Attendant traducir turco
994 traducción paralela
So as far as feasible, Dr. Ranger wanted him to be my personal attendant.
Ama şaşmamak gerek, çünkü onun özel şoförüm olmasını Dr. Ranger istemişti.
Will you get out or must I call the attendant?
Dışarı çıkacak mısın, yoksa görevliyi mi çağırayım?
Attendant, conduct the witnesses to their room.
Görevli, tanıkları odalarına götür.
Attendant, call Colonel Picquart to the stand.
Görevli, Albay Picquart'ı duruşmaya çağır.
She's the lavatory attendant at the St. Lazare station.
St. Lazare istasyonundaki tuvalet görevlisi.
I'll ring for the attendant.
Hizmetliyi çağırayım.
I hope you won't mind if she stays on with me as my personal attendant.
Umarım kişisel hizmetçim olarak kalmasının bir sakıncası yoktur.
You know, the moment the attendant told me that there was a hollander on the train, i knew that i should have a pleasant journey.
Kondüktör kompartımanda bir Hollandalı var dediğinde rahat bir yolculuk yapacağımı anlamıştım.
The attendant gave me the impression I could expect you soon.
Kapıcıdan edindiğim izlenim, hemen geleeğiniz yönündeydi.
- I was a fountain attendant.
- Meşrubattaydım.
Two professional killers show up in a small town... and put the blast on a filling station attendant, a nobody.
İki profesyonel katil küçük bir kasabaya geliyor ve bir benzin istasyonu çalışanını vuruyor, sıradan birini.
As far as anyone knows, a filling-station attendant.
Sıradan bir benzin istasyonu çalışanı olarak.
My father worked across the street. He was an assistant super attendant of the Municipal water? And he used to bring photos home with pictures in them.
Babam, hemen yolun karşısında su idaresinde asistan operatör olarak çalışıyordu ve eve gelirken resimli broşürlerden getirirdi.
Call an attendant.
Hizmetliyi çağır.
Send the parking attendant and the other checkroom girl home.
Park görevlisini ve öbür vestiyerci kızı evlerine gönder.
Raymond Fitch, laundry attendant.
Raymond Fitch, çamaşırhane işletiyor..
I'll have an attendant show you out.
Sana yolu gösterecek birisini bulayım.
He'll be my personal attendant.
Benim kişisel hizmetkarım olacak.
Three men stuck up a gas station tonight. They slugged the attendant, took 130 bucks and killed an officer.
Üç eşkiya bu gece bir petrol istasyonunu soyup, çalışanını darp ettiler, 130 papeli alıp bir polisi öldürdüler.
Cause they're worried, they want to make up their loses, and a filling station attendant is dead with a bullet in his liver!
Çünkü endişeliler. Kaybettiklerini telafi etmek isterler. Sonra da bir benzin istasyonu çalışanı karaciğerine aldığı mermiyle ölür.
- Where dwell the attendant priestesses, the most voluptuous maidens east of Alexandria.
- Orada İskenderiyenin en şehvetli kızları, görevli rahibeler olarak yaşamaktadır.
But then, only day before yesterday, as I was leaving here after lunch... the hall man handed me a carton of cigarettes and said... Harry the billiard-room attendant had sent them up.
Ama sonra, evvelki gün, öğlen yemekten sonra buradan ayrılırken, kapı görevlisi bir karton sigara uzattı ve bilardo odası görevlisi Harry'nin gönderdiğini söyledi.
The grim shadow of murder may have fallen over the desperate flight of the gold thieves tonight. Less than an hour ago, a passing motorist discovered the body of an elderly gas station attendant, shot to death near Lynn, Nevada.
Altın hırsızlarının çaresiz kaçışına, bu akşam gaddar bir cinayetin gölgesi düşmüş olabilir. 1 saatten daha evvel yoldan geçen bir sürücü Lynn, Nevada civarındaki benzinliğin yaşlı çalışanının vurularak öldürülmüş cesedini fark etmiş.
Then there's the trigger-happy hoodlum, the kid that kills a gas station attendant because he can't open the cash register fast enough.
Bir de psikopat hırsızlar vardır. Kasayı yeterince hızlı açmadı diye benzincide çalışan görevliyi öldürürler.
He's... he's my boyfriend's attendant...
O... O benim bir arkadaşım bana eşlik eder...
"... which he gave to an attendant in the General Assembly Building...
" bir görevliye verdiği George Kaplan adının sahte olduğu...
- I'll call the attendant.
- Hizmetliyi çağırayım.
The men's room attendant at the Kempinski.
Kempinski'nin erkekler tuvaletinde çalışan adam.
My handsome filling-station attendant. Fill me up, please, I'm empty.
Yakışıklı benzincim beni biraz doldursun, çünkü boşaldım.
You're the ramp attendant?
Paula bunu bana verdi.
Attendant!
Hizmetli!
Are you gonna tell pool attendant that the ice coffee was yours?
Garsona buzlu kahvenin senin olduğunu mu söyleyeceksin?
The pump attendant is a pal.
Pompacı arkadaşım olur.
Last time you spoke with an attendant, you had a gun in your hand.
Bir arkadaşınla son görüştüğünde elinde bir silahla çıkagelmiştin.
He is an attendant like me.
Benim gibi görevli.
The killer is an attendant or a doctor.
Katil bir görevli ya da bir doktor.
I feel it. The killer is an attendant or a doctor.
Katilin bir görevli ya da doktor olduğunu düşünüyorum.
It wasn't a doctor. It was an attendant.
Doktor değil, görevliydi.
Well, you should have refused the electric shock. After all, he knows the killer is an attendant... and he's bound to find out his identity from Boden at the rate he's going.
Elektrik şokunu reddetmeliydin, ne de olsa, katilin bir görevli olduğunu biliyor ve gidişata göre Boden'dan kimliğini öğrenmek zorunda.
And we saw Sloan confront this attendant.
... ve o görevliyle ters düştüklerini gördük.
If you don't put that gun away, the court of enquiry on this will give such a pranging, you'll be lucky to be wearing the uniform of a toilet attendant!
Eğer şu tüfeği burnumdan çekmezsen, bu olayı araştıracak olan mahkeme seni öyle bir çarpar ki, sonra tuvalet bekçisi üniforması bile giyebilirsen şanslı sayılırsın!
Where is the mule attendant?
Hizmetkar nerede?
I have a new attendant for your staff, Madam.
Personeliniz için yeni bir hizmetli getirdim, hanımefendi.
Yes Madam get the attendant to serve these drinks to Caesar Nero when he's with your new slave.
Evet hanımefendi, Sezar Neron sizin yeni köleniz ile yan yana geldiğinde bu içecekleri onlara servis eden birini bulmak.
Hospital attendant.
Hastane görevlisi.
The parking attendant at the hotel, Carson took him over the coals.
Otelin parkıyla ilgilenen kişiyi Carson, maden ocağına koyduracakmış.
An attendant is on duty 24 hours a day.
Başında 24 saat bekleyen bir görevli var.
Attendant, you can remove Mr Kroll's restraints.
Bakıcı, Bay Kroll'un kemerlerini açabilirsin.
We've programmed a special android attendant to take care of your every need.
Özel bir insansıyı sana her konuda yardım etmesi için programladık.
Attendant!
- Görevli!
Attendant, rack'em up.
Haydi, topları koy.
attention 2122
attend 22
attenborough 43
atten 44
attentive 22
attention please 47
attention everyone 20
attention on deck 26
attention all units 22
attend 22
attenborough 43
atten 44
attentive 22
attention please 47
attention everyone 20
attention on deck 26
attention all units 22