And two traducir turco
57,519 traducción paralela
And two?
- İkincisi ne?
One hundred and two.
- 38,8 derece.
- It's a Pentagon plan to permanently base a 5,000-strong combat brigade and two Raptor squadrons in the Baltic States.
Pentagon'un Baltık ülkelerine kalıcı olarak 5000 güçlü hücum tugayı ve 2 süvari taburu yerleştirme planı.
And two, if you drop shit, it doesn't break.
İkincisi de üzerine bir şey düşürürsen kırılmaz.
Two hundred and fifty years of movement toward the light in this country, towards justice...
250 yıldır bu ülke aydınlığa, adalete doğru ilerliyor.
It's so weird how life works,'cause, like, I never swimsuit shop, and I just bought two new bathing suits.
Şu hayat çok garip çünkü hiç bikini mağazasına gitmemiştim ve daha yeni iki mayo almıştım.
Alex, you and Grace were at the same random shootings two years apart.
Alex, Grace'le iki yıl arayla benzer maganda kurşunuyla saldırıya uğradınız.
There are two Northmen, Sigefrid and Erik, two Godless brothers with a voracious appetite for land, silver, slaves and war. I want it known... and I want them to know... that God, Alfred and the Ealdormen of Wessex are watching.
Sigefrid ve Erik denilen o iki Kuzeyli toprak, gümüş, köle ve savaş için tamahkâr iki kâfir kardeşin Tanrı, Alfred ve Wessex'in sancak beyleri tarafından tarassut edildiklerinin bilinmesini ve bizzat bilmelerini isterim.
What am I to do in Northumbria with an army of two, a nun and a rag-arse?
Bir rahibe ve kıçı kırıktan oluşan 2 kişilik orduyla Northumbria'da ne yapacağım?
Yeah, Balki and the two actresses who played their wives lifted on the 14th.
Balki ve karılarını oynayan iki aktris ayın 14'ün de ayrıIdılar.
And I wake up two weeks later in a hotel room in Perth on the opposite fucking coast.
Ve iki hafta sonra tam tersi bir kıyı şehrinde bir otel odasında uyandım.
Two days later, it hatched and they named him Tony.
İki gün sonra çatladı, ve ona Tony ismini verdiler.
And this is the first fucking thing I hear when I wake up from a two-week acid trip?
Ve o iki haftalık yolculuktan uyanmadan önce duyduğum tek şey bu muydu?
For two years, I endured... and held true.
İki yıI katlandım. ve gerçeği sakladım.
And based on our intel, in, well, just under two hours he's gonna start an unsanctioned nuclear war.
İstihbaratımıza bakılırsa, iki saate kalmadan izinsiz bir nükleer savaş başlatacak.
- Mr. President, it appears Ukrainian separatists have taken control of an armed nuclear submarine, and they'll have launch capability within two hours.
- Başkan Bey Ukraynalı bölücüler görünüşe göre nükleer bir denizaltını ele geçirmişler ve iki saat içinde ateşleme yapabilirler.
Brave enough to cross two oceans and a continent to find her, to fight countless enemies, and yet in the end, he was terrified.
Onu bulmak için iki okyanus ve bir kıta kat edecek kadar cesurdu sayısız düşmanla dövüşecek kadar cesur, ama sonunda korkudan titrerdi.
Every year, I have two weeks of vacation, and every year, I come to fucking Australia and I show your picture to everybody I meet.
Her yıI, iki hafta tatile çıktım. .. ve her sene Avustralya'ya geldim. Gördüğüm her kişiye resmini gösterdim.
And while Billy's motive to separate us is painfully transparent, it took me two hours to tell you about it because try as I may to get the conversation out of my head...
Billy'nin bizi ayrı düşürme çabası hiç kuşkusuz ortada. Bu çabasını sana açmam iki saatimi aldı. Çünkü bunu kelimelere döküp kafamdan atabilmek için bile öldüm öldüm dirildim.
I'm told it is hidden... buried in a secret place known only to Captain Rackham and the two of you.
Duyduğuma göre gömülüymüş ve Kaptan Rackham ile ikinizden başkası yerini bilmiyormuş.
And he won't be back for another two months.
İki ay daha gelmeyecek.
You fall asleep, dream you're French-kissing Ryan Seacrest, then you wake up, and it's two rats fighting over a hard-boiled egg in your mouth.
Uyuyakalıp rüyanda Ryan Seacrest'le öpüşüyorsun, uyanıp iki farenin ağzındaki yumurta için kavga ettiğini görüyorsun.
Two years ago, when Carter and his team were hunting Bin-Khalid, they hired Naseri as a translator, before any of us knew who he was.
İki yıl önce, Carter ve takımı Bin-Khalid'in peşine düştü. Naseri'yi tercüman olarak tuttular ve hiçbirimiz kim olduğunu bilmiyorduk.
Two years ago, when Carter and his team were hunting Bin-Khalid, they hired Naseri as a translator.
İki yıl önce, Carter ve ekibi Bin-Halid'i avlıyorlardı, Naseri'yi çevirmen olarak tuttu.
Listen, when she and I were operating in Yemen, we had two-way GPS tracking devices installed in our cell phones.
