English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Bite down

Bite down traducir turco

266 traducción paralela
Here, bite down on this stick.
İşte, bu çubuğu ısır.
Hang on, bite down.
Dayan, ısır. Sadece dayan.
All right, bite down hard.
Tamam, iyice ısır.
Now just bite down on it.
Şimdi bunu ısırın.
That's right. Just bite down.
Tamam. lsırın siz.
Now, bite down on it.
Hadi ısırın.
And don't bite down on anything hard.
Ve hiçbir şeyi sertçe ısırmayın.
Can you close your mouth? Can you bite down?
Ağzınızı kapatabiliyor musunuz?
She cannot bite down!
lsıramıyor.
So that you can feel it pop when you bite down on it.
Isırdığında patlamasını hissedebiliyorsun.
Bite down hard.
İyice ısır.
Bite down.
Isır.
Bite down on that.
Onu iyice ısır. Ve...
Bite down now, please.
Isır hemen.
Bite down.
Isır şunu.
All right, but you should know that sudden, serious brain injury causes the victim to bite down hard.
Pekala, fakat bilmelisin ki ani, ciddi beyin hasarı kurbanın daha sert ısırmasına neden olur.
When I first put it in, she all screamed all loud, and then like... I think I saw her bite down on her pillow, but I don't know.
İlk girişimde... avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı, bende o zaman... yastığını ısırmasının iyi olacağını düşündüm.
Be advised we're gonna catch your butts this morning and bite down hard!
Bilin ki bu sabah kıçınızı yaklayacağız ve fena ısıracağız!
Bite down on this, son.
Bunu ısır, oğlum.
I guess you'll just have to bite down real hard on that gag... and hope that you go into shock soon.
- Dua et ki şok ile bayılırsın. - Lütfen bunu yapma.
Pnub bite down.
Pnub ısır.
You guys better kill me... before you do what you're thinking about doing... because when I get angry, I can bite down very hard.
Siz çocuklar düşündüğünüz şeyi... yapmadan önce beni öldürmelisiniz... çünkü sinirlendiğim zaman, gerçekten çok sert ısırırım.
Right? I mean, not enough juice to kill them, but just enough to make them like bite down really hard on their tongue.
Öldürecek kadar güçlü olmasın tabii ama dillerini de bir güzel ısırsınlar.
You should have something to bite down on.
Bunu yapmadan önce birşey ısırsan iyi edersin.
I bite down hard on it and I start to pull.
Sıkıca ısırırım ve çekmeye başlarım.
- Want me to bite down on it?
- lsırmamı mı istiyorsun?
Ma'am, I want you to bite down on this as hard as you can.
Bayan, bunu mümkün olduğu kadar sert ısırmanızı istiyorum.
Stand outside and feel the bite of the first wind coming down from the high divide that promises snowfall.
Dışarıdan gelen... ilk rüzgarın dokunuşunu hissetmek Yükseklerden aşağı doğru gelen... şu karyağışının habercisi.
You cut that slice down to bite-size, and maybe we can talk.
Payını hazmedilir bir orana indir, o zaman konuşabiliriz.
We were just going down for a bite, sir.
Sadece hava almaya çıktık, efendim.
Can't a person sit down and have a bite to eat in peace?
Oturup, rahat rahat bir lokma bir şey yiyemiyecek miyiz?
Before I could say anything, he bite it and fell down.
Bir şey dememe vakit kalmadan onu ısırdı ve yere düştü.
When they walk, they hug the walls, eyes cast down and shoulders drooping, clutching at the stones of the facades, with the weary gestures of a defeated army, of those who bite the dust.
Yürürken duvarlara sürtünüyor, gözleri önlerine bakıyor ve omuzları düşüyor savaşta kaybedenlerin, topu dikenlerin bezgin hareketleriyle duvar cephelerine tutunuyorlar.
I hope those other two... aren't expecting a continental breakfast...'cause old Mole's gonna chomp this down in one big bite.
Umarım diğer ikisi... hafif bir kahvaltıyı tercih ederler... çünkü yaşlı Mole bu yemeği bir lokmada midesine indirecek.
Then... when that son of a bitch opens his - opens his jaws to bite your fool head off... you reach your hand down in there like lightning and
Sonra o şerefsiz çenesini açtığında... zavallı kafanı kapmaya çalıştığında... ellerini aşağıya şimşek gibi uzatıyor! Onun dilini yakalarsın.
Tell you what, in the meantime, what do you say we go down and get a bite to eat?
Bak ne diyeceğim, bu arada neden aşağı inip birşeyler atıştırmıyoruz?
He look down an you, Bite him
Seni aşağıladı, onu ısır.
You know, when you talk like this, I just wanna get down on my knees and bite your ankles like a pit bull.
Böyle konuştuğunda dizlerimin üzerine çökmek ve senin ayak bileklerini bir Pitt Bull gibi ısırmak istiyorum.
They bite down.
Evet.
I ate them myself, down to the last bite.
Onları, ben yiyordum. Son lokmasına kadar.
- Bite you? And worse. Some wolves be so bad, they run a sheep down and tear it to pieces.
Daha kötüsü, bazı kurtlar o kadar kötü olurlar ki, bir koyunu yere yatırıp lime lime parçalarlar.
I didn't get one bite. Now, if there's any success in this shop, it's down to me. That's bollocks!
Eğer bu dükkan bugün başarılıysa bunun tek nedeni benim.
You take it one bite at a time and it all goes down. - No.
Her defasında bir ısırık ve hepsi mideye inecek.
- Go on, sit down, He won't bite.
- Hadi otur. Isırmaz.
You can sit down. I don't bite.
Oturabilirsin Al. lsırmam.
" The dwarves and Snow White, sit down for a bite.
" Pamuk Prenses ve yedi cüceler yemeğe otururlar.
There was no bite, and those great expectations got well and truly run down.
Büyük beklentiler hayal kırıklığıyla sonuçlandı.
Guess I'm gonna have to bite the bullet, sit Frederick down on Saturday before the game and tell him the truth.
Maçtan önce Frederick'le oturup ona gerçeği söylemeliyim.
The only reason I got out to get a bite today was that he finally promised to buckle down and do some actual work.
Tek sebebi, onlar çekip gittikten sonra işe dört elle sarılacağımız ve gerçek işler yapacağımız.
I'll go down there after work, I'll sit down calmly, I'll have a bite. Everything will be fine.
İş çıkışı oraya gideceğim, sakince oturacağım, bir ısırık alacağım ve her şey yoluna girecek.
Listen, I was gonna go out and get a bite to eat, and I thought, "Hey, why not grab the man down under?"
Çıkıp bir şeyler yiyecektim ve "Aşağıdaki adamı da alayım." dedim. Var mısın? - Teşekkür ederim, hayır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]