English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / Bring her here

Bring her here traducir turco

992 traducción paralela
Do I have to kidnap her and bring her here?
Onu kaçırıp buraya mı getireyim?
Why do you bring her here to me?
Neden onu bana getirdin?
Achmed, Miss Trowbridge... bring her here.
Ahmet, Bayan Trowbridge... Onu buraya getir.
Find her and bring her here to me!
Onu bulun ve buraya getirin!
Did you bring her here?
Onu buraya mı getirdiniz?
Bring her here, I'll give you the address.
Onu buraya getir, ben de sana adresi vereyim.
Then I will bring her here.
O zaman buraya getireyim.
Find Sherazade and bring her here!
Şehrazat'ı bul ve buraya getir!
Did you know or did you suspect he was going to bring her here Friday night? How could I?
Shelby'nin Cuma gecesi onu buraya getireceğini biliyor ya da bundan şüphe duyuyor muydunuz?
I hope it was all right to bring her here instead of the hospital.
Umarım hastane yerine buraya getirmek doğrudur.
Go find her, bring her here.
Gidip onu bul ve buraya getir.
I tell her Santa's a myth and you bring her here. She sees gullible children, meets a convincing old man with real whiskers.
O'na Noel Baba bir efsane diyorum, sen O'nu buraya getiriyorsun... yüzlerce saf çocuk görüyor... gerçek bıyıklarıyla çok inandırıcı olan yaşlı adamla tanışıyor.
- Did you bring her here so she could be insulted?
- Küçük düşürülmesi için mi onu buraya getirdin?
You had no right to bring her here.
Onu buraya getirmemeliydin.
- I'll go and get her and bring her here.
- Gidip onu buraya getireceğim.
What did you bring her here for?
Onu niçin buraya getirdiniz?
Don't bring her here.
Buraya getirmeyin kadını.
They wanted to bring her here, but she refused to leave Mohei's side.
Onu buraya getirmeye çalışmışlar fakat Mohei'yi bırakmak istememiş.
Bring her here.
Onu buraya getir.
- Tex, why did you bring her here? - Any reason, why I shouldn't?
neden yapmamalıyım?
It is believed she was running away with Lun Tha... man who bring her here from Burma.
Lun Tha ile kaçtığını sanıyoruz yani onu Burma'dan buraya getiren adamla.
Bring her here.
Onu al buraya getir.
Sure. We could even bring her here if you want.
Tabii ya, eğer istersen onu buraya bile getirebiliriz.
I figured he'd bring her here.
Buraya geleceklerini duesuenduem.
How'd you come to bring her here?
Onu buraya nasıl getirdin?
- Bring her here.
Buraya getir. - Kimi?
Just leave your stuff here. I'll bring them home to you later.
Her şeyi bırak, ben getiririm.
Bring her here.
Onu buraya getirin.
Bring her up here.
Şöyle getirin.
You say that about everything I bring here.
Buraya getirdiğim her şey hakkında böyle söylüyorsunuz.
Oh, OK, well, bring her over here.
Tamam, kızı buraya getir.
And Rhoda positively refuses to bring her friends home while she's here.
Ve o buradayken Rhoda, haklı olarak, arkadaşlarını getirmeyi reddediyor.
Then she started to bring her friends down here.
Sonra buraya arkadaşlarını getirmeye başladı.
She had given the bird to Jacoby to bring here for her.
IKusu buraya getirmesi için Jacoby'ye vermisti.
I'll signal to you and you get Grogan and bring him here on the run but don't take any time, an extra second may cost a life.
Koşar adım Grogan'ı bul ve buraya getir, sallanma, her geçen saniye bir cana mal olabilir.
Yes. Bring her out here at 8 : 00.
Evet. 8.00'de buraya getirin.
However, I did bring her a present, and here it is.
Doğrusunu istersen aldım. İşte burada.
Well, if it concerns this case, why, bring her on up here, Dave.
Dave.
Bring Mara here, they can guard her well.
Mara'yı buraya getir, onu pek ala koruyabilirler.
- Bring her in here.
- Onu buraya getirin.
Bring her in here.
Onu buraya getirin.
I had to bring her out here. He wouldn't come to town.
Onu buraya getirmek zorunda kaldım.
- Bring her out here!
- Getirin onu buraya!
I was gonna bring her right in here. I had all my old pillows out.
Onu buraya getirecektim.
So you will take a message to her, mademoiselle... and bring the medicine back here to me.
Yani reçeteyi ona götürün, matmazel. Sonra ilacı alıp buraya, bana getirin.
To bring that poor girl in here and murder her...
Zavallı kızı buraya getirmek ve onu öldürmek...
Lloyd, you couldn't expect us to bring her out here.
Lloyd, onu buraya getirmemizi nasıl beklersin.
Yes, His Majesty instructed the gardener here to bring Your Majesty the most beautiful flowers every day.
Evet, Majesteleri buradaki bahçıvana talimat vermiş. Her gün siz Majestelerine en güzel çiçeklerden getiriyor.
If you can bring her up to the end here we'll steady her.
Eğer düzgün bir sıra olabilirseniz tekneyi durduracağız.
She's still here. I'll bring her home soon.
Onu birazdan eve getireceğim.
Let me intercept her and bring her back here.
Bırakın önünü keseyim ve onu buraya getireyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]