Dinle, ben ve ben Yemen'de çalışırken, Iki yönlü GPS izleme cihazlarımız vardı Cep telefonlarımıza takılı.
And a one, and a two, and a... ♪ It's the count, it's the count It's the count ♪
Bir, iki, üç... İşte kont, işte kont İşte kont
All of the artistic and financial aspects of my career are finally coming together like two pieces of a bread in the middle of a sandwich.
Kariyerimin tüm sanatsal ve mali unsurları nihayet bir araya geliyor, tıpkı bir sandviçin arasındaki iki dilim ekmek gibi.
But separate the two of them, turn them one against the other, and their world collapses.
Onları birbirinden ayırır, birbirlerine düşürürsen dünyaları başlarına yıkılır.
And when that happens... and the extreme reaction follows, it's one of two roads ahead.
Bu olduğunda aşırı tepkiler verilir. Önünde iki tane seçenek belirecek.
And I can't tell which of the two is of more concern.
Hangi seçenek beni daha çok korkutuyor bilemiyorum doğrusu.
- It bonds two hearts and souls.
- İki kalbi ve iki ruhu birbirine bağlar.
These next two minutes, Jean-Baptiste, could be the difference between where you are right now and the first associate producer credit of your career.
Gelecek iki dakika Jean-Baptiste senin şu an bulunduğun yer ile ilk yardimci prodüktör unvanin arasinda duruyor olabilir.
These next two minutes, Jean-Baptiste, could be the difference between where you are right now and the first associate producer credit of your career.
Gelecek iki dakika Jean-Baptiste senin şu an bulunduğun yer ile ilk yardımcı prodüktör unvanın arasında duruyor olabilir.
I tried it for a few weeks between wives two and three.
İkinci ve üçüncü eşimle birkaç hafta denemiştim.
This is a marvelous house, and at that price, you two made out like bandits.
Burası muhteşem bir ev. Ve bu fiyata, Ikiniz eşkıya gibi davrandınız.
Paul, you're starting to scare me. Well then, come downstairs and see what I've been working on for the past two and half years.
Öyleyse aşağı in ve Üzerinde çalıştığım şeyi gör Son iki buçuk yıldır.
I know, and that was wrong, but I was trying to prevent one tragedy from becoming two.
Biliyorum, yanlış yaptım ama bir trajedinin başka bir trajedi doğurmasını engellemeye çalışıyordum.
We come back a week or two later, and... The whole village would just be bombed out.
Sonra geri döndük ve bir veya iki hafta sonra bütün köy bombalanıp yok edildi.
And if firewall 1 or 2 fail, they have two choices.
Eğer 1. ve 2. güvenlik duvarı aşılırsa iki seçenekleri kalıyor.
Two hours, maybe an hour and 45.
İki saat. Belki de bir saat kırk beş dakika.
There are two lifeboats, A and B.
İki tane kaçış kapsülü var : A ve B.
I... it's just because she gets hurt so easily, and I-I know that the two of you had that terrible fight before we moved from Scottsdale, but I just...
Sebebi çok kolay incinmesi ve Scottsdale'den taşınmadan önce ikinizin çok fena kavga ettiğini biliyorum ama ben...
Other two heading toward east wing and emergency stairs.
Diğer ikisi doğu kanadına ve acil merdivenlere doğru gidiyor.
And the last one of you two to tell me who gave the order to murder my friend never sees dry land again.
Ve son ikiniz bana söyleyecek misiniz? Kim arkadaşım öldürmek için emir verdi kim Bir daha asla kuru araziyi görmez.
So, how did you feel about Agent Booth marrying Dr. Brennan and then having two children with her?
Dr. Brennan'ın Ajan Booth ile evlenmesi ve iki çocuklarının olması hakkında ne düşünüyorsun?
Good ones, bad ones, weird ones, ones where, like, three people get married and they each wear two rings.
İyi evlilikler, kötüler, tuhaflar, üç kişinin evlendiği ve herkesin iki yüzük taktığı evlilikler.
Two days ago, I said I was gonna take a break from men, and then I... fucked this guy in a parking lot last night.
İki gün önce erkeklere tövbe etmiştim, sonra dün gece gidip adamın tekiyle otoparkta sikiştim.
She had two orgasms and she was cool with that.
İki kere boşalınca sinirleri yatıştı.
You know, I haven't seen my buddies Cody and Lani in like two years.
Bilirsin, yaklaşık iki yıldır dostlarım Cody ve Lani'yi görmemiştim.
And he doesn't give two sand crabs about who gets in his way.
Ve yoluna çıkan hiç kimseyi umursamıyor.
I really think you did... and I saw you, and that's a rare thing between two human beings.
ben de seni gördüm, bu iki insan arasındaki nadir bir şey.
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two months ago 182
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two thousand dollars 17
two years 509
two hands 45
two more 130
two beers 79
two days ago 368
two o'clock 76
two arms 16
two seconds 191
two thousand dollars 17
two years 509
two hands 45
two and a half 63
two thousand 72
two weeks 445
two people 83
two men 105
two minutes 637
two sugars 100
two brothers 30
two tickets 43
two things 153
two thousand 72
two weeks 445
two people 83
two men 105
two minutes 637
two sugars 100
two brothers 30
two tickets 43
two things 153