Air balloon traducir turco
188 traducción paralela
The first ascent in a hot-air balloon by the Montgolfier brothers, 1783.
Montgolfier kardeşler sıcak hava balonuyla ilk kez uçuyor, yıl 1783.
Just 150 years ago, the Montgolfier brothers, two Frenchmen... made the first controlled flight in a hot-air balloon.
Sadece 150 yıl önce iki Fransız, Montgolfier kardeşler bir sıcak hava balonu ile ilk kontrollü uçuşu gerçekleştirmişti.
I rented a hot-air balloon!
Bir sıcak hava balonu kiraladım.
They'd never seen a hot-air balloon like mine before.
Benimki gibi sıcak hava balonu, önceden hiç görmemişler.
The actors have an air balloon.
Aktörlerin bir hava balonu var.
Hot air balloon!
Kalksana aptal!
For example... most people will never know what it's like to drive a boat at 1 00 miles an hour... or go toJamaica for the weekend or see the Grand Canyon from a hot air balloon.
Hafta sonu Jamaika'ya gitmez ya da sıcak hava balonuna binmez. Anlıyor musunuz?
Flew in an air balloon But when I tried to land
Bir balonla uçtum ama yardım için kimse yoktu.
Behind them they're towing a motorboat, go-cart, dune buggy, dirt bike, Jet Ski, snow mobile, parasail, hand glider, wind surfing equipment, a hot air balloon and a small two-man deep-sea diving bell.
Karavanın arkasına takılı bir motorlu tekne go-kart arabası, plaj arabası, arazi motosikleti, jet ski kar aracı, yamaç paraşütü, planör rüzgar sörfü malzemesi, sıcak hava balonu ve iki kişilik küçük denizaltı görebilirsiniz.
- like a hot-air balloon. - No, but go on.
- Bilmiyorum ama devam edin.
How is that any more ridiculous than a hot-air balloon ride?
Balon ile gezmekten nasıl daha saçma oluyor?
I didn't suggest a hot-air balloon ride.
Balonla gezmeyi ben önermedim.
She and her mother are taking a hot air balloon through the wine country.
O ve annesi.. .. sıcak hava balonu ile.. .. şarap köyünden geçeceklerdi.
We float in on an air balloon.
Bir balonla süzülürüz.
Would you rather we used a hot air balloon?
Sıcak hava balonu mu kullansaydık sence?
I, uh, rented a hot air balloon and popped the question 1,000 feet over new Jersey.
- Evet. Bir balon kiraladım ve New Jersey'nin 1000 fit üstünde evlenme teklif ettim.
If anybody asks, we had a quickie in a hot air balloon last week.
Eğer biri sorarsa, geçen hafta sıcak hava balonunda hızlı bir tane yaptık.
What about a hot air balloon?
Ya sıcak hava balonu?
one hot air balloon pilot, three soldiers. No prefect.
Mümessil yok.
A hot air balloon
Sıcak hava balonu.
And beat up bullies and build a hot air balloon.
Sıcak hava balonu yapabilir.
Uh, we're going for a hot air balloon ride, wine tasting, and then horseback riding on the beach.
Ah, sıcak hava balonu ile gezeceğiz, Şarap tadacağız, sonra da sahilde at gezintisi yapacağız.
We're going to go horseback riding, wine tasting, hot air balloon ride.
At gezintisine çıkacağız, Şarap tadacağız, sıcak hava balonu ile gezeceğiz.
- It's a hot air balloon to coordinate artillery fire.
Topların hedefini inceleyecek olan bir balon. Size söyleyebileceğim...
Let's make love in a hot-air balloon.
Bir balonda sevişelim.
The chief's grandson flies around in a hot air balloon... with a babe in a dashiki.
Şefin torunu siyah bir kadınla birlikte hep buralarda balonla uçuyor.
Hot-air balloon race. We won the State Championship.
Balon yarışında eyalet şampiyonasını kazanmıştık.
- Amy, your company is like a hot air balloon.
- Amy, şirketin sıcak bir balon gibi.
- A hot air balloon.
- Balona.
