Ödül translate Russian
3,412 parallel translation
Bir saat boyunca kurbanın evinde sporda kazanılmış ödül, silah, bilgisayar, nakit para arayacağız.
Мы должны обыскать дом жертвы в течение часа, ищем спортивные коллекционные предметы, пистолеты, компьютеры, денежные призы.
Yani ödül / cezaya dayalı bir iş.
Они вознаграждают за риск.
Bir ödül töreni olacağından, hakim bey sanıkların panellerde ve özel çekimlerde bulunmaları gerekiyor.
На этом шоу требуется присутствие судей за панелями для голосования и специальными экранами.
Kafana ödül koydu.
Он получил награду за твою голову.
Bilgi için büyük bir ödül varmış.
Говорят, что за любую информацию большое вознаграждение.
Kayıtlara geçse, sanırım büyük ödül bana verilirdi..
Прошу заметить, по-моему, вы – отличная пара.
Annie risk ve ödül oranını iyi tartabilen ve eyleme geçirilebilen istihbaratlara karşı koyamayan yüksek eğitimli bir ajan.
Энни - высококвалифицированный агент, умеющий сопоставить риск и награду и не способный игнорировать важную информацию.
Haberlerde 50 bin dolar ödül olduğu söyleniyor.
В новостях говорят о $ 50,000 награде.
Matematik dünyasında referans olarak kabul edilen bir ödül var.
В истории математики есть одна особая награда.
Bilimsel Yüksek Eğitim Enstitüsü Bu ödül gençler içindir.
Жан-Пьер Бургиньон, Директор IHES адресованная молодым талантам.
"Sürpriz olmayan koca bir ödül" mü dedi az önce?
Он только что сказал : "Большая победа, без неожиданностей"?
Bu oldukça yüksek bir ödül.
Довольно крупное вознаграждение.
Ödül değil, yem.
Это не вознаграждение, а приманка.
Her kimse sanki bir ödül peşindeymiş.
Не ахти какой трофей.
Ödül avcısısınız.
Вы - охотники за головами.
Aramızda kalsın ama aslında gerçek bir melekten emir almak her insana nasip olacak bir ödül değil.
Так, между нами, я уже награжден, учитывая, что я один из немногих людей, которым довелось выполнять приказы настоящего ангела.
Siz ödül avcıları Azrail özel birliği gibisiniz.
Вы охотники за головами, типа жнецы из подразделения "Дельта"
Sen oynuyorsan, ben de oynuyorum. Bir ödül kazanırsın, büyük bir haber.
Я играю, и, если ты играешь тоже, ты получишь приз, сенсацию.
Büyük risk eşittir büyük ödül.
Большой риск, большая награда.
Bu bir tür ödül müydü?
Было ли это какой-то наградой?
Bu bir ödül Castiel.
Это бонус, Кастиэль.
Pek çok ödül kazandılar.
Они получили много престижных наград.
Böyle iyi bir insan olmak... ... yeterince güzel bir ödül olmadı mı?
Разве быть хорошим человеком - недостаточная награда?
Ödül hakkında ne dedik ki?
Что? кто сказал про награду?
Büyüksün Chicago! Ödül kabul etmede çok iyisin.
У вас так здорово получается принимать награды.
Bu sadece bir ödül değil. İşlerim kötü giderse satıp parasını kullanabilirim.
Это не просто награда Это то, что я смогу заложить если у меня случится рецедив
Bu yüzden mi ödül için kampanya yapıyorsun?
И для этого ты устроил рекламную компанию имени себя?
Bir keresinde kaçarken ödül dolabına toslamıştın.
Как-то раз даже врезалась в витрину с трофеями.
Çocuklar, Lauren ve ödül kazanan fikri için kadeh kaldıralım mı?
Ребята, как насчет тоста в честь Лорен и ее идеи, получившей награду?
Babama da kadeh kaldıralım. Bugün ödül kazanmamış olabilir ama izini üzerimizde her gün bırakıyor.
А еще за моего папу, который может и не завоевал сегодня награду, но который каждый день завоевывает наши сердца.
Burada ödül sensin.
Это ты здесь трофей.
Ne, bu bir tür ödül mü?
Так приглашение - это что-то вроде награды?
Tanrı'nın bana verdiği bir ödül değildi.
Не Бог вернул меня к жизни.
Sırf ödül kapmak için.
Все, чтобы заполучить свою добычу.
Bunu Plains'de bir ödül avcısının üstünde buldum.
Нашла это в машине охотников за головами... в равнинах.
Peki neden kellem için bir ödül konuldu?
Так почему за мою голову назначили награду?
Bir ödül kazandın!
Нет! Вы выиграли приз!
Ödül işini yapacağımız zaman haber verirsin.
Дай мне знать, когда я получу это "кое-что".
Kafasına konan bir ödül olduğunu biliyordum, ve.. aradım.
Я знала, что за его голову назначена цена, так что... Я позвонила.
Hep cezadan bahsediyorsunuz, ödül hiç yok mu?
Похоже, очень много кнутов и ни одного пряника.
"Brooklyn", "P.S. 311", "Fizik ödevimden geçen sene aldığım ödül.".
"Бруклин", "P.S. 311", "государственная награда за мой проект по физике в прошлом году".
Devam edelim, gözlerimizi ödül üzerinde edelim mi?
Может быть займёмся своим делом?
İki yıl çalışarak S.E.L.C isimli ödül kazanmışsın.
Выигрывал Юго-Восточный чемпионат два года.
Onun kafasına konmuş bir ödül var.
За его голову уже назначена награда..
Başın için ödül koyulmuş.
У тебя на лбу висит ценник.
Onu öldürürsen sana verilecek ödülü geri çevirirsin, yazık olur. E ödül için geldin buraya.
Ты опозоришься, если убив его, тебе придется уйти без трофея, ради которого ты сюда явился.
Eskiden kurbanlarının parmaklarını kesip ödül olarak saklıyormuş.
Он собирал большие пальцы своих жертв в качестве трофеев.
HR sizin için ödül koydu ve bu resmi dağıtıyorlar.
HR послал охотников за головами и они распространяют это изображение.
Bunlar ödül gibiydi.
Они были как трофеи.
Ödül de neymiş yahu!
Не смеши меня.
Ödül 2500 dolar.
Приз - две с половиной тысячи долларов.