But he's here traducir turco
2,082 traducción paralela
All I can do is tell you to trust him because he's your friend and that means a great deal to him, but I can't call him up and lie to him and pretend you're not here.
Yapabileceğim tek şey ona güvenmeni söylemek. O senin dostun. Bu da çok şey ifade ediyor.
But he's getting off here.
Fakat burada işi bırakıyor.
He can meet us here, but it's gonna take a while.
Kendisine haber verdik ama gelmesi biraz zaman alacak.
I-I still don't know where brown coveralls... I mean, Dennis Bailey... lived, but I found his brother, Jed Bailey, and he's here in L.A.
Hâlâ kahverengi tulumlunun, yani Dennis Bailey'nin, nerede yaşadığını öğrenemedim, ama kardeşini buldum, Jed Bailey, ve burada, Los Angeles'te yaşıyor.
I know Sam's a witness and you need his help, but he just lost his father, and now his brother's here in the hospital, and... he's just a kid.
Sam'in görgü tanığın olduğunu ve yardımcı olmasını istediğinizi biliyorum ama daha yeni babasını kaybetti ve abisi şu an hastanede.
But he's not here to stand between you and a bullet.
Ama o sen ve kurşun arasına giremeyecek.
But he's still not here on the ship with you.
Ama yine de gemide, senin yanında değil.
And he's here trying to gather information about my dad, but if Chuck is an agent, too, then-then maybe Casey lied to him and turned him somehow?
Babam hakkında bilgi topladığını da. Chuck da bir ajansa belki de Casey ona yalan söyledi ve onu bir şekilde döndürdü.
Yeah, but, you know, it's like he's supposed to be here...
Önemli değil, fakat özellikle çocuklar için...
Well, he's already got a nice little nest egg here but maybe Renner was getting rid of it so no one would come after Sander Lee looking for it.
Çoktan güzel bir hazine bulmuş. Belki de hiç kimse onu aramak için Sander Lee'nin peşinden gelmesin diye ondan kurtulmak istiyordu.
Well, no. He's not here right now, but...
Hayır, şu anda burada değil.
I didn't sound the monster alarm, but I think he's here.
Canavar alarmını çalmadım ama sanırım o burada.
But I-I guess he's not here.
Ama, sanırım burada değil.
Uh, but Richie here is a hell of a kid, and he's struggling.
Bir konuda sıkıntısı var.
Oh, I'm--I'm meeting a friend. But he's not here yet, so...
Bir arkadaşla buluşacağım ama henüz gelmemiş.
But Ari's not here right now and I'm not sure how soon he'll be back, so...
Ama Ari şu an burada değil ve ne zaman döneceğini bilmiyorum.
I know, but, Michael - - he's here.
- O geldi. Sonra ararım.
Sam, Pete's here, but he's not heading for the boat.
Sam, Pete geldi ; ama tekneye doğru gitmiyor.
You know, it's really nice of you to let Jesse stay here, but he can't pay you rent.
Jesse'nin burda kalmasına izin vermen çok hoş, ama sana kira ödeyemez.
What's going on here? I got a meeting in L.A. Today with a potential investor who could save our asses. But if he doesn't come through, you've got to figure out where we're cutting.
Bugün, bizi kurtarabilecek potansiyel bir yatırımcı ile Los Angeles'ta toplantım var eğer kabul etmezse nerelerden kesinti yapacağımızı belirlemen gerekiyor.
I need a way outta here if he's gonna make it. ( cristina ) he was looking for the chief... ( man ) we're hiding, but...
Yaşamasını istiyorsak buradan çıkmalıyız. Şefi arıyordu... saklanıyorduk, ama...
No. But the medicine he prescribed only helped a little, and wife's out of town, so no one is here to massage my temples.
Hayır ama yazdığı ilaç biraz yardımcı oldu ve karımda şehir dışında olduğundan şakaklarıma masaj da yapacak kimse yok.
Wasn't anything more than a few shadows when he first arrived here at Tower, but I'd say, thanks to our advanced training programs, he's come a little farther than we suspected.
Kule'ye ilk geldiğinde biraz gölgeden fazlası değildi fakat gelişmiş eğitim programımız sayesinde yeteneği tahmin ettiğimizden daha fazla gelişti.
No, he's not here anymore, but, um...
Hayır. Artık burada değil, ama.
A Louisiana native, but he moved here to Houston in'95.
Louisiana yerlisi. Houston'a 95'te taşınmış.
But what got Hubble excited was a little black speck here, which he's labelled as VAR, or variable star.
Ama Hubble'ı heyecanlandıran şey şuradaki küçük ve siyah benekti. Onu "değişen yıldız" tabirinin kısaltması olan VAR harfleriyle etiketledi.
He's trying to tell me that I'm on the right path to finding him, and a way to escape, but I don't know where to go from here.
Bana onu bulmak ve burdan kaçmak için doğru yol üzerinde olduğumu anlatmaya çalışıyor, fakat burdan nereye gideceğimi bilmiyorum.
Listen, I'm cutting you slack here, I'm trusting you, but out there somewhere, some poor bastard's covered in Semtex and he's just waiting for you to solve the puzzle, so just tell me, what are we dealing with?
