All right there traducir turco
6,806 traducción paralela
You all right there, kid?
İyi misin evlat?
Everything all right there?
Her şey yolunda mı?
You're all right there for the moment.
Şimdilik iyi sayılırsın.
You all right there, old man? Yeah.
- İyi misin ihtiyar?
You all right there, buddy?
Her şey yolunda mı dostum?
There's gonna be a few changes, all right?
Bazı şeyler değişecek Kevin.
After all, there are only so many homes and so many people with good enough jobs to buy them, right?
Ne de olsa belli sayıda konut ve onları alabilecek kadar iyi işleri olan belli sayıda insan var, değil mi?
All right, walk over and say, "Hey there."
- Tamam, yanına git ve "merhaba" de.
Ju... because this guy got in my head, all right, tellin'me that there's no way you'd be interested in me, and... not very manly to let another guy influence what you do with a lady, bro.
Çünkü bu adam aklıma girdi. Benimle ilgilenmeyeceğini düşündü ve... Hatun hakkında başkalarının seni etkilemesine izin vermek erkekçe değil.
- All right, we'll see you there.
- Tamam, orada görüşürüz.
I do not want to see you there. Yeah, all right.
- Seni orada görmek istemiyorum.
All right, that's good, let's stop there for now.
Tamam, yeter bu kadar. Şimdilik burada bırakalım.
There's Plutarch, right in the middle of it all.
Hepsinin arkasında Plutarch var.
'OK. All right, there's a guy called Yuri, Yuri Sidorov.
Tamam.Pekala.Adı Yuri olan bir herif var.
You know, well, there, you got it, just drop it, all right?
İçersin, içersin ve bir yerde bırakman gerekir. Öyle değil mi?
If you go off this bridge tonight, and there's every chance you might, you'll probably live, all right?
Eğer bu gece bu köprüden atlarsan başına gelebileceklerin arasında yüksek ihtimalle yaşamak var, tamam mı?
All right, see you in there.
Neyse, içeride görüşürüz.
All right, right there!
Tamam, bir tane var.
All right, squeeze by there, partner.
Pekala, sıkış şuraya, ortak.
All right, there you go.
Tamam, işte burdasın.
All right, there you go. Merry Christmas.
Pekâlâ, alın bakalım.
Look, there's a little tiny cut right on the envy of all mankind.
Bak, insanlığı kıskandıracak şeyinde ufak bir kesik oldu.
Is everything all right down there, you poor thing?
Aşağıda her şey yolunda mı, seni zavallı şey?
All right, is there anybody up in here... that ain't on birth control?
Pekala, burada doğum kontrolü uygulamayan var mı?
And, well, I hope you're doing all right. And I'll see you there, I guess.
Ve umarım iyisindir ve orada görüşürüz, sanırım.
New interns, welcome to ATF. We all work on this one floor, and that is because we are all about communication and teamwork. No one has a private office, not even our Founder and CEO, Jules Ostin, who is actually right over there.
Yeni stajerler, ATF'ye hoşgeldin hepimiz bu tek katta çalışırız ve bunun nedeni takım çalışması ve iletişim içindeyiz kimsenin özel odası yoktur hatta kurucumuz ve ceo'muz Jules Ostin'in bile aslında o tam şurada ofis içerisinde bisikletine binmeye bayılır
There are conventions. All right?
Adet gereği, anlarsın ya.
Yeah, all right we'll go there. Okay.
Tamam oraya gideceğiz.
All right, get down there. Come on.
İn aşağıya çabuk!
All right, there, you happy?
Tamam, oldu. Mutlu musun?
Uh-huh, All right, well, good luck with your dick, there.
Tamam, pekala. Size iyi oyunlar.
Okay. There's a tetanus shot in the first-aid kit, all right?
İlkyardım çantasında tetanos iğnesi var, tamam mı?
All right, homie, I'll see you there.
Tamam dostum, görüşürüz.
- All right, cool, I'll be there every Saturday.
Pekala, güzel, her cumartesi oradayım.
Yeah, well, we were all equal partners, yeah, right down the middle there.
Evet, hepimiz eşit olarak ortaktık. Tam olarak bu kadar kaldık.
All right, I'll just set that right there.
- İyi. - Tamam, buraya koyuyorum. - Tamam.
All right, now, I want you to stand there, okay?
Pekala, şimdi, orada durmanı istiyorum, tamam mı?
Are you all right in there, darling?
İyi misin, sevgilim?
All right. There.
Pekala, işte oldu.
Deep breath. Look at me. I like what you're doing out there, all right?
Bana bak, ringde yaptığın şeyi sevdim.
I certainly have him right up there as maybe the best of all time.
Onu en tepeye koyuyorum, belki de tüm zamanların en iyisi.
All right, get going there, champ.
- Tamamdır koç. Hadi bakalım ringe çık şampiyon.
There has to be a reason behind all of this, right?
Bütün bunların arkasında bir neden olmalı.
- Look me up when you get there, all right?
Oraya gittiğinde beni de ara tamam mı?
You... Everything all right up there?
Orada her şey yolunda mı?
But there... there are stores right over there in the terminal, and they have all kinds of...
Ama terminalin içinde hemen şurada dükkanlar var.
~ You all right in there, Miller?
- İyi misin orada Miller?
All right, there.
İşte bu.
- All right, see you there.
- Tamam, görüsürüz. - Tamam.
All right? We made it out of there. Okay?
Oradan sağ salim kurtulduk, tamam mı?
Um, all right, listen, well I'll see you out there.
Dışarıda görüşürüz.
all right 154529
all right then 461
all right now 134
all righty then 33
all right guys 21
all righty 368
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
all right then 461
all right now 134
all righty then 33
all right guys 21
all righty 368
right there 2847
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22