And then there's me traducir turco
366 traducción paralela
Part of me hoped that it was just a bad dream, that he wouldn't be there, and then I saw him and realised what I'd done to my own brother.
Hep içimden bunun kötü bir rüya olduğunu, onun orada olmadığını umuyordum ama sonra onu gördüm ve öz kardeşime ne yapmış olduğumu fark ettim.
There were then some eight people between me and the dukedom all seemingly equally out of reach.
O sırada düklükle aramda sekiz kişi vardı. Ve hepsi eşit derecede menzil dışındaydı.
And then the other morning, on the beach there, Normandy, when the medic told me I'd be shipping back,
Ama sonra ertesi sabah sahilde, Normandiya'da sıhhiyeci eve gönderileceğimi söyleyince " Valerie haklıymış.
But, between then and now, there's one thing you could do for me.
Ama o gün ve şu an arasında, benim için tek bir şey yapabilirsin.
Then I want you to get across the street and wait for me over there.
Sonra sokağın karşısına geçip beni orada beklemeni istiyorum.
Then I realise of course there's nobody here and, worst of all, nobody needs me.
Sonra kimsenin olmadığını, dahası, kimsenin bana ihtiyacını olmadığını anlıyorum.
The other night I woke up in a horrible place there was Bernard, looking at me through the eyes of a monster then I felt his throat as the hands tightened, and tightened... and then I don't remember anything, I must have fainted.
Geçen gece korkunç bir şekilde uyandım, Bernard oradaydı, bir canavar gibi bana bakıyordu, sonra elleriyle sanki benim boğazımı sıktı, sıktı... ve sonra hiçbir şey hatırlamıyorum, bayılmış olmalıyım.
Then there's Madame Victoria and me, plus the gardener.
Madam Victoria ve ben bahçıvanın üstünde kalıyoruz.
When you're finished there... you can help me by pulling... this painfully barbed savage's arrow... first by snipping the head off in the back... and then pulling it from the front, quickly so that it doesn't hurt me.
İşin bitince barbarların şu acı veren okunu çıkarmama yardımcı olabilirsin. Önce sırtımdaki ucunu kes sonra da önden hızlıca çek ki canım çok yanmasın.
For me only two type of women exist... one is Carmencita... and then there's the others.
Benim için sadece iki tip kadın vardır. Carmencita ve diğerleri.
She came in, gave me a set of working drawings, she paid half the cost there and then in cash, and the other half later.
Buraya geldi belirli bir işaret grubu verdi paranın yarısını peşin ödedi gerisini de almaya geldiğinde.
I have a harsh tongue, Jered Maddox, and then I'm always saying I'm sorry, and there's no use your being out there... wanting to be in here and... me in here wishing that you'd come to me.
Dilime hâkim olamıyorum, Jered. Sonra da hep özür dilemek bana düşüyor. Bir gün bana döneceğin umuduyla yaşamak beni yiyip bitirecekti.
Then, uh... there's still time for you to leave him and come back to the stage with me.
O zaman ondan ayrılıp benimle sahneye dönmen için hala vakit var.
And then there are, I imagine, some guys that are paid to watch me.
Ve galiba beni gözetlemesi için para alan birileri de varmış.
Clouseau is sitting there, in a chair just like you, with his back to me. And then suddenly, my hands go round his throat and I begin to squeeze.
Clouseau orada bir iskemlede, senin gibi arkası bana dönük oturuyor ve ve sonra birden ellerim gırtlağına yapışıyor ve sıkmaya başlıyorum.
All right, Mr. Arlington, if you will both sign right there and pay me $ 10 then you can go upstairs to Judge Carbon's office and be married.
Pekala Bay Arlington, ikiniz de şurayı imzalayıp bana 10 dolar öderseniz yukarı, Hakim Carbon'un bürosuna çıkıp evlenebilirsiniz.
Mrs. Walker told me she'd be back up there by then and I've asked Mrs. Kraft, Mr. Walker's sister, to join us also.
Bayan Walker yarına kadar dönebileceğini söyledi, Bay Walker'in kardeşi de bize katılacak.
- And then there's me.
- Ve ben varım.
Erm, me mother's. She said I can go there for a bit and then then I'll get a flat.
