English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Because i can't

Because i can't traducir turco

6,913 traducción paralela
I can't send Dan because of the storm.
Fırtınadan dolayı Dan'i yollayamıyorum.
Well, now I can't defend myself from what you just said because you already called me defensive.
Az önce söylediğin şey yüzünden artık kendimi savunamayacağım çünkü zaten bana savunmacı dedin.
And when you tell them that you can't have children... Then they start looking at me because I can.
Sen çocuk sahibi olmak istemediğini söylediğinde... ister istemez dönüp bana bakıyorlardı.
Okay, I'm gonna let you in because I just can't talk through a door anymore.
Tamam, daha fazla kapıdan konuşamadığım için içeri girmene müsaade edeceğim.
- I love you! He can't hear me because of this...
Beni duyamıyor çünkü bu cam çok kalın.
And finally, after all of it, We can't get back together just because i'm pregnant.
Ve sonunda, tüm bunların sonunda sırf hamileyim diye tekrar beraber olamayız.
I can't even challenge their admission into evidence because he wrote them to himself.
Kanıtları kabul etmelerini bile sağlayamadım çünkü tüm çekleri kendine yazmış.
Felix, I'm trying to remain calm here, because I know you can't help yourself.
Felix burada sakin kalmaya çalışıyorum çünkü biliyorum ki kendini tutamıyorsun.
I wish I hadn't, because it's going to make things really tough for you, but if you can convince my colleagues to change their minds despite that...
Keşke yapmasaydım çünkü işin çok zorlaşacak ama buna rağmen meslektaşlarımı fikir değiştirmeye ikna edebilirsen...
I'm not running because I can do things a candidate can't do, like this proposal.
Aday olmuyorum çünkü bir adayın yapamayacağı işler yapıyorum. Bu teklif gibi.
But just because I can appreciate something on two levels doesn't mean I don't deserve to have my phone.
Sırf bir şeyin hakkını farklı şekilde vermem telefonumu hak etmediğim anlamına gelmiyor.
Because I can't.
- Neden? - Çünkü yapamam.
I do know why Michael decided to take his own life : because he didn't want to lie.
Micheal'ın neden kendi canını aldığını biliyorum çünkü o yalan söylemek istemedi.
- Because I can't do that.
- Çünkü bunu yapamam.
I don't want you in the play because you can't act, Eugene. Do you see?
Rol yapamadığın için oyunda yer almanı istemiyorum Eugene.
You can't fix me because I'm not broken.
Düzeltemezsin beni, çünkü bozuk değilim.
I can't... because Louie won't let me.
Zira, Louie bana müsaade etmiyor.
Because Jeff asked me to, and I can't remember the last time you took a vacation.
Çünkü Jeff rica etti, ve en son ne zaman tatile çıktığını hatırlamıyorum bile.
The man came in here, asking me for help because he wants to go away with you, and I said yes because I'm not gonna be the reason he can't.
Adam buraya gelip benden yardım istedi çünkü seninle tatile çıkmak istiyor, ben de evet dedim çünkü bunu yapamamasının sebebi olmak istemedim.
What I need to know is if there's anything out there that we don't have, because they are gonna come at us any way they can, and when they do, it's not gonna be about heat sensors.
Benim bilmem gereken, dışarıda bizim söylemediğin bir şey olup olmadığı, çünkü onlar bize yapabildikleri her şekilde saldıracaklar, ve bunu yaptıklarında konu ısı sensörleri olmayacak konu sen olacaksın.
I'm here because I can't take it anymore.
Buradayım, çünkü artık dayanamıyorum. Ne?
I can't do that, because I don't know where he is.
Yapamam çünkü nerede olduğunu bilmiyorum.
- I only quit drinking because of Kelly and the whole custody thing, and I can't think of a single positive thing I ever got out of it.
- İçkiyi Kelly ve şu velayet meselesi yüzünden bırakmıştım ama bıraktığımdan beri tek bir olumlu şey olmadı hayatımda.
Because I don't think any of these people understand the simple fact that the law doesn't guarantee that you get to live in a neighborhood that you can't afford.
Çünkü bu insanlardan hiçbirinin kanunun, imkanın el vermediği mahallede yaşayacağını garanti ettiği gerçeğini anlayışla karşıladığını zannetmiyorum.
I can't pay to go back to school this semester because of you guys.
Sizin yuzunuzden bu donem param olmadigi icin okula gidemeyecegim.
The Martians won't release any more intel, if they even have any, which just leaves the U.N. screaming in my ear for what I can't give them, because I don't have.
Ellerinde varsa bile Marslılar daha fazla istihbaratı bırakmayacaklardır. Ki bende olmadığından kendilerine veremeyeceğim şeyler için kulaklarımda yalnızca B.M.'in bağırışları kalır.
I do. I hope your faith is well-placed because if he can't get inside, we can't win.
