Zıbar translate Russian
1,574 parallel translation
Mektubunu bitir, Walt, ya da yat zıbar.
Дописывайте ваше письмо, Уолт и ложитесь спать.
Hadi yat zıbar.
Просто иди спать.
Küçük bir yer ama pek çok önemli ve zor bulunan kitabı barındırırız.
Магазин пока маловат, но, думаю, основные оккультные книги в наличии.
"Barımız varken neden bara gideyim?" Diye düşündüm.
Зачем идти в бар, когда бар здесь?
- Onları nasıl barıştıracağız?
– Как помирим их, если они отдалены?
Dünya gezegeninden gelen barışçıl insanlarız...
Мы мирные люди с планеты Земля.
Bir yere kadar, bu parçaların tümü veya bir miktarı her daim reddeder. Bir yere kadar, her parça dikkate aldığımız parça miktarını içinde barındırır.
Поскольку комплекс этих частей, или сумма этих частей, в определенный момент отрицает - поскольку каждая содержит в себе всё - ту часть, которую мы рассматриваем ;
Şimdilik mekikte uyuyacağız ama barınakların en yakın zamanda yapılmasını istiyorum.
Пока переночуем в шатле, но палатки нужно построить как можно быстрее.
Hâlâ onu durdurma şansımız var. Görünüşe göre hükümetinizin barış anlaşmasını baltalamaya yönelik eylemlerini kanıtlayabilecek tek kişi ben değilim.
Я не единственный, кто может доказать, что кое-кто в вашем правительстве замышлял срыв мирных переговоров.
Bu hikayeyi örtbas etmek için gücünüzü kullanmazsanız tek zayiat barış antlaşması olmayacak.
Если вы не воспользуетесь властью Белого Дома чтобы прикрыть эту историю, ваша мирная конференция будет не единственной неудачей.
Suçlamalar asılsız, ama suçlamaların duyulması bile barış sürecine balta vurur.
Ее обвинения - ложь, но сами по себе они могут сорвать мирный процесс.
Eğer operasyonlarımızı öğrenip bu bilgiyi kullanarak Taylor'un barış antlaşmasına imza atmam için şantaj yapmasaydın o kadınla hiçbir işim olmazdı.
Если бы я знал, что ты выяснишь что мы затеяли и используешь эту информацию для шантажа при подписании мирного договора Тейлор, я бы не заморачивался с этой женщиной.
Bu hikâyeyi örtbas etmek için gücünüzü kullanmazsanız tek zayiat barış antlaşması olmayacak.
Если вы не воспользуетесь своей властью, чтобы замять эту историю, ваш мирный договор будет не единственной потерей.
Ama birazdan imzalayacağımız barış anlaşması onun yaşayan bir anısı olacak.
Но... мирное соглашение, которое мы подпишем будет ему вечным памятником.
Barış anlaşmamız savunmasız durumda.
Наше мирное соглашение слишком уязвимо.
Barış süreci hala devam ediyor, ben de sizlerin tüm dikkat ve uğraşlarınızı buna vereceğinizi düşünüyorum.
Мирный процесс еще жив и я рассчитываю на вашу усердную работу и бдительность чтобы это продолжить.
Uğrunda çaba harcadığımız barışı engelleyebilecek bir dizi asılsız iddia, istediğimiz en son şey.
А последнее, что нам сейчас нужно, это необоснованные заявления способные пустить под откос мир, ради которого мы все так упорно трудились.
Büyüklüğü veya yaygınlığı fark etmez ; her tür inancı içimizde barındırırız.
И все мы склонны к малым религиям.
Bakın sizi de kızınızı da tanımıyorum. Burası benim barım ve burada hoş karşılanmazsınız.
Послушайте, я не знаю ни вас, ни вашей дочери, но это мой бар, и здесь вам не рады.
Kusura bakmayın, Bayan Flanagan. Barımız kapandı.
Извините, мисс Фланаган, но бар закрыт.
- Barıştınız mı?
Вы помирились?
Dolabın içinde oyuncağına sıkıca sarılmış ve kurtarılmayı bekleyen o küçük kız nihayet annesi ile arasında barış ortamı oluşturdu.
Та маленькая девочка в шкафу, прижимающаяся к своей игрушке, ждущая, чтобы ее спасли, Наконец то помирилась с собой и своей матерью.
Şu an düşmanımız olanlarla aramızdaki farklılıklara bir çözüm üretme adına defalarca barışçıl bir yol bulma girişiminde bulunduk.
Вновь и вновь мы пытались найти мирный способ решения разногласий между нами и тех, кто сейчас нам противостоит.
Dinle Sue, öksüz kualaların barınağında kurdele kesme törenine katılacaktım ama geçen gün kızım Chloe'nin internette bir şeye güldüğünü duydum ve videonu gördüm.
Слушай, Сью, меня пригласили на церемонию разрезания ленточки в заповеднике для коал-сирот но я слышала, как моя дочь Хлоя смеялась над чем-то в интернете вчера и я видела твое видео.
