And then it happened traducir turco
359 traducción paralela
Everything went fine till we crossed the Big Red... and then it happened.
Big Red'i geçene kadar her şey yolunda gitti. Sonra olanlar oldu.
AND THEN IT HAPPENED,
Şimşek gibi tabancalarını çektiler!
And then it happened.
Sonra o olay oldu.
And then it happened.
Sonra bu gerçekleşti.
And Roberts and I eventually became friends. And then it happened.
Roberts ve ben nihayetinde arkadaş olmuştuk ama sonra bunlar yaşandı.
And then it happened.
Sonunda olanlar oldu.
And then it happened.
Ve bir anda olan oldu.
"And then it happened, the thing that forever changed my life."
Sonra hayatımı sonsuza dek değiştirecek bir şey oldu.
And then it happened.
- Ve sonra oldu.
I mean something bad that you saw coming, and then it happened and you... You didn't do anything, and...
Çok kötü şeyler olacağını görüyorsun ama hiç bir şey yapamıyorsun.
I mean something bad that you saw coming, and then it happened and you- - You didn't do anything, and....
Çok kötü şeyler olacağını görüyorsun ama hiç bir şey yapamıyorsun. Bunu bir kere yaşadım.
The others said they wouldn't... but they did, and then it happened.
Diğerleri, gitmeyeceklerini söylediler, ama gittiler, ve sonra o şey oldu.
And then it happened.
Ardından gerçekleşti...
And the way he answered this was to say, well, what must have happened to this grey rock is that it must have been deposited on the sea bed at one time and it must then have been twisted and brought up so that it's sitting vertically and it must then have been eroded off, so it must have been land.
Ve bu gri kayaya ne olmuş olabileceğini, şöyle açıkladı bu kaya bir zamanlar deniz yatağında birikmiş olmalıydı ve sonra bükülmüş ve yukarı çıkmıştı bu yüzden dikey duruyordu ve sonra da aşınmış ve toprağa dönüşmüştü.
And then she said, "What happened?" Yeah, it was a girl.
Sonra da "Ne oldu?" dedi. Evet, bir kızdı.
As you say, she's lost her only child... but if there's any shadow over Rhoda because of what has happened... then I have to live under it... and my husband does, too.
Sizin de dediğiniz gibi tek evladını yitirdi ama eğer olanlar yüzünden Rhoda zan altında kalıyorsa bununla yaşamak zorunda kalan benim ve bir de kocam tabii.
But if he can remember everything that happened, and face it... then he'll be all right.
Ama eğer tüm bu olanları hatırlar ve onlarla yüzyüze gelebilirse o zaman iyileşecektir.
During the ceremony, my thoughts strayed to the day's events, and it was then I decided to write down what had happened.
Seremoni boyunca, düşüncelerim gün boyu olanlar arasında dolaştı ve işte o zaman neler olduğunu yazmaya karar verdim.
IT'S HAPPENED BEFORE. A FEW YEARS OF HAPP IN ESS AND THEN- -
- Susanna'nın bana aşık olduğunu farketmiştim ve ne olabileceğini biliyordum.
And yet so much has happened since then, that it seems more like an eternity.
Ancak o günden bu güne o kadar fazla şey oldu ki çok uzun zaman geçmiş gibi.
And then... and that's when it happened.
Çünkü onlara artık aşinaydık. Ve sonra... O olay oldu.
It all happened so quickly. We were arguing, then he came at me, and I stepped aside and then he just fell overboard.
Tartışıyorduk, sonra üzerime geldi kenara çekildim, sonra denize düştü.
And then you say :'It happened in a weak moment.'
"Bir anlık zayıflığıma geldi, benim hakkımda ne düşüneceksin?" diyen şu kadınlardansın.
THAT IT CAN BE COVERED UP, AND NO ONE WILL KNOW IT EVER HAPPENED. THAT'S NO PROBLEM. BUT THEN HE WANTS US TO DO THIS
Ama başkan aynı zamanda 200 milyon amerikalıyı bunun... bir kutsama olduğuna dair inandırmamızı istiyor ki bu bir mücadele gerektirir.
All I need is one kid who's got the guts to face you in open court and finger you for pushing it, and then I've got you. It ain't happened yet.
Mahkemede karşına çıkıp seni ispiyonlayacak cesareti gösterecek bir çocuk buldum mu işini bitirdim demektir.
It was difficult for me to comprehend that people can disappear in this way, and nothing is going to happen, and then there comes the next transport, and they don't know anything about what happened to the previous transport, and this is going on for months and months, on and on.
Hiçbir şey olmuyor, ve sonra bir sonraki nakil geliyor ve onlar da bir önceki nakile ne olduğunu bilmiyorlar ve bu aylarca bu şekilde devam ediyordu.
I beg you then, tell me exactly what has happened and what it may lead to.
O halde, yalvarırım bana gerçekten ne olduğunu ve neye sebep olacağını söyleyin.
Then when I stopped, it just happened. A few hot flashes and that was it.
Kesildiğinde sadece biraz sıcak filan bastı o kadar.
I know what happened. She probably heard him play the flute, and then she took it off her ear and gave it to him.