There's so many things I never got to do in my life, like go to a carnival or take a ride in a hot-air balloon.
Hayatım boyunca yapmadığım o kadar çok şey var ki, karnavala gitmek, ya da balonla yükselmek.
A hot-air balloon seems kind of dangerous.
Balon biraz tehlikeli sanki.
I'm about to get in a hot-air balloon and get Evel Knievel on my own ass.
Ben zaten bir balona binip, kendi kıçımda bombayı patlatmak üzereyim.
- No. Some drunk guys tried to shoot down a hot air balloon.
Hayır, sarhoş birkaç adam bir balonu vurarak düşürmeye çalışmışlar.
- The people in the hot air balloon fought back.
Balondaki adamlar karşılık vermişler.
He was three miles and a half up in the air. He jumped out of the basket of the balloon, and took a chance of lighting on a load of hay.
Yerden 5 km. yükseklikteyken balon'un sepetinden atlayıp samanların üzerine inmeyi denedi.
Because the balloon moves only in the air and the air can be found only here - around the Earth.
Çünkü balon sadece hava ile hareket eder, ve hava sadece burada Dünya'da bulunur.
Then with the pumps of the Nautilus we force air into the balloon cloth, creating a huge air bubble and floats to the surface bringing the ship with it.
Sonra Nautilus'un pompalarıyla... balona hava pompalayıp kocaman bir hava kabarcığı oluştururuz. O yüzeye çıkarken, gemiyi de çıkarmış olur.
A little too much air, and poof. No balloon.
Fazla hava veriyoruz ve... balon yok oluyor.
"I can sublet his apartment" - the words still hang in the air like in a balloon...
"Dairesine taşınabilirim" kelimeleri baloncuk içinde havada asılı kaldı.
They are blown up, like a balloon,... and the little wooden peg is placed in one end to prevent the escape of air.
Balon gibi şişirilip,... bir ucuna da ahşap bir dübel yerleştiriliyor ki hava dışarı kaçmasın.
I am the form of human being whose entire life... with a child to support... depends on her tits and this balloon... and the capabilities of her physical grace... and imaginary inventiveness... with which I can appear to express something of interest... in the air... which some other dumb bitch would be unable to imagine... or would fall down trying to perform.
Bende kendine ve bakması gereken çocuğuna bakma derdinde olan ve bunun içinde hayal gücünü fiziksel çekiciliğiyle birleştirip sırf ilgi çekebilecek bir şey yaratma uğruna diğer başka aptal bir fahişenin yapamayacağı veya yapmaya çalışırken düşeceği... havada asılı balon numarasıyla hayatını sürdürmeye çalışan bir kişiyim tamam mı?
A spokesperson for True TV... announced that Ed received a check covering his four months on the air, his balloon payment, and an additional bonus... to show the network's appreciation for all his, quote,
True TV sözcüsü... Ed yayında olduğu 4 ayı kapsayan bir çeki, şişkin ücretini ve kanalımızın "çok çalışması ve... sadakatine" karşılık kendisine verdiği teşekkür ikramiyesini de... teslim aldı.
Air balloon, too expensive.
Balona ne dersin?
Like putting too much air in a balloon!
Tipki balonu fazla havayla sisirmek gibi!
I'll let the air out of their balloon.
Balonlarının havasını söndürürüm.
Just like a balloon filled with air- - one last breath, it explodes.
Aynı balon gibi. Son nefeste patlayabilir.
I swear, I felt like a damn balloon with air rushing'out my ass goin'from desk to desk.
Yemin ederim, masadan masaya giderken kıçından hava çıkan balon gibi hissettim.
If you control the hot air, you control the war balloon. Hmm.
Sıcak havayı idare ederseniz, savaş balonunu idare edersiniz.
The air-balloon festival hasn't started yet.
Hava balonu festivali de daha başlamadı.
So as air flows into a balloon, it gets bigger.
yani, içine hava girdiğinde balonun büyümesi gibi.
While how fast the balloon grows depends on the rate of air going into the balloon versus the strength of the balloon's surface.
Balonun büyüme hızı, içine giren havanın hızına bağlıdır. ve balon yüzeyinin gücüne.