Bak, sana serbestlik tanıyorum, sana güveniyorum,... orada zavallının biri patlayıcılara sarılmış halde senin bulmacayı çözmeni bekliyor, bana neyle karşı karşıya olduğumuzu söyle.
I'm not sure, but Sebastian seems to think he's here
- Emin değilim. Ama Sebastian kendisini Angola'ya götürecek sanıyor.
He goes around the loop, and that means that he can go from the year 3002 back to the year 3001, but he can't come back here to 2010, because that's before the time machine was built.
yani 3002 ye gidebilir tekrar 3001 e dönebilir ama 2010 a dönemez çünkü o zaman henüz zaman makinesi icat edilmemişti.
I mean, here's a man who has no fancy degrees, no army of consultants, and he's doing nothing but printing money.
Adamın ne diploması ne de danışmanları var. Ama sürekli para basıyor.
But he's not here, and you are.
Ama o burada değil, sen buradasın.
It's Laxus. but it looks like he's been livin'around here!
Bu Laxus! Aşağılık herif! Nereye gittiğini merak ediyordum, meğer buralarda yaşıyormuş!
Artie, it- - it's 70 degrees here, but--but the prelim says that he died of hypothermia.
Artie... burası 21 derce. Ama sağlık görevlisi, donarak öldüğünü söyüyor.
Yeah, but you wrote here he's been going to bed between 7 : 00 and 10 : 00?
Ama sen buraya,... saat 7 ile 10 arasında yatıyor yazmışsın?
Math may have invited him, but that's not why he's here.
Math onu davet etmiş olabilir ama burada olma sebebi bu değil.
I thought he was out here, but he's gone.
Burada olduğunu sandım, ama o çoktan gitmiş.
Came in to the store now and then to buy some things, but he wouldn't have been caught dead back here.
Dükkâna arada sırada bir şeyler almaya gelirmiş ama yanlış şeyler yapacak biri değilmiş.
Ortese is here but I don't think he's seen us.
Ortese burda ama bizi gördüğünü sanmıyorum.
He's on his way, but you're not under investigation here.
Kendisi yolda ama burada bir gözaltı sürecinde değilsiniz.
But since he came here, the well's run dry.
Fakat o buraya geldiğinden beri, kuyunun suyu çekildi.
But your brother- - he's right here.
Ama kardeşin, işte burada!
I know he's trying to do something good here, but there's, there's better ways.
ama... ama daha iyi bir yolu olmalı... bunu yapmanın daha güvenli bir yolu olmalı.
Kenny Rogers was supposed to be here, but I think he's dead.
Kenny Rogers burada olmalıydı, ama sanırım O öldü.
But does Jesus want us to come here and see where was he born and touch the stones and go crying and blah, blah, blah?
Acaba İsa doğduğu yere gelip ağlayıp sızlamamızı ister miydi?
Well, I'm touched, but do me a favor, sweetheart, and move this giant beer can out of here by tomorrow, or I'm gonna show you some moves he's talking about.
Hislendim ama bana bir iyilik yap tatlım, ve şu dev bira kutusunu yarına kadar buradan çek yoksa bahsettiği hareketlerimden birini sana göstereceğim.
Yeah, I know, I know, but he's not here, and I'm freaking out, and so I just need you to go find him and bring him home, okay?
Evet, biliyorum, biliyorum ama oğlum burada değil ve çıldırmış durumdayım, o yüzden onu sağ salim eve getirmeni istiyorum, tamam mı?
Okay, I get that he's mad at me for turning down the job, but acting like I'm not even here?
İşi kabul etmediğim için bana kızgın olduğunu anlıyorum da ben burada yokmuşum gibi davranmak da ne oluyor?
But if you want proof... Here's some of the stuff he showed us.
Ama gerçek bir kanıt istiyorsan burada size göstermek istediği bazı şeyler var.
From the looks of it, he's been here for a while, but narrowing an actual TOD poses a bit of a quandary.
Görünüşe göre uzun bir süredir buradaymış ama duruş şekli biraz şüpheli de olsa ölüm zamanını belirlemek biraz zor olacak.
He closed up shop, apparently, but I understand he still lives here.
Görünüşe göre dükkanı kapatmış ama anladığım kadarıyla hala burada yaşıyor.
but he's a good guy 21
but he's gone 56
but he's not here 42
but he's a good man 17
but he's dead 84
but he's right 88
but he's gone now 20
but he's good 19
but he's alive 46
but he's wrong 25
but he's gone 56
but he's not here 42
but he's a good man 17
but he's dead 84
but he's right 88
but he's gone now 20
but he's good 19
but he's alive 46
but he's wrong 25
but he's okay 31
but he's not 136
but he's 144
but he's fine 33
but he's gonna be okay 19
he's here 1741
he's here now 45
he's here to help 17
he's here somewhere 23
here 35434
but he's not 136
but he's 144
but he's fine 33
but he's gonna be okay 19
he's here 1741
he's here now 45
he's here to help 17
he's here somewhere 23
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here i go again 25
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here's my 20
here we 20
here i go again 25