, и миллиардами простых смертных, прикованных к земле подобно отчаявшимся насекомым.
Bu temkinli bakış açısı yeterli değil. Baş döndürücü bir uçurum birdenbire karşımda beliriveriyor. "
Совершенно неожиданно в моем сознании возникли головокружительные пропасти. "
Başkalarına karşı sen ile yalnızken ki sen arasındaki uçurum.
Пропасть между тем, кто ты есть для других, и кто ты для себя.
Uçurum burada, kocaman.
Пропасть - здесь...
Tamamen uçurum...
Просто пропасть какая-то...
Tepeye çıkınca, 100 metrelik bir uçurum var.
Когда доберешься до верха, увидишь отвесную 300-футовую скалу.
Peki ama ya uçurum, ya deniz?
А как же утёс? Море?
Belki bir patika, eski bir yol ya da bir uçurum çevresinde bir yol vardır.
Может, есть тропинка или дорога в объезд утёса?
Neredeyse 50 oyuncunun olduğu yerde mistik bir uçurum yarattın... Karakterin sağlamlığı ve içten kadınsılık İngiliz kadınını yapar...
Там было едва ли 50 игроков... сила характера и обаяние теплой женственности делает английских женщин...
Chopper, efsane ile hakikat arasındaki derin uçurum hakkında aldığım ilk dersti.
На примере Чоппера я впервые осознал разницу между мифом и реальностью.
Aramızda bu uçurum varken burada zaman harcıyorum. Böyle şeyler hissedilir, içinden gelir. Ne içinden gelir?
И я не желаю тратить время. и вы останетесь с этим.
Eğer o, onlardan bir şey isterse, onlar yapar. Sonu uçurum olsa bile.
Если он попросит их сделать что-то - они сделают, даже если это будет значить, что они шагнут прямиком в пропасть.
Amerikalılar, uçurum üstündeki sepetlere dinamit koydurup o dinamitleri Çinlilere patlattırırlar.
Железные дороги. Американцы посылали китайцев взрывать скалы.
Dur önünde bir uçurum var!
Перед тобой обрыв! Остановись!
Derin, geniş bir uçurum.
Глубокая зияющая пропасть.
Uçurum mu?
[Skipped item nr. 328]
Yakınlarda bir uçurum var.
Недалеко отсюда есть обрыв.
Bir yıl sonra, ağabeyi, Ganya, Minbari Savaşı'nda öldürülünce Susan, Andrei'nin tüm itirazlarına rağmen Dünya Kuvveleri'ne katılınca aralarındaki uçurum daha da büyüdü.
Год спустя, когда ее брат Ганя, погиб на войне с Минбаром Сьюзан пошла на службу в армию против воли Андрея разрыв между ними стал еще глубже.
Önümüzde korkunç bir uçurum var.
Мы стоим на краю пропасти.
Atalarımızın tuttuğu kayıtlara göre, Bakıcı derin bir uçurum açarak atalarımızın orada, yaşamasına izin vermiş.
Наши древние записи говорят, что он открыл глубокую расщелину в земле и привел наших предков сюда.
Onun üzerinde, uçurum ve buzlu Lhotse cephesi vardır durmaksızın 1200 metre yükselir.
Выше - крутая и обледенелая стена Лхотзе, Которая тянется без перерыва 1200 метров.
Tepenin her iki tarafında da 1600 metrelik uçurum vardı.
Там были обрывы с каждой стороны гребня больше чем на милю.
İleride bir uçurum var!
Там обрыв!
Otto hemen atla! İleride uçurum var!
Прыгай, там обрыв!
- Bir uçurum!
- Там обрыв!
Örneğin Platon ya da Nietzsche ile ortalama insan arasındaki uçurum şempanze ile ortalama insan arasındaki uçurumdan daha büyüktür.
В самом деле, разрыв между, например, Платоном или Ницше и обычным человеком... больше, чем разрыв между обычным человеком и шимпанзе.
Şu yemek işini planladığımız gibi, başından beri yapmış olsaydık, aramızdaki uçurum bu kadar büyümezdi.
Знаете, может, если бы вся эта затея с ужинaми прошла так, как мы планировали, то пропасть между нами не стала бы такой широкой.
- Barbados'ta bir uçurum kenarında. Gün batımında.
- На обрыве над морем в Барбадосе, на закате.
Bu bizim aramızdaki büyük uçurum, Konsey Üyesi.
Это - большое различие между нами, советник.
"Tok'ra ile bizim aramızdaki büyük uçurum" derken Hammond'ın anlatmak istediği şey.
Что Хэммонд называл различием между нами и ТокРа.
Ama o yolun sonu uçurum!
Но там же обрыв!
Uçurum kenarında dikilmiştim.
Я стояла на краю обрыва.
Acı verici ve çekici bir uçurum.
Сладостная, мучительная, притягательная бездна.
İkimiz arasında koca bir uçurum var Julien ve bu uçurumu nasıl atlatacağımı bilmiyorum.
Пропасть между мной и тобой, и я не знаю, как засыпать её.
Aranızda bir uçurum var.
Между вами пропасть.
Kenarın hemen yanında kocaman bir uçurum vardı. Labirent gibi bir bölgedeydim.
В одном месте было несколько громадных трещин, и я заблудился в этом лабиринте.
Uluyan bir uçurum duydunuz mu hiç?
Вы когда-либо слышали вопящую пропасть?
Biz sadece ısıyı yükseltiriz. Madenlerde uçurum kenarında çömelmiş çocukları neden düşünelim?
Зачем думать о том, что в шахтах работают дети?
Buna rağmen iki aday arasındaki uçurum daralmaya başladı.
Однако разрыв между кандидатами начинает сокращаться.
Bir uçurum.
Утёс.
Zenginle fakir arasındaki uçurum, yönetimle halk arasındaki uçurum, gerçek güvenlik ile güvende hissetme kavramı arasındaki uçurum.
Пропасть между богатыми и бедными, между правительством и народом, между настоящей безопасностью и представлениями о ней "
Olmayan arasındaki uçurum.
"... и нереальным.
Uçurum.
Хмм? - Даа.
Yakınlarda tehlikeli bir uçurum var.
Тут рядом опасный обрыв.