Muhtemelen Claudio'nun flütünü dinlemiş ve kulağından çıkarıp hediye etmiştir.
My biggest nightmare is that I'll fall asleep, and then I'll have to wake up, and none of this will be as if it ever happened.
En büyük kabusum uyuya kalmak sonra uyanmak ve bunların hepsinin bir rüyadan ibaret olduğunu görmek.
I have to change what happened, and then after tonight it'll all be over.
Bu geceden sonra hepsi bitecek.
But lurking at the back of my mind... was an unspoken fear that we'd already scaled the heights... of our relationship... that it would all be downhill from now on. And then something happened.
Ama zihnimin derinliklerinde ilişkimizin zirvelerini zaten yaşamış olduğumuza ve artık bir inişin olacağına dair dile getirilmemiş bir korku dolanıyordu.
It had a map, and it said exactly what had happened. We then ran a dozen other editorials on it.
RIZANIN İMALATI
If it looks like he's going to turn you down, he said, then I will take your world champion belt, and on top of that, what happened when you were in 6th grade will -
Eğer karşılaşmaya gelmezsen, şampiyonluk kemerini alacak ve altıncı sınıftaki olayı açıklayacak.
Then suddenly it came to me and I remembered what really happened.
Sonra aniden, gerçekte ne olduğunu hatırladım.
What happened to the days when you'd give us money to buy you a cake and then we'd eat it before you got home?
Bize kek almamız için para verdiğin ve sen eve gitmeden önce yediğimiz günlere ne oldu?
The truth- - about the men behind what happened to me, about my abduction and the tests, about being exposed to something against my will, about being put on a table and having something implanted in me and then having my memory stolen, only to have it returned along with a disease that I was given.
Bana olanların, kaçırılmamın ve testlerin isteğim dışında maruz kaldığım şeyin masaya yatırılıp bana aşılanan şeyin hafızamın çalınmasının ve onun bana verilmiş bir hastalıkla dönüşünün arkasındaki adamlar hakkındaki gerçeğe götürecek.
I used to when it happened and then one day I woke up and I don't know.
Bu olayın olduğu zamanlarda konuşurdum. Sonra bir gün uyandım ve bilmiyorum.
It has never happened before, and if it does then Charlie will run!
Bu daha önce hiç olmadı. Olursa da...
Now, time being circular, if we know that this will happen then we may as well assume that it has happened already and that the life pod is not safe for me to enter.
Zaman dairesel olduğundan, böyle bir kazanın gelecekte olması demek, geçmişte olmuş olması demektir ve benim o filikaya binmem güvenli değil demektir.
It happened and then it was over.
Oldu ve bitti.
But the thing is, it hasn't happened since then and it was yesterday.
Ama asıl önemli olan, o zamandan beri hiçbir şey olmadı ve dündü.
It happened for a few seconds, and then it was... it was dark.
Birkaç saniyeliğine oldu, sonra etraf yine karardı.
I had to think it through really hard, work out, try different combinations of putting them together then finally, I worked out what had happened, and I worked out what I had to do.
Bayağı kafa patlatmam gerekti, birleştirmek için değişik kombinasyonlar denedim ve sonunda, ne olduğunu ve de ne yapmam gerektiğini buldum.
I mean, I spent... I spent all day just kind of trying... to figure out what happened and then I started to blame myself... like maybe it was something that I did.
Yani, günün tamamını günün tamamını nedenini bulmaya çalışarak geçirdim ve sonra benim yaptığım bir şeydendir diye kendimi suçlamaya başladım.
But it is okay, because I've been thinking about it... and I think what happened is that you're my best friend and I love you... and I got jealous when you were spending so much time with Ryan... and then with you graduating.
Aslında sorun yok, çünkü olanları düşünüyordum ki... sen benim en iyi arkadaşımsın, seni seviyorum ve... Ryan ile bu kadar zaman geçirmeni kıskandım... ve bir de senin mezuniyetin.
It all unraveled and then one thing happened after another.
Her şey çorap söküğü gibi gelişti, bir olay diğerini izledi. Tanrım.
And then just as it happened when she disappeared,
Bir gün, Terry eve döndüğünde onu evde buldu.
I wasn't planning on anything. I mean, I thought that maybe if it happened if it felt right and natural, then maybe we would.
Belki dedim, olursa yani içimizden öyle gelirse, olur diye düşündüm.
If it wasn't for you, then, you know, all of this would never have happened, and we love you.
Eğer sen olmasaydın bunların hiçbiri olmazdı.
And then it happened.
Sonra ne oldu?
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then i met you 29
and then she said 33
and then i 152
and then some 118
and then what 920
and then we 52
and then you 113
and then suddenly 99
and then there's me 17
and then finally 32
and then i said 46
and then what happened 169
and then there's this 38
and then i realized 60
and then after that 60
and then we'll talk 37
and then one day 206
and then he died 39
and then all of a sudden 77
and then i said 46
and then what happened 169
and then there's this 38
and then i realized 60
and then after that 60
and then we'll talk 37
and then one day 206
and then he died 39
and then all of a sudden 77