Uçuyorsun translate Russian
134 parallel translation
- Benimle mi uçuyorsun?
- Вы со мной летите?
Sanırım biraz yüksekten uçuyorsun adamım.
Мне кажется, что ты летишь немного высоко, мужик.
- Demek hala uçuyorsun.
Он еще и летает!
- lceman'le mi uçuyorsun?
Значит, ты летаешь со Льдом?
Sırf ben seyrederken böyle uçuyorsun.
Tы тaк лeтaeшь, тoлькo кoгдa я cмoтpю?
- İşte bak, uçuyorsun.
Воттак. - Я веду самолёт. Я лечу.
- Rotan doğru ama çok alçaktan uçuyorsun.
- Понял. Ты идешь хорошо, только возьми выше.
Yukarda öylece uçuyorsun.
Вот так вот летают там наверху.
Bir anda sebepsiz yere tuhaf bir şehre uçuyorsun, üstelik sebebini en yakın arkadaşına bile söylemiyorsun.
Улетая по непонятным и странным причинам ты не можешь сказать лучшей подруге почему?
Uçuyorsun!
Ты летишь!
Bugün uçuyorsun, değil mi?
Ты летишь сегодня, верно?
Bencilce davranırken yakalandın ve sevinçten uçuyorsun!
Тебя уличили в подлом эгоизме, а ты ещё огрызаешься!
Evet, doğru. Haline bak. Neredeyse uçuyorsun.
Да, конечно, на себя посмотри.
Çok yüksekten uçuyorsun, Yakılacaksın.
Если взлетишь слишком высоко, то сгоришь.
Orada ne kadar yükseklikte uçuyorsun?
А на какую высоту вы поднимаетесь?
Evet, uçuyorsun.
Да, ты летишь.
Uçuyorsun.
Мы влетим.
Sevdiğin adamı görmeye gidiyorsun bir uçakta uçuyorsun, rahibeyle doğum kontrolünden konuşuyorsun.
Вы собираетесь встретиться с любимым мужчиной летите на самолете, и беседуете с монахиней о средствах контрацепции.
- Sanki sen çok yüksekten uçuyorsun.
- Потому что ты тот ещё летун.
Çocuğunla birlikte olabilmek için herşeyi bir anda bırakıp ülkenin bir ucundan diğerine uçuyorsun.
Бросаешь всё в мгновение ока, чтобы полететь через всю страну к своему ребёнку.
- Uzun zamandır mı uçuyorsun?
Ты давно летаешь, Виктор?
Nasıl oluyorda bizim gibi haydutlarla uçuyorsun?
Как вам летается с нами, разбойниками?
Nerdeyse uçuyorsun.
Прямо паришь.
Sen uçuyorsun.
Ты под кайфом.
- Öyle uçuyorsun ki.
- Ты под таким, блять, кайфом.
İlk olarak üçkağıtçılarla uçuyorsun ve sonra- -
С начала ты летаешь с новичками, потом
Biryerlere mi uçuyorsun?
Куда-нибудь летите?
Uçuyorsun, genç adam!
Ты летел, молодой человек!
Nereye uçuyorsun Derin Su Horizonu.
- Куда летите? - Глубоководный горизонт.
# Öyle güzel uçuyorsun ki # Minik kelebeğim benim
Словно бабочка.
Ayın 15'inde Tokyo'ya uçuyorsun, sabah orada olacaksın. Aynı gün saat 2'de Vogue mayo kataloğunun çekimlerini yapıyorsun. Akşam treniyle Kyoto'ya gideceksin.
15-го ты летишь в Токио, прибываешь туда утром, в тот же день в 14 часов снимаешь для "Вог" серию купальников и вечером на поезде едешь в Киото.
Sonra film yılsızlarıyla çalışan bir adamla konuşmak için Los Angeles'ye uçuyorsun.
Летишь в Лос-Анджелес к парню, который работает с кинозвёздами. - Что это?
- Sen yarım saat içinde Moskova'ya uçuyorsun.
- Ты летишь в Москву через полчаса.
- Uçuyorsun.
- Ты уже летишь.
Hayatının aşkıyla buluşmak için Arjantin'e uçuyorsun.
Ты мчишься в Аргентину на встречу своей любви!
1 0 : 0'da uçuyorsun.
Летишь в 10 : 00.
Saat 10 : 00'da uçuyorsun.
Летишь в 10 : 00.
Sen uçuyorsun, Nathan.
Ты летаешь, Нэтан.
Sanki uzay boşluğunda uçuyorsun.
Как будто ты летаешь где-то в космосе.
Sen uçuyorsun.
Вы летаете.
Teğmen, rokete git, sen de uçuyorsun.
Лейтенант, идите на борт. Обещаю, вы сможете улететь.
Şu an havalara uçuyorsun, düştüğünde kötü olacak...
Сейчас - подъем, который всего лишь означает, что последующее падение будет дольше.
Sen uçuyorsun!
Ты летишь!
Sen uçuyorsun!
Летишь!
Falcon'la uçuyorsun.
Ральф. - Tы ведь летал на "Соколе"?
- Don, sen uçuyorsun.
- Дон.
Her zaman şakalar yapmak, bilirsin, sen biraz - uçuyorsun.
И становишься слегка надоедливым.
Eee nereye uçuyorsun? - Aspen.
В Аспен.
Tüm gün uçuyorsun zaten.
Вы весь день летели.
Nasıl uçuyorsun?
Как тобой управлять?
Sen uçuyorsun.
Ты летаешь...