There we go traducir turco
9,608 traducción paralela
There we go.
İşte böyle.
There we go, little guy.
İşte başlıyoruz ufaklık.
There we go.
Tamamdır.
There we go.
İşte böyle. Nasılsın?
There we go. Yeah.
İşte oldu, evet.
[splashes] There we go.
İşte bu kadar.
Okay. There we go.
Peki, hadi gidelim.
There we go.
- İşte oldu.
- There we go.
- Öyleyiz.
There we go.
İşte oldu.
There we go.
Gidiyoruz.
There we go.
Hadi bakalım.
See? There we go.
Gitti işte.
Yeah! There we go.
Tamam işte gidiyoruz.
There we go.
Başlıyoruz.
- There we go.
- İşte.
Before we go back out there, there are some things that I need to say to you. And I know... there are some things you need to say to me.
Dışarıya gitmeden önce sana söylemek istediğim birşeyler var ve biliyorum ki senin de bana söylemek istediğin şeyler var.
We should go down there, suss out what children are close to losing a tooth.
Oraya gidip dişleri dökülmek üzere olan çocukları araştırmalıyız.
We go in hard and fast, grab Jenny, get the Eye out of her, and get the hell out of there.
İçeri girip Jenny alacağız, Göz'ün enerjisini yok edip buradan gideceğiz.
We'll go there and wait it out with the Night Terrors.
Oray gidip Gece Terörleri ile beraber bekleyeceğiz.
There we go, bud.
İşte böyle dostum.
No, we should go to the car, not there.
Hayır arabaya gitmemiz lazım, içmeye gidemeyiz.
I don't know nothing about dead people walking around, but there's a reason we don't go to that Parish.
Etrafta yürüyen ölü insanlar hakkında bir şey bilmiyorum ama o mahalleye gitmememiz için geçerli bir sebebimiz var.
We used to go there to screw.
Sevişmek için oraya giderdik.
[Click] There we go.
İşte, şimdi çok daha iyi.
Hold on. W-We have to go down there.
Oraya inmeliyiz.
Should we go there now? We should.
- Hemen gidelim mi?
There we go.
- İşte böyle.
But he knows that we can't go back there.
Ama oraya geri dönemeyeceğimi bilmesi gerekirdi.
Without that light, there is no need to have the ground beneath our feet for where are we to go?
O ışık olmadan, bir yerlere gidebilmemiz için..... ayaklarımızın altındaki toprağa neden ihtiyacımız olsun ki?
There will be other battles. Many. And on and on it will go, I'm sure,'til we're all dead.
Başka pek çok çapışma daha olacaktır ve ta ki hepimiz ölüp gidene kadar durmaksızın devam edecektir eminim.
We need to go in there, find out where they've taken her...
Oraya girip, kızı nereye götürüyorlar öğrenmemiz gerek.
Think so we're good to go there.
Bu açıdan hazırız.
Why don't we go there for a little bit, huh?
422
We can go in there?
İçeri girebilir miyiz? Tabii.
We came to this hearing to decide whether there was enough evidence against Mr. Lahey to go to trial.
Bu ön soruşturmaya, Bay Lahey'nin duruşmaya çıkması için,... alehinde yeterince delil olup olmadığına,... karar vermek için geldik.
- We go out there.
- Oraya çıkacağız.
I just figured we'd go over there and get good and drunk.
Gideriz ve güzelce bir sarhoş olup geliriz.
Don't need it... we just go in there and we grind.
İhtiyacımız yok zaten.İçeri girip dağıtacağız orayı.
There's a bomb that won't go off because of what we did today.
Bugün yaptıklarımız sayesinde bir bomba patlamayacak.
There we go.
Bundan sonra peşimize düşsünler.
There we go. Okay.
İşte başlıyor.
There we go.
İşte buradalar.
That means there's no way we can go in hot without them being taken as collateral.
Buda içeriye dalıp rehineleri çatışmadan kurtaramayacağımız anlamına geliyor.
The point is, is that we have a ton of driving left to do just to go to a town where there's probably not a case.
Olay daha önümüzde bir sürü yol var ve gittiğimiz yerde muhtemelen bir iş bulamayacağız.
We got to go out there, and we got to find her and bring her in, because every day she's out there is the day we could lose her.
Onu yakalyıp, almalıyız.. .. çünkü dışarıda olduğu her an onu kaybedebiliriz.
There we go. Back in sinus.
Kod, yardım yollayın buraya!
You don't want to go down there and tell them what we know?
Oraya gidip bildiklerimizi anlatmayacak mısın?
Then we have to go back in there.
- O zaman geri dönmemiz lâzım.
After he died, I asked my mom every day when we were gonna go there to spread his ashes.
Babamın ölümünden sonra her gün anneme ne zaman oraya gidip küllerini okyanusa savuracağımızı sorup durdum.
Now, we need you to go back in there and continue this case.
Şimdi, senin oraya geri dönmene ve bu davaya devam etmene ihtiyacımız var.
there we are 716
there were 484
there were none 18
there were two of them 39
there were over 22
there were two 42
there were three of them 19
there were only 25
there were no survivors 16
there were three 17
there were 484
there were none 18
there were two of them 39
there were over 22
there were two 42
there were three of them 19
there were only 25
there were no survivors 16
there were three 17
there were complications 24
there were witnesses 20
there were no witnesses 29
there were others 52
there we were 28
there we have it 25
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
there were witnesses 20
there were no witnesses 29
there were others 52
there we were 28
there we have it 25
we got this 371
we got' em 96
we got it 766
we got your back 50
we good 306
we got you 282
we got a problem 417
we got married 70
we got him 659
we go way back 105
we got a deal 77
we got something 131
we got to go 657
we got 536
we got you 282
we got a problem 417
we got married 70
we got him 659
we go way back 105
we got a deal 77
we got something 131
we got to go 657
we got 536