Vermiyorum translate Russian
1,178 parallel translation
Para vermiyorum, bu suç değil ki.
Я за это не платил. Это не преступление.
İDAMDAN 2 SAAT ÖNCE Çünkü teorilerine göre, ben hiçbir şeye önem vermiyorum.
- Потому что, следуя твоим теориям, меня ничто не волнует.
Topu vermiyorum. Ta ki benimle çıkmayı kabul edene kadar...
- Я не отдам мяч, пока он не согласится пойти со мной на свидание.
Dorothy'e söyleyin... işte bu yüzden onu görmesine izin vermiyorum.
Скажите Дороти, что именно поэтому... ей не разрешено больше приходить.
Komutan ben olduğuma göre,... buna izin vermiyorum.
Пока я здесь командир, такое поведение недопустимо.
Tamam, söz vermiyorum.
Хорошо, никаких обещаний.
- Hayır. Vermiyorum.
Я отказываю тебе.
Bu bana bir gönderme miydi... Duymuyorum ve cevap vermiyorum.
Если это скрытый упрёк в мой адрес, я его не слышала и реагировать не намерена.
Siz kuşbeyinlilere eğlenin diye para vermiyorum.
- Я плачу вам не за то, чтобы вы веселились.
Evde porno izlemesine izin vermiyorum, o yüzden bu ona tatil gibi geliyor.
Я запрещаю держать в доме порно, так что здесь для него просто праздник.
- Ben işaret falan vermiyorum.
- Я не подаю никаких сигналов.
Ben onay verene kadar işi alamazsın. Ben de adaylara bazı sorular sormadan onay vermiyorum. Şunun gibi... "Burada ne halt ettiğini sanıyorsun?"
Ты не получишь работу, пока я не подпишу, а я не подпишу, пока не задам потенциальному кандидату несколько вопросов, таких как – какого хрена ты здесь делаешь?
Red'in bir erkek olduğunu unutmasına asla izin vermiyorum.
И мой Рэд всегда-всегда знал, что он мужчина он здесь.
Sana varili vermiyorum demek!
Я не могу отдать этот бочонок тебе...
Bu daldan öteye geçmene izin vermiyorum.
Я не позволю тебе одержать победу!
Sana hiç bir şey vermiyorum!
- Ни хрена ты не получишь.
Kimseye zarar vermiyorum ben. Ah, hayır, herkese zarar veriyorsun.
- Ты всем приносишь неприятности.
Ben Steven'a zarar vermiyorum.
- Это возмутительное обвинение!
Sana bunun için para vermiyorum.
Я вам за это не плачу.
Ben vermiyorum.
Я не дам телефон!
Bekliyorum ve gitmene izin vermiyorum.
Понимаешь? У меня есть ты, и я не оставлю тебя.
"Kurtulmanızı sağlayacaksa hayatımı vermeye razıyım....... Onu bir hiç uğruna vermiyorum."
Знаешь, что я натворила? Что ты наделала?
Gitmenize izin vermiyorum!
Я не отпущу вас!
Polise vermiyorum.
Я не отдаю ей в милицию. Я считаю, тюрьма - это для него слишком снисходительно.
Ben insanların ruh haliyle ilgili sorulara cevap vermiyorum.
А я не отвечаю за настроения людей.
Mecbur kalmadıkça hastalara kötü haber vermiyorum.
Я не сообщаю пациентам плохие новости, пока нет уверенности.
İşte bu yüzden psikiyatrlara para vermiyorum. Onların söyleyeceği her şeyi senden bedavaya duyuyorum.
Видишь, именно поэтому я не трачу деньги на психологов, потому что ты даешь мне все эти великолепные откровения бесплатно.
- Ben hiçbir şeye karar vermiyorum.
- Я ничего не буду решать.
Sana tek sent bile vermiyorum.
Я не дам вам ни цента.
Ne yapabileceğime bakayım, ama herhangi bir söz vermiyorum.
Посмотрю, что я могу сделать, но обещать ничего не могу.
Ne kadar uğraşsalar da hata yapmalarına izin vermiyorum.
Сколько бы они не старались, я не давал им повода уйти.
Sana silah vermiyorum!
Эй, эта штука мне нужна!
Burada kararları ben vermiyorum.
Решаю не я.
Röportaj vermiyorum.
Я не даю интервью.
- Bunun için para vermiyorum...
- Я не собираюсь платить за это...
Sana izin vermiyorum. Seni uyarıyorum.
Предупреждаю, я тебя не пущу.
- Bunu yapmana izin vermiyorum.
- Прошу тебя!
Denerim ama hiçbir şey için söz vermiyorum.
Я постараюсь, но я не обещаю.
Ve onlara para vermiyorum çünkü parayı uyuşturucuya harcamalarını istemiyorum.
не потратили их на наркоту.
Almana izin vermiyorum o şapkayı.
Это нехорошо - красть кепку.
- Onunla konuşuyorum, izin verirsen eğer. - İzin vermiyorum.
- Позвольте нам побеседовать.
Şarkı listesine ben karar vermiyorum. - Hadi be, Rober!
- Это пока еще только грубые наметки проекта...
Elsa'yı küçümsemene izin vermiyorum.
Не оскорбляй Эльзу.
Ona değer vermiyorum.
Когда тебя волнует девушка, в том смысле, в каком тебя волнует Шэйн... - Мне нет до нее дела.
- Artık sana borç vermiyorum. - Lütfen! - Hayır!
- Я не дам вам больше денег, Артур.
Tabii vermiyorum!
- Дорогая, не разрешай ему этого. Конечно же, нет.
Kararları ben vermiyorum Peder.
Это всё колдовские штучки!
Ama gitmene izin vermiyorum. Görüyor musun?
Но я не оставлю тебя.
Girmeyecek, izin vermiyorum.
- Я не хочу никакую няню.
Ben vermiyorum, dünya veriyor.
Не так, как мир дает, Я даю вам.
Pişmanlık var içimde, ama ona kulak vermiyorum.
Кто его прислал?