A blanket traducir turco
1,862 traducción paralela
Julian, spread out a blanket.
Onu taşımalıyız.
I issued a blanket seizure warrant and I have had agents working around the clock analyzing every frame of that footage.
Geniş kapsamlı el koyma emri çıkarttım. Ve bu görüntülerin bilfiil her karesini izlemeleri için ajanlarımı görevlendirdim.
You'll find me under a blanket of dew.
Beni çiyden bir örtünün altında bulacaksın.
Eat a pig in a blanket.
Boşan da semerini ye.
Why don't you eat a pig in a blanket?
Neden sen semerini yemiyorsun?
Now go get me a blanket?
Hemen bana bir battaniye getirin..
No, but you know, could be from a blanket, a carpet, towel.
Hayır, ama biliyorsun ki, o şey bir battaniye halı veya havludan olabilir.
I am on fire. Find a blanket or something.
örtecek birşey bul.
"She." I gave her a blanket, so...
Ona battaniye verdim.
Somebody get a blanket!
Battaniye getirin.
Pigs in a blanket.
Temiz bir karidesleri var.
I wanna invite all of you after the family to come forward and to lay a blanket of soil over Jack's casket. That every one of us should lay him to rest in peace.
Hepinizi ailesinin ardından buraya gelip Jack'in tabutuna bir kürek toprak atmaya ve ona sonsuz uykuda huzur dilemeye davet ediyorum.
I'll go get you a blanket.
Gidip sana bir battaniye getireyim.
- I'll get him a blanket.
- Ona bir battaniye getireyim.
If you need a blanket, is in a closet.
Eğer battaniye istersen dolapta var.
He's wearing a cape over his shoulders, and the princess is covered in a blanket to keep warm.
Prens omuzlarının arkasından sarkan bir pelerin giyiyor, ve prenses üşümemek için bir battaniyeye sarınmış.
You should wrap a blanket around him, Frank. Its cold.
Frankie battaniyeye sarmalısın, arkadaş üşümüş.
And you're sitting on a blanket in the grass drinking the coolest, sweetest, ice-cold glass of limeade.
Sen de çimenlerin üzerinde bir battaniyeye oturmuş buz gibi nefis bir limonata içiyorsun.
Oh, look. Pigs in a blanket.
Sarmalanmış domuz eti.
There's a blanket over there by my backpack.
Sırt çantamda battaniye var. - Getirir misin?
We're not in tijuana haggling over a blanket.
Tijuana da battaniye pazarlığı yapmıyoruz.
Well, a blanket, then. We can hold both ends and...
- Bir battaniye bul o halde...
I got a blanket.
Her yeri kapattık. Cadde'den South Ferry'e kadar her çıkışta telsizli araç ve bir adam var. 42.
I was in the back seat under a blanket.
Ben arka koltukta bir battaniyenin altındaydım.
For Reformation Day, on the first Sunday of November, a blanket of snow covered the village.
Kasım ayının ilk pazarı olan Reform Günü'nde kar bir örtü gibi köyü kaplamıştı.
Bring me a sheet or a blanket.
Bana çarşaf, battaniye, bir şey getir, hadi!
I'll get you a blanket.
Size battaniye getireyim.
All I need's a blanket.
Sadece battaniye yeterdi.
Grab a blanket.
Oz, bir battaniye getir.
It can buy you a blanket.
Parayla battaniye satın alırsınız.
The blanket. I wrapped the body in a blanket, and if they find that, the fibers...
Battaniye, cesedi sardığım battaniye.
- You wrapped him in a blanket?
- Onu battaniyeye mi sardın?
A taco? In a blanket?
Battaniyenin içinde mi?
Garret, there's a blanket in the back.
Garret, arkada battaniye var.
Josh, grab a blanket.
Josh, örtüyü getir.
Almost like a child puts a blanket over a stuffed animal that frightens them when it's time to go to sleep.
Tıpkı küçük bir çocuğun uyumadan önce doldurulmuş bir hayvanın üstünü battaniyeyle örtmesi gibi.
What if I were to position him in a way where I get behind him, and then Frank could throw that blanket that he's got right there over us, and then that way you can't see the penetration.
Arkasına geçtiğimde onu şöyle bir pozisyona sokarsam, ve Frank olduğu yerden üzerimize bir battaniye atarsa, arkadan yasladığım görünmez.
Do you have a pillow and blanket for me?
Hostes, bir yastık ve battaniye alabilir miyim?
Sorry, dude, I just came to get a six-pack and blanket.
Üzgünüm, ahbap, bira ve battaniye almaya gelmiştim.
I remember once lying in the snow under a clear blanket of stars.
Bir kere, yıldızlarla kaplı bir gökyüzünün altında karların üzerinde yattığımı hatırlıyorum.
Irish Republicans in the Maze Prison are on a "blanket" and "no wash" protest.
Maze Hapishanesindeki İrlandalı Cumhuriyetçiler "Battaniye" ve "Yıkanmama" protestosuna başladılar.
There is a dirty protest, the Blanket Protest, which has been going on for years, all in support of the same demand : political status.
Yıllardır tekrarlanan bu kirli protesto ve battaniye protestosunun aslında temelinde hep aynı talep yatıyor : Politik Haklar.
16 wardens were killed by paramilitaries during the "blanket" and a " no-wash'protests.
"Battaniye" ve "Yıkanmama" protestosu sırasında 16 gardiyan milisler tarafından öldürüldü.
I realize it's a completely inappropriate request but they're already calling me a wet blanket.
Bunun yersiz biz istek olduğunu biliyorum ama çoktan benimle dalga geçiyorlar.
Got a little blanket for you.
Sana battaniye getirdim.
I think it's just, you know, like a safety blanket, you know?
Sanırım bu sadece güvenlik amaçlı.
For God sent a white blanket to silence all the evil and gave us the opportunity to live again, and freedom.
Belki bu Tanrı'nın tüm mutsuzlukları örtmesinin bir sebebidir. Beyaz bir örtü. Yeni bir başlangıç için bir fırsat.
The boys had cut a huge hole in the middle of the blanket, like you can see through a window, all the way through to the other side.
Başları çok belaya girdi. Bay Wills, mastürbasyon mu yapıyorsunuz? Uğraşıyorum.
Ooh! Tell you, man, it is a real blanket of fog out there.
Sizlere söyleyim dostum, dışarıdaki sis gerçekten bir battaniye gibi olmuş....
Particle debris will blanket the atmosphere for a week.
Parçacıklar atmosferi bir hafta kaplayacak.
Get me a rifle! And a saddle blanket!
Bana bir tüfek ve eyer örtüsü ver!