Ere, Annemlerde. bir süreliğine oraya gidebileceğimi söyledi sonra daha sonra bir daireye taşınacağım.
but if there's any retribution owed then it's to me and to me alone.
Ama hakettiğim bir ceza varsa bu benim cezam ve sadece ben almalıyım.
So until you can tell me something that makes one ounce of sense, then we're all going home, and that's all there is to it.
Bu yüzden sen bana birşey anlatana kadar tek gerçek bu sonra hepimiz eve gideriz, ve orada olacak hepsi bu.
And I'll tell you what. If there's a man on this ranch who can keep up with me for one week, then I'll marry him.
Bu çiftlikte bir hafta, bana ayak uydurabilecek bir adam varsa, o zaman onunla evlenirim.
When it comes to the safety of these people, there's me and then God.
Bu insanların güvenliği söz konusu olduğunda, ben ve Tanrıdan başkası yoktur.
And then there's me, sir, playing my own part.
Ve sonra ben geliyorum, efendim, kendi rolümü oynuyorum.
Then I met some astrologer... and, uh, he told me that there's a lot of money to be made in psychic phenomena- - that people flock to it because their lives are so empty.
Sonra bir astrologla tanıştım. Ruhçulukta iyi para var hayatları bomboş olduğundan insanlar başına üşüşüyor dedi.
Then, the pièce de résistance, how you skilfully planted the notion that maybe there was some symbiotic thing between you and me.
Son olarak da asıl maksadın, onun aklına seninle benim aramızda birşeyler varmış gibi fikirler sokman.
And then I stood over her with my fist... and I asked if... there was any other woman... who wanted to call me bad names.
Ben de yumruğumu sıkıp tepesinde dikildim ve sordum bana kötü isimler takmak isteyen başka kadın var mı diye.
And if there's any problem then you call me in Room 211.
Eğer bir problem olursa, beni 21 1 numaralı odadan ara.
If only there were someone alive besides me who loved music! We could talk and then I could die.
Dünyada kendini müziğe benim kadar adamış biriyle konuşsam, o zaman ölebilirim.
But I do know there's a little kid back home... who's absolutely falling in love with his coach... and if you can't deal with that, if you're just playing around, then you better let me know.
Ancak biliyorum ki evde bir çocuğum var... ve koçuna tamamen tapıyor. dolayısıyla eğer bunu kabullenemeyeceksen eğer sadece takılıyorsan bunu bilmemede fayda var.
Burt, Larry Levy. I hope you don't remember me, and if you do... I hope there are no hard feelings, I was working for Gassner then.
Umarım beni hatırlamazsın, hatırlarsan da... umarım kırgın değilsindir, o zamanlar Gassner için çalışıyordum.
Then Kahless pointed to a star in the sky and said, "Look for me there, on that point of light."
Sonra Kahless gökyüzündeki bir yıldızı işaret etti ve dedi ki : "Beni orada bilin, o ışıktan oluşan noktada."
I'm the H.I.V. - A.I.D.S. character... and I live in the building, and I teach everybody... that it's OK to be near me, it's OK to talk to me... and then I die... and there's everybody at my funeral... wearing halter tops and chokers or some shit like that.
Binada yaşıyor ve insanlara yanımda olmaları iyi diyorum sonra ölüyorum ve herkes cenazeme kravatla ve eşarpla falan geliyor.
Then the Borg came, and they showed me that if there is one constant in this whole universe, it's death.
Sonra Borglar geldi. Bana, evrende bir şeyin hiç bir zaman değişmediğini öğrettiler ölüm.
For he danced the first two with her, and then the next with Charlotte Lucas, which vexed me greatly, but lo, there in the very next nothing would please him but to stand up with Jane again.
İlk iki dansını onunla yaptı. Sonraki dansını Charlotte Lucas ile yapması canımı çok sıksa da neyse ki hemen akabinde büyük bir mutlulukla yine Jane'i dansa kaldırdı.
I reject anyone who's crazy enough to actually go out with me and then I bitch that there aren't any great women out there.
Benimle çıkmak için çıldıran kadınları reddediyorum sonra da etrafta kız yok diye kafayı yiyorum.
I would say let me engender a large amount of money, if it's possible, and then don't just let the money sit there and wither away and die but put it into the sun so it could germinate, blossom and grow.
