An honor traducir turco
3,329 traducción paralela
It's an honor, Sir.
Bu bir şereftir Efendim.
Miss gaga, it is an honor to be speaking to you.
Bayan Gaga, sizinle konuşmak bir şeref.
- It's an honor.
- Bu bir şereftir.
- "It's an honor, Sir."
- "Bu bir şereftir Efendim."
It is an honor to be working with you all here.
Burada sizinle çalışmaktan onur duyuyorum.
It has been an honor and a pleasure to work with you all.
Sizinle çalışmak büyük bir onur ve zevkti.
It's been an honor working alongside you.
Seninle birlikte çalışmak bir onurdu.
She was an honor student at the university, but she was actually a hugely respected Bigfoot expert.
O Üniversite'de onur belgeli bir öğrenciydi ama aslında saygı değer bir Koca Ayak uzmanıydı.
It's such an honor to stand here on this stage in front of y'all.
Burada önünüzde bulunmak büyük onur.
It's an honor.
Benim için bir onur.
This is such an honor, sir.
Benim için onurdur, efendim.
- IT'S AN HONOR TO MEET YOU, DR. KAPOOR.
Sizinle tanışmak bir onur, Dr. Kapoor.
That is, indeed, an honor.
Kesinlikle onur duyarım.
" It's an honor to meet one of the Jackrabbits, sir.
Jackrabbitlerden biriyle tanışmak şereftir efendim.
That being said, I can't imagine an honor greater than joining the Grayson family.
Bununla beraber Grayson ailesine katılmaktan daha büyük bir onur hayal edemiyorum.
Professor Proton, it's an honor to meet you.
Profesör Proton, sizinle tanışmak büyük şeref.
What an honor.
Ne büyük şeref.
- It is such an honor to meet you.
Sizinle tanışmak büyük bir onur.
It's an honor, sir.
Benim için onurdur efendim.
It's been an honor, Mike.
Bu onurla ilgili, Mike.
- Which is such an honor.
- Benim için bir onur.
It's been an honor, Mike.
Benim için bir onurdu, Mike.
This is Andy Dwyer, and it is an honor to meet you, sir.
Bu da Andy Dwyer, sizinle tanışmak bir onurdur efendim.
We want you all to know what an honor it is to be in your fair city.
Size adil şehrinizde bulunmaktan ne kadar onur duyduğumuzu söylemek istiyoruz.
If this is indeed the end, if we are to become Terrorcon chow, it has been an honor serving
Eğer bu gerçekten sonumuzsa, eğer Terrorcon yemeği olacaksak seninle beraber Lord Megatron'a hizmet etmek...
It was an honor to work with him.
Onunla çalışmak bir onurdu.
What an honor to take your place.
- Seninle çalışmak büyük şeref.
It's such an honor...
Sizinle tanışmak büyük bir...
It's been an honor serving beside you, soldier.
Seninle omuz omuza çarpışmak bir onurdu asker.
It was an honor smurfing with you.
Sizinle şirinlemek şerefti.
Comrade General Please give them a chance so they would be known as an honor warrior of the Republic.
General Yoldaş lütfen ülkeye bağlılıklarını gösterip onurlandırmaları için onlara bir şans verin.
And it's an honor, but I'm doing this.
O, bir onurdu ama bunu ben yapacağım.
What I'm suggesting is we create an honor code.
Bir ahlak kuralı yaratmayı öneriyorum.
It would be an honor.
Bu bir onur.
It's an honor to serve you at my humble place.
Önce ben gelip ziyaret etmek istiyordum ama siz çıka gelmişsiniz.
You have no idea what an honor it is to be chosen as my enemy.
Düşmanım olarak seçilmenin benim için ne kadar onur verici olduğunu anlamıyorsun!
In honor of Rochelle.
Rochelle'in anısına.
LEMON : And in conclusion, not only would this be an incredible honor and a favor, but we also think that you would have a great time.
Ve sonuç olarak, bu sadece inanılmaz bir onur ve iyilik olmayacak, ayrıca çok iyi zaman geçireceğinizi düşünüyoruz.
Your Honor, we have an affidavit from Jesse Martin, one of the boys in the video, authenticating...
Sayın Yargıç, Jesse Martin'in yazılı ifadesi var,... videodaki çocuklardan biri, doğruluyor...
Your Honor, they are trying to delay an execution.
Sayın Yargıç, idamı ertelemeye çalışıyorlar.
Your Honor, the identity of nurses at Indiana State is kept confidential so that it doesn't become known that they participated in an execution.
Sayın Yargıç, Indiana Eyaletinde hemşirelerin kimlikleri gizli tutulur,... bu sayede bir idamda yer aldıkları asla bilinmez.
Your Honor... - The witness has made an assertion that Mr. Fornum is an exception due to his rolling veins.
- Tanığın iddiasına göre Bay Fornum'un kayan damar yapısından ötürü bir istisnası var.
I told his lawyer I was gonna issue an arrest warrant for obstruction by the end of the week if he didn't get his client to honor the meet.
Eğer müvekkilini getirmezse soruşturmayı engellemekten tutuklama emri çıkaracağımı avukatına söyledim.
On his way to the duel, my man of great honor was accidentally flushed out of an airlock.
Onurlu erkeğim düelloya gelirken kazara hava boşluğundan dışarı uçtu.
Her life is at risk over an alliance we may never honor.
Hayatı tehlikede bu ittifaktan onurumuz olmayabilir.
Must be to honor their dead.
Ölülerinin anısına yapıyorlardır.
Our special guests of honor opening this historic moment for Golden City are coming up on stage!
Bu tarihi anın açılışında özel onur konuklarımız... Altın Şehir için sahneye geliyorlar!
Your Honor, I'd just like to state for the record that the witness is speaking into an imaginary microphone.
Sayın Yargıç, sadece kayıtlar için tanığın hayali bir mikrofona konuştuğunu belirtmek istiyorum.
I'm gonna lather up just to honor the memory of Jack Dawson.
Sırf Jack Dawson'ın anısını yaşatmak için onu pohpohlayacağım.
Now allow me to honor the memory of Sergeant T by joining in your mission.
Şimdi, Beni aranıza alın ki Çavuş T. nin anısını onurlandırabileyim...
Your Honor, given the potential to prevent imminent murders, D.D.A. Rios believes that the defendant's cooperation warrants an offer of manslaughter.
Sayın hakim, işlenmesi muhtemel cinayetleri önlemek adına Savcı Rios, sanık işbirliği yaptığı takdirde kasıtsız cinayeti göz alabileceğimize inanıyor.
honor 192
honoria 65
honorable 45
honored 20
honored guests 22
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22
honoria 65
honorable 45
honored 20
honored guests 22
an hour ago 223
an hour later 63
an hour 634
an hour and a half 32
an hour and 22