- Umarım doğru kişiye inanıyorsundur çünkü o içeri giremezse biz de kazanamayız.
There are a thousand Grounders camped in the woods waiting to go get my friends, and they can't move because... because I can't figure this out.
Ormanda kamplamış binlerce dünyalı arkadaşlarımı kurtarmayı bekliyor ve harekete geçemiyorlar çünkü... -... şunu çözemiyorum.
And he said that I looked the same too. But that can't be true because I had really short blonde hair at the time.
Benim de aynı göründüğümü söyledi ama bu doğru olamaz çünkü o zaman kısa sarı saçlıydım.
Where I can't get out of it because I can't get out of it
İçinden çıkamıyordum çünkü içinden çıkamam.
Because I can't get out of it.
Çünkü içinden çıkamam.
And I can't change it, but I took responsibility for it because that's what you do... you own your mistakes.
Bunu değiştiremem ama sorumluluğunu üzerime aldım çünkü böyle yaparsın hatalarını sahiplenirsin.
I can't feel what I'm feeling... because a 5-year-old is dead.
Duygularımı hissedemiyorum çünkü 5 yaşındaki bir çocuk öldü.
I can't tell you what I want... because a 5-year-old is dead.
Sana ne istediğimi söyleyemem çünkü 5 yaşındaki bir çocuk öldü.
I just got a telegram from Martina Navratilova that she can't be our officiant because she's never really done it before and she doesn't really know either of us.
Martina Navratilova'dan nikahımızı kıyamayacağına dair bir mesaj aldım çünkü bunu önceden hiç yapmamış ve ikimizi de tanımıyor.
We make our own luck, so I say that it's good luck to kiss the bride before the wedding because then we can have that kiss that we can't have in front of our friends and family'cause they'd be too jealous.
Kendi şansımızı kendimiz yaratırız, bu yüzden düğünden önce gelini öpmenin iyi şans getirdiğini söyleyeceğim, çünkü bu sayede... çok kıskanacakları için arkadaşlarımız ve ailemizin önünde öpüşemeyeceğimiz şekilde öpüşebiliriz.
I CAN'T BECAUSE I FORGOT TONIGHT WAS DATE NIGHT.
Çünkü bu gece randevum olduğunu unutmuşum.
IT'S JUST IT SUCKS BECAUSE I CAN'T TONIGHT SO,
Ama maalesef bu akşam olmaz.
Be the best me I can be because these are modern times, you know, and a woman- - well, she just doesn't have to be a wife and a mother no more.
Olabileceğim en iyi ben olacağım. Çünkü modern zamanlardayız ve bir kadın eş ve anne olmak zorunda değil artık.
Loyalty is in my DNA, but I can't live with myself if I'm spying for Klaus because I'm not cut out to be a double agent, so I'm gonna tell Jackson everything.
Sadakat kanımda var ama Klaus'a casusluk yaparak yaşayamam ben. Ben çifte casusluk yapacak adam değilim. O yüzden Jackson'a her şeyi anlatacağım.
Because I don't think I can go back to how it was before.
Çünkü eski günlere dönmek istemiyorum.
With all due respect, I can believe that as much as I believe I will play my violin again someday because, Mr. Mikaelson, beneath your formal attire and behind the lovely Beethoven, you are all the same...
Tabii canım, tıpkı bir gün tekrar keman çalabileceğime olan inancım gibi buna bir son vereceğinize de inancım size tam. Çünkü Mikaelson Bey, normal kılığınızın altında hatta tatlı Beethoven'ın altında bile hepiniz aynısınız.
I can't get revenge because Klaus is already in a coffin, and even if he wasn't, that's suicide.
Klaus tabutta yatıyor olduğu için intikamımı da alamam. Tabutta olmasaydı bile ona saldırmak intihar olurdu.
And they don't actually fire because I can't get anyone specifically you, to help me fix the nanite chip.
Ve ateş edemiyor zaten, çünkü kimseyi, daha doğrusu seni nanit çipini tamir etmeye ikna edemiyorum.
I am not gonna die, and the only reason that you think you can live with Malcolm's death is because you don't really know what it's like to take a life.
Ben ölmeyeceğim ve Malcolm'ın ölümüyle yaşayabileceğini düşünmenin tek sebebi bir can almanın gerçekten nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
I can't arrest people just because the news said that.
Sırf haberlerde çıktı diye insanları tutuklayamam.
Because I can't be a part of what we're doing there.
Çünkü orada yapılanların bi parçası olamazdım.
I give'em burner cells because they can't be traced.
Onlara tek kullanımlık telefonlardan veririm, çünkü takip edilemezler.
I can't give you the names because they're not our drivers.
Size isimleri veremem çünkü onlar bizim şöförlerimiz degil.
Because I can't.
Çünkü yapamam.
I hope you know about engines, Because I can't tell a gasket from...
Umarım motorlar hakkında bir şeyler biliyorsundur, çünkü ben contalar hakkında...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]