Mümkünse, büyük meblağda bir paranın oluşmasına vesile olalım ve sonra parayı orada bırakıp, sararıp solarak ölmesine izin vermeden güneşe tutarak filizlenmesini, çiçek vermesini ve büyümesini sağlayalım.
And then there's me, one of this doctors, who...
Ve sonra ben varım. Doktorlarından biri.
It was just then later on... when I was in Vietnam and my friend Duane's head was... cut off and the Vietcongs were all around me, there was just shooting and yelling, and... yeah, I was just running along down this trail.
Şeyden hemen sonra... Ben Vietnam'dayken arkadaşım Duane'in kafası kesilmişti. Ve dört bir yanımda Vietkonglular vardı, ateş edip bağırıyorlardı.
I got waved across fhe border, and then they dropped me off out there.
Sınırdan geçtim ve beni orada bıraktılar.
But then he wanted to read me his poetry and go out to dinner... and the whole chat bit, and I'm like, "Let's not even go there."
Ama ne zaman bana akşam yemeğinde şiirler okumaya başladı... ve ardından biraz muhabbet ettik, Tatlım'O yola hiç çıkmayalım'dedim.
Yeah, but that's when I thought I was the crewman that stays on the ship and something is up there then it kills me.
Ama ben gemide kalacak olan tayfa olacağımı sandım ve birşey öldürecek beni orada.
So, what if I cast a spell to attract it, and if it turns out to be you who's attracted to me, then Piper will freeze the room, and we'll go from there.
Yani, ben onu çekmek için büyü yaparım ve o da benden etkilenip senin bedeninden çıkarsa Piper da odayı dondurur gerisini de hallederiz.
So he heard about it and he got mad at me and he wrote something about me on the men's room wall, and I should have just called it quits right there and then, but his name being Drucker brought out the poet in me.
Esprimi duymuş'bana kızmış. Erkekler tuvaletinin duvarına benimle ilgili bir şey yazmış. Orada bunu noktalamalıydım.
How am I going to spend four days with this guy, and with no buffer, either, because I know Carrie's just gonna peel off with her friend, then just leave me there, alone with him.
Ben bu adamla nasıl dört gün geçireceğim? Arada tampon bölge de yok çünkü Carrie'nin arkadaşıyla tüyüp beni onunla yalnız bırakacağını biliyorum.
[Groans] Is this gonna be like one of those horror movies... where we open the door and everything's normal... and we think you're crazy, but then there really is a killer robot... and the next morning you find me impaled on a weather vane?
Kapıyı açtığımızda her şeyin normal olduğu ve senin delirdiğini düşündüğümüz ama gerçekten katil bir robotun olduğu ve ertesi sabah beni bir rüzgar gülüne saplanmış bulduğunuz korku filmlerinden birindeki gibi mi olacak?
You get me in there, then I can work with this map, and I can tell you if anything's changed.
İçeri girersem size bu konuda yardımcı olabilirim.
And then depending on what happens there I'm going to see if there's work for me out west
Ve ondan sonra belki de batıya iş bakmaya giderim.
And then we ended up in the studio where Mick's over there and I'm over here and Joe has to go back and forh to tell me,
Özledim sevgilimi, özledim eğlenceyi... Kanunla savaştım ve... En sonunda stüdyodaydık ve Mick de oradaydı ben de oradaydım ve Joe bana yaklaşıp...
You see, I've been lying there, going over the whole thing in my mind, how I screwed up my life and everything, and then it just hit me.
Burada yatmış, olan her şeyi düşünüyordum. Hayatımı nasıl ettiğimi falan. Sonra bir anda aklıma geldi.
And now it's like there's one guy who's horrible to me but I'm totally sexually attracted to, and then one guy who's really nice to me but I'm not sexually attracted to at all. Wow, that really sucks.
Şimdi, biri var, bana çok kötü davranan ama cinsel olarak çok çekim duyduğum, bir de hiç cinsel çekim duymadığım ama bana çok iyi davranan biri var.
and then 7362
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then suddenly 99
and then you 113
and then i said 46
and then i met you 29
and then she said 33
and then what 920
and then i 152
and then we 52
and then some 118
and then suddenly 99
and then you 113
and then i said 46