Admit it traducir turco
7,098 traducción paralela
Oh, fine. You don't have to admit it to me. But I just want you to know I totally approve.
Bana söylemek zorunda değilsin ama kesinlikle onayladığımı bilmeni isterim.
So, yeah, I admit it.
Yani evet, itiraf ediyorum.
I admit it.
İtiraf ediyorum, yaptım.
That's what everybody says when they know exactly what we're talking about but they don't want to admit it.
Herkes tam olarak bildikleri bir şeyi biz söylediğimizde böyle derler ama itiraf etmek istemezler.
You can admit it!
Şimdi kabul etmek zorundasın!
Admit it! You like my girlfriend.
Benim kız arkadaşımı sevdiğini kabul et!
Well... you can admit it.
İtiraf edebilirsin.
What if I did admit it?
- İtiraf edersem ne olacak?
Admit it, Russell Wilson is no Tom Brady.
Kabul et, Russell Wilson Tom Brady gibi değil.
I admit it. But... what I want to know is why now.
Kabul ediyorum ama öğrenmek istediğim şey neden şimdi olduğu.
C'mon, admit it. You're betting on how much he'll drink tonight.
Söylesenize "Abi senin içeceğin kadehler üzerinden bahis oynuyoruz." diye.
She won't admit it.
İsmi Cemil miymiş neymiş, kabul de etmiyor.
Plus, you gotta admit it's all pretty freaking cool, right?
Ayrıca itiraf etmelisiniz ki tüm bunlar çok havalı, değil mi?
Admit it, Columbus, you're lost.
İtiraf et Columbus, kayboldun.
Admit it.
itiraf et.
And who's going to be the first to admit it?
- İlk kim itiraf edecek?
You don't want to admit it because you feel like you're betraying Stefan, but this won't work until you do.
Stefan'a ihanet etmiş gibi hissetmek istemediğin için itiraf edemiyorsun ama etmezsen bu işe yaramayacak. Hayır.
Admit it, I'm growing on you.
Kabul et. Hoşuna gitmeye başlıyorum.
Come on, admit it, you care about this crap.
Kabul et. Bu saçmalığı önemsiyorsun.
The reason why men don't talk about how much they love to clean is because they're afraid to admit it.
Erkeklerin temizliği ne kadar sevdikleri hakkında konuşmamalarının sebebi bunu kabul etmekten korkmaları.
I admit it. I beat up Hayes...
İtiraf ediyorum, Hayes'i dövdüm ama hak etti.
Admit it, we're not bad together.
Kabul et birlikte hiç de kötü değiliz.
Admit it.
- Kabul et.
Admit it. You've got more customers than you can handle.
Kabul et, idare edebileceğinden daha fazla müşterin var.
- Admit it!
İtiraf et.
- Admit it.
- İtiraf et.
Just admit it.
Sadece kabul et.
I mean, Watson, that whether you care to admit it lately or not, I am an important part of your life.
- Watson kabul etsen de etmesen de ben senin hayatının önemli bir parçasıyım.
I admit it... I want it, too.
Kabul ediorum, evet ben onu da istiyorum.
Admit it.
Kabul et.
You justify your sin but you don't admit it.
Günahını biliyorsun ama itiraf edemiyorsun.
Admit it.
İtiraf et.
I admit it's a little messier than our intel indicated.
İstihbaratımızın belirttiğinden biraz fazla karışıklık olduğunu kabul ediyorum. Evet.
Oh, come on, admit it.
- Hadi ama, itiraf et.
Okay, Wirt, I'll admit it... you seem like a pushover, but you're not. - Oh?
Kabul, Wirt, her söyleneni yapan biri gibi duruyorsun, ama aslında öyle değilsin.
Well, it's weird to admit it, but, well, I-I have this - crush on this girl. - Mm-hmm.
İtiraf etmesi çok garip, ama, şey, b-ben bir kızdan hoşlanıyorum.
Maybe I didn't want to admit to it, but I want it back.
Belki itiraf etmek istemedim ama geri istiyorum.
I mean, I admit, it's been bad for ideas, but it's been great for camaraderie.
Demek istediğim, kabul ediyorum, fikir üretmek için kötü, ama dostluk için mükemmel.
Have to admit, it's a lot more peaceful aboard with the kids gone.
İtiraf etmeliyim ki çocuklar olmadan burası daha huzurlu.
I admit it, okay?
Tamam mı?
I admit it.
Kabul ediyorum.
Well, it's hard for me to admit this, but you were right about the Griffin situation.
Bunu kabul etmek benim için zor ama Griffin konusunda haklıydın.
Got to admit, part of me was impressed he didn't fall for it.
Kabul etmeliyim, içimden bir parça buna kanmadığına etkilendi.
So you admit that it's pretty unlikely that you did.
Yani senin yapmış olma ihtimalinin düşük olduğunu kabul ediyorsun.
Oh, baloney, that's - you couldn't stand to live in a house that I bought you because then you'd have to admit that I'd made it, my way.
- Saçmalık, bu... Benim satın aldığım bir evde oturmak istemedin. Çünkü o zaman kendi yöntemimle bunu hallettiğimi kabul etmiş olacaktın.
getting him to admit that he did it.
Pike'ın itiraf etmesini sağlayacağız.
I'm telling you, the ones who did the right thing... as hard as it was to admit their involvement... they still sleep at night in prison.
Sana söylüyorum, olanları doğru olanı kimin yaptığını... olarak zor... katılımlarını kabul oldu gibi hala cezaevinde geceleri uyku.
I hope it's okay to admit that to you.
Umarım bunu itiraf etmemin senin için sakıncası yoktur.
Gotta admit... It's pretty smart.
Kabul etmeliyim ki çok akıllıca.
It wants to admit me.
Beni içeri almak istiyor.
You kept it a secret because you didn't want to admit to yourself that you still love him that even after everything he has done after how horribly he treated you, you still can't let him go.
-... onu öldürmek istediğini biliyor olmam. - Hayır, gizlemenin nedeni kendine hâlâ onu seviyor olduğunu itiraf edememiş olman sana yaptığı o kadar şeyden sonra bile hâlâ onu bırakamıyor olman.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287