Buried alive traducir turco
522 traducción paralela
Buried alive.
Canlı canlı mı gömülmüş?
For thy sake I was buried alive.
Senin uğruna diri diri gömüldüm.
The law of Haiti acknowledges the possibility of being buried alive.
Burada, Ceza Kanunu'nda. Sana okuyayım.
If the person has been buried alive, the act should be considered murder no matter what result follows.
Sonucu ne olursa olsun. Beaumont.
But I'd rather die out there in a snowstorm, be buried alive than to stay here one more minute.
Ama burada bir dakika daha kalmaktansa, diri diri gömülüp... dışarıda kar fırtınasında ölürüm daha iyi.
She'll be buried alive!
Canlı canlı gömülecek!
Buried alive!
Canlı canlı gömülecek!
Some die on the gallows, others are buried alive in dungeons.
Kimi darağacında ölüyor, kimi hapislerde canlı canlı yakılıyor.
Only buried alive, sir.
Sadece canlı gömüldüm efendim.
And this is a lime pit in which hundreds of men, women and children were buried alive.
Ve bir ölüm odası. Yüzlerce kadın, erkek, çocuk canlı gömülüyor.
So after 129 hours of being buried alive... at last, freedom seems in sight.
Nihayet toprak altındaki 129 saatlik esaretten sonra özgürlük görünmeye başladı.
The usual punishment for loving an infidel is to be buried alive.
Bir kafir sevenin cezası her zaman diri diri toprağa gömülmektir.
Opponents were buried alive.
Yarışmacılar diri diri gömülürdü.
"The whole neighbourhood would rush to save this woman if she were buried alive by the caving in of a pit, and labour with zeal until she were dug out."
Bu kadın derin bir çukurda diri diri bile gömülü olsa,.. ... bütün mahalle onu kurtarmak için koşardı. Oradan çıkarmak için hevesle kazarlardı.
For years, I've lived in dread... of being buried alive.
Yıllarca canlı canlı gömülmenin... korkusu içinde yaşadım.
You don't fear burial alive... because you are already buried alive.
Diri diri gömülmekten korkmamalısın... Çünkü sen çoktan diri diri gömüldün!
It's like being buried alive.
Diri diri gömülmeye benziyor.
The monks had to leave for fear of being buried alive
Keşişler diri diri toprağa gömülme korkusundan kurtulmak zorundaydılar.
I was buried alive in an air raid in England.
İngiltere'de hava saldırısında canlı gömülmüştüm.
I feel as if I've been buried alive.
Diri diri gömülmüş gibi hissediyorum.
Buried alive.
Diri diri gömülecek.
"Ann Mary Deacon, buried alive."
"Ann Mary Deacon, canlı gömüldü."
Buried alive, the Great Orsini!
Büyük Orsini, canlı gömülecek!
He'll be buried alive for three days!
Üç gün boyunca canlı gömülü kalacak!
- Get buried alive.
- Diri diri gömülüyor.
Marot was buried... but he was buried alive.
Marot'un gömülmesi... Ama canlı olarak gömüldü.
But then you will be confined in a cloistered convent, among those buried alive.
Ancak sonra, şu canlı cenazelerin arasına, dünyadan uzak bir manastıra kapatılacaksın.
You'll be burned alive, disemboweled, imapled buried alive.
Canlı canlı yakılıp, için dışına çıkacak ; kazığa oturtulacaksın ve canlı canlı gömüleceksin.
Find picks and shovels, and start lookin'for people who are buried alive.
Bulabildiğiniz kadar kazma ve kürek bulun ve yıkıntılar içinde hayatta kalan insanları arayın.
Everybody buried alive ex cept your servant.
Hizmetkarınız dışında herkes diri diri gömüldü.
When the souls are sorted when the female infant who is buried alive asks for what crime she was killed when the books are opened when the sky is torn away, then every soul will know what it has done
"... denizler kaynatıldığı zaman, nefisler çiftleştiği zaman... " "... ve diri diri toprağa gömülen kız çocuğa - hangi günah yüzünden öldürüldün - diye sorulduğu zaman... " "... defterler açılıp yayıldığı zaman, gök kubbe yarılıp açıldığı zaman...
Me brother, he was terrible afraid of being buried alive, so here's the safety.
Kardeşim canlı canlı gömülmekten çok korkardı, bu da önlem için.
They were buried alive in the capitol.
Onları başkentte diri diri gömdüler.
A lot of good he does if you're buried alive.
Eğer diri diri gömülürsen onun çok yararı olur.
That damned ol'coal mine's got me buried alive.
Şu kahrolası eski kömür madeni, beni diri diri gömdü.
Listen. When adrian deniro told me about 2 years ago that I'd meet a girl who would be buried alive, I didn't believe him either.
Dinle, Adrian Deniro 2 yıl önce bana diri diri gömülen bir kızla karşılaşacağımı söylediğinde ben de inanmamıştım.
Buried alive for 2 years...
Sen de 2 senedir gömülüsün...
He should be torn into little pieces and buried alive!
Küçük parçalara ayrılmalı ve canlı canlı gömülmelidir!
And they'd taken, you know, a kind of sheet or canvas... and they'd stretched about this much above my head... and then they shoveled dirt into the grave... so that I really had the feeling of being buried alive.
Bunu ardından bir çarşaf ya da bez gibi bir şeyi başımın bu hizasına kadar gerdiler ve mezarın içerisine toprak atmaya başladılar canlı canlı gömülüyormuşum hissine kapılmıştım.
Buried alive.
- Canlı canlı gömülmek.
He buried you alive.
Sizi canlı canlı gömdü.
The last time it happened to a high priestess, they buried her alive.
Son kez bir Başrahibe oldun, onlar diri diri gömdüler!
They took the survivors and buried them alive up to their necks.
Kurtulanları alıp, canlı olarak boyunlarına kadar gömmüşler.
You've buried me alive, that's what you've done!
Yaktın beni be! Yaktın ulan!
You buried her alive.
Onu diri diri gömdün!
You buried your own sister alive.
- Kendi kız kardeşini diri diri gömdün mü?
I'll say it again - fats brown is dead! And buried in the ground. And if he was alive and in this room i could beat him.
Roger Simpson Leeds 3 sene önce karısı öldüğünden beri kendini kimsenin ona dokunmadığı ve onun da kimseye dokunmadığı bir yaşama adadı.
It was buried, alive.
Diri gömülmüş.
She was still alive when they buried her.
"Onu öldürmeden önce bunları onun için yapmıştım." diyerek cesedi teşhis etmeme yardım etti.
Buried alive.
Canlı canlı gömülmüşüm.
That very night, Villefort took the son, wrapped it in a cloth and buried it alive in the garden of the house.
- O gece Villefort çocuğu bir battaniye içine sardı ve çocuğu canlı şekilde evin bahçesine gömdü