Blank range traducir turco
146 traducción paralela
- At point-blank range?
- Bitişik atışta mı?
We'll close to point-blank range and take them in succession, Mr. Bush.
ynlarına yaklaşıp sırayla her birine ateş edeceğiz, bay Bush.
Placing bombs in elevators, fighting between neighbors, shooting point blank range.
Asansörlere bombalar yerleştiriliyordu. Komşu, komşusuyla savaşıyordu. Atış noktasından hedef görünmüyordu.
- Point blank range.
- Yakιn mesafe atιşι.
This woman, these two children shot at point-blank range.
Bu kadın ve iki çocuk tabancayla, en yakın mesafeden vurulmuşlar.
Shot at point-blank range with a pistol. Imagine, at point-blank range...
Tabancayla, en yakın mesafeden.
How many murderers had to be raised to shoot at point-blank range, to gas, to burn alive or gun down with machine guns millions and millions of women and children?
Kaç kişiyi katil yapmak gerekiyor ki, insanları tabancayla en yakın mesafeden vursun,... gaz odalarında öldürsün, canlı canlı yaksın veya makineli tüfeklerle biçsin milyonlarca... milyonlarca... milyonlarca... kadın ve çocuğu.
- Point-blank range and closing.
- Menzil sıfıra yakın ve ara kapanıyor.
This time I'm going to hit it with full phasers at point blank range.
Bu kez tam güçteki fazerlerle sıfır mesafeden vuracağım.
- Point-blank range.
Sıfır noktasına.
He would have to be standing right here, this close point-blank range.
Burada durmuş olmalı, bu yakınlıkta... namlu mesafesinde.
Closing on blank range.
Kısa mesafeye yaklaşıyoruz.
But, sir, the Nek is a fortress, with five machine guns at point blank range.
Efendim, Nek bir kale, sıfır menzilde 5 makineli tüfek var.
She shot a policeman in the neck at point-blank range.
Kör nokta olan bir açıdan bir polisi boynundan vurdu.
A soft-nosed bullet, fired at point-blank range, to obliterate, to punish and to discourage others.
Diğerlerini yok etmek, cezalandırmak ve cesaretlerini kırmak için, çok kısa mesafeden ateşlenmiş, burun ucu yumuşak bir mermi.
Move as close as you can... and engage those Stardestroyers at point-blank range.
Mümkün olduğu kadar yaklaşın. Yıldız destroyerlerine düz ateş edebilecek kadar yaklaşın.
Mr. Lear was shot at point-blank range and was killed instantly.
Bay Lear çok yakın mesafeden vuruldu ve öldü.
An unidentified ship appeared and fired on us, point-blank range.
Tanımlanmamış bir gemi ortaya çıktı ve burnumuzun dibinden bize ateş açtı.
Some airport personnel were not so lucky... like the ticket agent and security guard Richards shot at point-blank range... when he arrived at the airport.
Ama bazı havaalanı personeli o kadar da şanslı değildi. Richards, havaalanına varır varmaz gişe memurunu ve güvenlik görevlisini yakın mesafeden vurdu.
Point blank range.
Üç mermi.
A body's been discovered... in the southern part of the county... a real estate agent named Ed Tallent... shot at point-blank range.
Bölgenin güney tarafında Ed Tallent isimli bir emlakçının kısa mesafeden ateş edilerek vurulmuş cesedini bulmuşlar.
The Klingons have closed to point-blank range.
Klingonlar sıfır menzile girdi.
It looks like Louis'buddy shot him twice, point-blank range.
Sanırım Louis'in arkadaşı onu iki defa vurmuş.
He turns and... Point blank range.
Döndü ve silahı patlamadı.
Powder burns and flashing at the point of entry... approximately four inches below the clavicle, indicating the shot was delivered at point-blank range.
Giriş noktası olan köprücük kemiğinin 10 santimetre altında barut yanıkları ve alev izleri atışın çok yakından yapıldığını gösteriyor.
- It isn't your gun, which in our preliminary forensics analysis seems to be the murder weapon, judging from the slugs we pulled from the floor and the wall... and the execution-style point-blank range.
- Silahın yok, Gerçi o da adli tabipliğin ilk raporuna göre cinayet silahı gibi görünüyor. Yerden ve duvardan söktüğümüz mermi çekirdekleri suikast tarzıyla çok yakın mesafeden ateşlenmiş.
