Down the street traducir turco
3,210 traducción paralela
You can't lock me up for walking down the street.
Beni sırf yolda yürüyorum diye hapse mi atacaksın?
We even bought a house with a picket fence and a big yard for the kids to play in and my brothers got places right down the street.
Hatta güzel bahçeli bir ev bile aldık ve kardeşim de sokağın başında bir yer açtı.
In that new Indian restaurant down the street.
Aşağı mahalledeki yeni hint restorantında.
- There's a locksmith down the street.
- Caddenin aşşağısında bi çilingir var.
Maybe if you see A Giant Mechanical Man, you know, wondering down the street, towards you. Maybe that could put it in perspective everything.
Belki sokakta yürürken karşınıza dev bir mekanik adam çıkabilir ve belki bunu görmek bir şeyleri daha iyi anlamanıza yardım eder, anladınız mı?
There is a great little wine bar near just down the street, for the night cup?
Hey, yolun hemen aşağısında harika bir şarap barı var. - Belki bir şeyler içeriz.
They had an idea to go down the street for a little night cup, but if you not up for it, we can...
Yolun aşağısındaki küçük bir bara gittiler. - Ama istemiyorsan, seninle...
It happened to the people just down the street, they raped three women.
Daha demin aşağı sokakta 3 kadına tecavüz ettiler.
THERE'S A MOTEL 6 DOWN THE STREET!
Caddenin aşağısında Motel 6 var!
We grew up down the street from each other.
Sokakta birbirimize çarpmıştık.
What are you gonna do if you get jock itch and you know you... you're riding ninty miles a hour down the street.
Peki ya sen saatte 145 km hızla giderken birden kasıkların kaşınmaya başlarsa ne yapacaksın?
Walking down the street was always difficult for me, it's a sensory overload.
Sokakta yürümek benim için her zaman zordu, duyumsal aşırı yüklenme.
Two black guys walking down the street.
Caddede yürüyen iki siyah adam daha varmış.
You were walking down the street wearing the clothes you have on your back.
Sokakta yürüyordun üstünede şuanda giydiğin elbiselerin vardı.
Paul saw you walking down the street.
Paul sokakta yürüdüğünü gördü.
I saw this young man walking down the street about six years ago... and I knew when I saw him, I just knew I had to bring him in.
Altı yıI önce sokakta yürüyen genç bir adam gördüm. Onda bir şeyler olduğunu anladım ve buraya getirdim.
Down the street.
Ne yani? Pekala.
# I spy, I spy you # Walking down the street
# I spy, I spy you # Walking down the street
# Every time she walks down the street
# Every time she walks down the street
A guy's walking down the street and suddenly falls into a big hole.
Bir adam yolda yürürken birdenbire ayağı takılıp kocaman bir çukura düşmüş.
- In the field down the street.
- Sokağın aşağısındaki arsada.
- You know, you're lucky you ran into one of these breakers and not a carload of kids down the street.
Şanslısınız, trafoya ya da çocuklarla dolu bir otobüse rast gelmediniz. İyi olduğundan emin misin?
It's the delivery kid from that deli down the street.
Sokağın aşağısındaki teslimatçı çocuk aradı.
Not exactly, but I saw from down the street.
Pek sayılmaz, caddenin karşısından gördüm.
Ball court's down the street, isn't it?
Basketbol sahası sokağın aşağısında değil miydi?
There's a bus stop down the street.
Sokağın aşağısında otobüs durağı var.
I'm down the street.
Sokağın başındayım.
I want to, like, strip off my clothes and just run down the street naked.
Kıyafetlerimi çıkarıp sokakta çıplak halde koşmak istiyorum.
Yo se I got it aqui Walking down the street in my new La Freak, yeah
* Yeni kıyafetlerim içinde yürürken caddede *
He's either-well, you know - he's either chasing you down the street or he's got it here or they turn it round and he runs backwards and things like that.
Bilirsiniz, sokakta çocukları kovalarken dönmesi gerektiği zaman geri dönüp geri geri koşması gerekirdi ve buna benzer şeyler.
I had to drive up and down the street with the clicker until their door opened.
Onların kapısı açılana kadar elimde kumanda, caddede bir aşağı yukarı dolanırdım.
Mmm, shut up, Greg Why don't you play with somethin'down the street?
Kapat çeneni Greg. Neden gidip sokakta oynamıyorsun sen?
Down the street, at the pizzeria, pizza is better than sex.
Caddede, pizzaci Pizza seksten daha iyidir.
My husband and I live right down the street.
Eşimle biz de bu sokakta oturuyoruz.
You're living down the street from a criminal.
Bir suçluyla aynı sokakta ikamet ediyorsun.
Wait, so they could still live down the street?
Dur biraz buradan ayrılmayacaklar mı yani?
Look down and see the sweepings of the street!
Aşağı bak ve gör sokağın süprüntülerini!
I was working down by the river, over on Wall Street.
Nehrin aşağısında çalıştım,
I shan't be shot down in the street, by either you or your deputies, before I've had my day in court.
Amerika Birleşik Devletleri ceza adaleti sisteminin bir temsilcisi olarak mahkemeye çıkmadan önce, siz veya yardımcılarınız tarafından sokakta vurulmam yasaktır.
Shot'em down like a dog in the street!
Sokak köpeği gibi vurdun adamı.
Do I have your word as a lawman, not to shoot me down like a dog in the street?
Beni bir sokak köpeği gibi vurmamaya bir kanun adamı olarak, söz veriyor musunuz?
Slow down, this is the street, La.
Bu sokak, yavaşla.
Yeah, we weren't allowed to cross the street, so we just walked up and down the driveway.
Evet, karşıdan karşıya geçmemiz yasaktı bu yüzden biz de yolda yukarı aşağı yürüyüp durduk.
We are pinned down. He's got a gunman with.50 cal across the street, shooting through a window.
Tuzağa düşürüldük.Camın önünden 50'lik Calibar ile ateş ediyor.
I live down the street. Are you hurt? No, I think I'm OK.
Pekala, adınız ne?
THERE'S A BAD ACCIDENT DOWN THE STREET.
Yolun aşağısında kötü bir kaza olmuş.
Down the street.
Caddenin aşağısına gidin.
Terence hangs outwith this bitch named Tatiana down at the massage parlor on 10th Street, all right?
Terence, 10. caddedeki masaj salonunda Tatiana isimli orospusuyla takılır.
Everyone of our posters on 4th street have been pulled down or defaced in the last two hours.
4. caddedeki bütün posterlerimiz son iki saat içinde yırtılmış veya harap edilmiş.
Well you know there have been so many bears I found the other day when I was walking down Commercial Street, by the time I'd gotten to the East End,
biliyorsunuz çok fazla ayı var her yerde ve geçen gün Commercial caddesinde yürürken
He lives in a warehouse in Red Hook down by the water at 609 Halleck Street.
Red Hook'daki bir depoda kalıyor gölün aşağısında 609 Halleck Caddesi'nde.
down the hall 119
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down there 402
down the hatch 65
down the drain 18
the street 35
the streets 29
street 118
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down there 402
down the hatch 65
down the drain 18
the street 35
the streets 29
street 118
streets 17
down on your knees 79
down low 42
down on the floor 28
down below 33
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23
down on your knees 79
down low 42
down on the floor 28
down below 33
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down in one 23