Daima barış için buradayız.
Мы всегда приходим с миром.
Yemek ve barınak için harcayamayız.
Мы не можем потратить их на еду и жильё.
Barış gelecek, savaş bitecek bunlar kızıma oklar saplanınca gerçekleşecek.
Настанет мир и кончится война, когда достигнет сердца дочери моей стрела.
Barış gelecek, savaş bitecek bunlar kızıma oklar saplanınca gerçekleşecek.
Настанет мир и кончится война, когда достигнет сердца дочери моей стрела...
Ben ve Sam bir dargın bir barışığız.
Мы то вместе, то не вместе.
Nereye gideceğimizi veya ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bu yüzden Baze'in barına geri geldik.
Мы просто на самом деле не знали куда нам идти и что нам делать и мы... и мы закончили тем, что вернулись в бар Бейза.
Buraya takılacağız çünkü bildiğin gibi Tapas Bar beş blok ötede.
Мы просто заскочили сюда, потому что пивной бар кажеся, знаешь ли, только через пять зданий вниз по улице.
Barı kasıp kavuran kaplumbağa yarışımız var.
У нас мега - крутые черепашьи бега.
Sınırlarımız içerisinde daha fazla Mayalı barındıramayız.
чтобы Майянцы подошли так близко к нашим границам.
Ya da vergi borcu için ayırdığımız çekle gidip striptiz barında ucuz fahişelerle harcar mıydılar?
Тратили последнюю зарплату на дешевых шлюх в стрип-баре?
Bizim de zaten salata barının önünde sevişme planlarımız vardı.
Мы как-раз собирались заняться сексом прямо на барной стойке.
Walter'dan kurtulmak istiyorum ancak bunu direkt yaparsam... beş yıl önce kalbimi kırdığı için bunu yaptığımı düşünecek, sonra suçluluk duygumu yine yenemeyeceğim tekrar barışacağız ve ilişkimiz devam edecek... onu bir daha kırmak zorunda kalacağım.
Я опять встречалась с Волтером. Теперь, если я кину его, он решит, что я кинула его 5 лет назад затем нашла и влюбила в себя, чтобы кинуть опять.
- Çünkü siz ikiniz barışacaksınız.
- Потому что вы опять будете вместе.
... barış için buradayız.
.... приходим с миром.
Ne yapacağımızı gözden geçirelim. Johnny Crowder'ın barının yakınına park edeceğiz... oraya gelir gelmez, seni arayıp haber vereceğiz.
Просто, чтобы вы знали, как все будет происходить, мы припаркуемся около бара Джонни Кроудера, и как только окажемся на месте, мы вам позвоним, и дадим знак.
Diyorum ki bir sonraki daveti benim barımda yapsanız nasıl olur?
Я тут подумал... а что если провести мероприятие для твоей радиостанции, ну например, в моем баре?
Bir çift harika adamımız var barın arkasında.
Эй, у нас есть пара отличных ребят за стойкой.
Sahibi bile olmadığımız bir barın su faturasını ödemek için planlarımı değiştirdiğimi, konserlerimi iptal ettiğimi, New York'tan buraya geldiğimi sanıyorsun.
Ты думаешь, я изменил планы, отменил выступления, приехал сюда из Нью-Йорка, чтобы заплатить за воду в баре, которым мы даже не владеем?
- Barıştığınızı söyledi. - Öyle mi? Yani bu çok güzel bir haber.
- Он сказал, что вы снова вместе...
Sarah ile resmen barıştınız demek.
Отлично! Полагаю, вы с Сарой теперь официально вместе.
Sen ve Fah barıştınız mı?
Вы с Фа о чём-то поспорили?
Erkeklerin Bar Mitzvah * kartındaki David'in yıldızını kalbe çevirmeye çalışmalarını izlemekten daha komik bir şey yoktur.
Нет ничего лучше, чем наблюдать за мужиком, купившим открытку на Бармицву, и пытающимся сделать из звезды Давида сердечко.
Barı satışa çıkarma konusunu konuşmalıyız.
Нам следует обсудить продажу бара.
Barış için buradayız.
Я пришел с миром.
Aksine, Odessa'dan gerçek kıskançlık nedenleriyle geri geleceksin O zaman özür dilersin barışırsınız olur her şey
Наоборот, вернешься из Одессы с кучей реальных поводов для ее ревности, будешь просить прощения и помиритесь.
Öyleyse bu 40 günlük sürede barış yapmamız gerektiğine inanıyorum.
Лучше дней через 40. Может бьiть, я надеюсь, объявят о мире...
Anlaşmamızın gerekliliklerini anlıyorum ve kendi tarafımı tamamen yerine getirmek niyetindeyim ama biliyorsunuz, Arnett bir yatırım yaptı ve yatırımlar elbette size söylememe bile gerek yok ama, çeşitli riskler barındırır.
Но... Арнетт инвестировал средства, а инвестиции - это всегда некий риск.