Severely beaten and shot five times at point-blank range.
Şiddetli bir şekilde dövülmüş ve kısa mesafeden beş el ateş edilmiş.
When you shot me at point-blank range I knew you loved me.
Bana doğrudan doğruya ateş ettiğinde bana aşık olduğunu biliyordum.
We killed 700 at point-blank range and still they took the ground.
Yakın mesafeden 700'ünü öldürdük, yine de muharebeyi kazandılar.
- Shotgun, point-blank range.
- Çifteyle. Yakından.
Gunshot wound to the head, point-blank range.
Başında kurşun yarası var. Yakın mesafeden vurulmuş.
Firing from starboard at point blank range Rodney made the kill shot.
Rodney ölümcül atışını, açık mesafeden, sancak tarafından yapmıştı.
Ironically the point blank range made the shelling ineffective because of the gun's flat trajectories.
Ne tuhaftır ki, aralarındaki mesafe, atılan topların etkisiz kalmasına neden oluyordu çünkü etkili menzilin altındaydılar.
The autopsy and the crime-scene analysis prove that Li Xiaomeng was shot at this angle at point-blank range.
Otopsi ve suç mahalli analizi Li Xiaomeng'in yakın mesafeden bu açıdan vurulduğunu gösteriyor.
But when Briault was murdered at point-blank range, I didn't ask any questions.
Briault, bir kurşunla öldürüldüğünde kimseye soru sormadım.
Point-blank range. She could have killed her.
Bay Kendall, onu öldürebilirdi.
Let's say John Doe... was shot first The bullet penetrated his shirt from point blank range and some of the material from his shirt was sucked back into the barrel
Diyelim ki önce meçhul şahıs vuruldu. Sıfır mesafesinden, Mermi, gömleğini deldi.
He shot him at point-blank range minutes before he called you.
Sizi aramadan dakikalar önce onu kısa mesafeden vurdu.
Point-blank range with a.45, and this is all they could do.
Bir 45'likle yapabildikleri tek şey bu.
Looks like SWAT's on scene and shooting from point-blank range.
Görünüşe bakılırsa SWAT olay yerinde ve boş bir araziden ateş ediyorlar.
It's a point-blank range.
- Hayır. Duydum. Öyle demedi.
Adjust your sights at point-blank range, break
Darko hunnybunny @ mynet. com
The assailant walked around the front of the car, came around, shot the head in the head at point blank range.
Arabanın ön tarafına dolanıp, geçmiş boş bir alanda kafasından vurmuş.
Can you identify the person... who shot you five times at point blank range?
Size yakından beş defa ateş eden kişiyi tanımlayabilir misiniz?
He's on his way back to the truck... when the shooter came up, grabbed his gun, shoots him four, maybe five times, point-blank range, but he keeps shooting him even after the guy went down.
Kamyonun arkasına doğru giderken Vuran adam yanına gelmiş, şoförün silahını kapmış, dört yada 5 kez ateş etmiş Nişan almamış. Ama şoför ölünceye dek ateşe devam etmiş.
I just got shot at point-blank range, DiNozzo.
Az önce yakın mesafeden vuruldum, DiNozzo.
If he wasn't robbed, why get blasted at point blank range?
Eğer soyulmadıysa, neden kurusıkı fişekle patlatılmış?
I shot him, twice. At point blank range.
Ona yakın mesafeden iki kere ateş ettim.
Charlotte Bertaud was shot in the head at point blank range.
Charlotte Bertaud kısa mesafeden başından vurularak öldürüldü.
At close range it leaves a residue, point blank it embeds in the skin.
Yakın mesafede kalıntılar bırakır ama silah başa dayandığında, deride iz olur.
Soldiers with a range of disorders were filmed, including 19-year-old Private Preston, his memory blank, responsive only to the word "bombs".
Bir dizi özürlü asker filme alındı. Bunların içinde 19 yaşındaki Private Preston hafızasını kaybetmiş ama sadece "bomba" kelimesine tepki veriyordu.
range 212
ranger 76
rangers 52
range sensors 22
ranger gonzalez 18
blank 149
blanket 65
blanks 27
blankets 62
ranger 76
rangers 52
range sensors 22
ranger gonzalez 18
blank 149
blanket 65
blanks 27
blankets 62