Yaşadı translate Russian
22,254 parallel translation
Binlerce kez o sahneyi tekrar yaşadım ama hiç mantıklı gelmedi.
Я думал о той ночи тысячу раз, и в этом нет никакого смысла.
Yaşadığınız onca şeyden sonra, söylenmemiş bir şeylerin kalmasını istemiyorum.
Мне просто нужно знать, что у вас не осталось недосказанностей.
Geçmişte yaşadığımız zorlukların hatırası, yeni başlangıçların da habercisi olsun diye.
Напоминание о прошлой борьбе и новых начинаниях.
Yaşadığımız onca şeyden sonra bana söylemek istediğin hiçbir şey yok mu gerçekten?
После всего, что случилось, тебе правда нечего мне сказать?
- Hanımlar, hadi ama. - Yaşadığımız onca şeyden sonra...
После всего, что мы вместе...
- Bunu daha önce de yaşadım.
- Знакомо. - Слишком большой.
Bugün yaşadığımız onca şeyden sonra düşünüyor musun bir de? Herkesin ölmesine gerek yok.
Не все здесь должны умереть.
Çünkü yaşadığı acıya rağmen mutluydu.
Потому что несмотря на боль, она была счастлива.
Çıktığım diğer adamlarla yaşadıklarım, hayatımı geçirdiğim Anthony'le Cleopatra'nın, Romeo'yla Juliet'in Othello'yla Desdemona'nın aşkıyla kıyaslanamazdı bile.
Все мужчины, с которыми я встречалась, не шли в сравнение с влюбленными, с которыми я провела жизнь : Энтони, Клеопатра, Ромео и Джульетта,
Şu an yaşadıkların korkunç şeyler.
То, что ты переживаешь - ужасно.
Yaşadıklarından sonra yalnız kalmamalısın.
После всего, через что ты прошёл, тебе не стоит оставаться одному.
Yıllardır kardeşimle ben yamyam gibi yaşadık. Biri kendi isteğiyle, biri keyifli bir şekilde habersiz.
Годами моя сестра и я жили как каннибалы. другая в блаженном неведении.
Ve benim en yakın arkadaşımdı. Bir küçük kasaba çocuğundan çok daha fazlasıydı ve küçük kasaba hayatının çok üstünde bir hayat yaşadı.
И он был для меня лучшим другом. чем жизнь маленького городка.
Yaşadığı yerde, bir yerlere zulalamıştır.
Наверняка он находится там, где она остановилась.
Nerede yaşadığı hakkında da bir fikrimiz yok.
Но мы понятия не имеем, где это.
Yaşadığın pişmanlığın benim için manası yoktu.
То, что ты показываешь, раскаяние ничего не значит для меня.
Yalnız yaşadığınız hayatınız vefat etti.
Ваши одинокие жизни мертвы.
Peggy'nin sorun yaşadığı biri var mıydı?
У Пегги были с кем-нибудь проблемы?
Nerede yaşadığını biliyorum.
Я знаю, где он живет.
Annemle ben Lucifer ile kötü hatta utanç verici bir karşılaşma yaşadık.
Мы с маменькой имели неудачную, если не сказать постыдную, стычку с Люцифером.
Onun neler yaşadığını bir düşün.
Представь, что с ней сейчас происходит.
Bunları biz de yaşadık.
Мы это проходили.
Nasıl bir hayat yaşadığınız tanrının umurunda değil.
Богу наплевать, как вы живёте.
Güven bana ben de yaşadım.
Поверь, я по себе знаю.
Gerçekten çok kötü bir çocukluk yaşadım.
У меня было паршивое детство.
Bana yardım etmeye karar verirseniz paranız boşa gitmiş olmayacak. Çünkü böyle bir fırsatın önemini anlayacak yeterince şey yaşadım.
Если вы решите мне помочь, ваши деньги будут потрачены не напрасно, потому что я достаточно прожила, чтобы понимать как драгоценна такая возможность, как эта.
Son zamanlarda yaşadıklarımızla bir bağı var mı emin değilim. Ama adamla konuşacağım.
Не совсем понимаю, как это связано с недавно увиденным нами, но мне нужно поговорить с этим парнем.
Dave ve Anton'la yaşadıklarımızdan sonra hepimiz biraz gerildik sanırım.
После всего, что произошло с Дейвом и Антоном, я думаю, что мы все слегка на нервах.
Benimle yaşadığın sorun genel olarak bir tipten hoşlanmaman mı?
Вся проблема в том, что я тебе просто не нравлюсь?
Dinlerken bize ne yaşadığını anlatmanı istiyorum.
Я хочу чтобы ты сказала нам, что ты ощущаешь когда её слушаешь.
Beraber yaşadığım kadın daha elverişli olabilir diye elastik bantları kapı koluna takardı.
Женщина, с которой я живу, вешает резинки на дверную ручку на случай если они понадобятся.
Emma Harris, onun Sally XE sentetiği hakkında evde bir olay yaşadığını bildirdi.
Миссис Эмма Харрис сообщила об инциденте с её Салли ХЕ.
Senin yaşadığın yeri gördüm Manuel. Malikânede kalıyorsun.
И видел ваш особняк, Мануэль.
Oğlu hiç sahip olmadığı babasını arayarak bir hayat yaşadı.
Ее сын, ЭйДжей, всю жизнь искал отца, которого у него никогда не было.
Neden hayatını böyle yaşadın?
Почему ты так жила?
Daha önce de bunları yaşadık.
Мы это уже проходили.
Yani onu kötü adam seçip suçu üstüne yıkabilirsin. Ama onunla yaşadığım her şeyde her seferinde biraz ben de suçluyum.
Если... он злодей, то он и виноват, но во всём, что с ним приключилось, без исключения... отчасти виновата и я.
Birkaç tuhaf an yaşadım.
Было что-то странное.
Sıradan eğlencelerini yaşadılar ve...
Походя развлекаясь.
Yaşadığımız olaylar... Bugünkü kutlamayla çelişmektedir.
Недавние события... резко контрастируют с этой церемонией.
Tanrıya dua ediyorum ki, hiçbir anne benim yaşadığım acıları yaşamasın.
Я молю господа, чтобы другие матери никогда не испытали ту боль, что чувствую я.
Yerlilerden biriyle bir sorun yaşadı ve sonra da buradan gitti.
Он столкнулся с местным и ушёл.
"Sorun yaşadı" dan kastın ne?
Что значит "столкнулся"?
Her birimiz hayatımızın bir kısmını Bob Lee ile geçirme ayrıcalığını yaşadık.
Каждый из нас имел честь поделить часть нашей жизни с Бобом Ли.
Musa Qala sadık insanların yaşadığı dost bir kasaba.
Муса-Кала является дружественной деревней с хорошими людьми.
Birkaç sorun yaşadık.
Возникли проблемы.
Tüm hayatım burada geçti ve aynı zamanda babam Frank'in annem Julie'yi terk ettikten sonra yaşadığı yer de burası.
Там и прожила всю свою жизнь. В том же доме, где мой отец, Фрэнк, бросил мою мать Джули...
Voydian yasadışı ihraç işi yapıyor.
Воудиан управляет нелегальным импортным бизнесом. Вы знаете, что?
Dinle, Tata. Bu yaptıkları yasadışı. Yasadışı anlıyor musun?
Послушай, Тата, это незаконно!
Yasadışı bir örgütün ordusunun Escobar'ı alt etmesinin hikayesi manşetlerdeydi.
История об армии виджиланте, свергнувшей Эскобара была на всех передовицах.
Yasadışı bir yazılım güncellemesi yapmışsın.
У тебя стоит нелегальная прошивка.