English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Can't sleep

Can't sleep traducir turco

3,918 traducción paralela
Can't sleep, Mum?
Uyuyamadın mı anne?
Just can't sleep.
Sadece uyuyamadım.
I don't know what that is, but if it means I can go home and sleep, then yes.
Onun ne olduğunu bilmiyorum ama eve gidip uyumama izin verecekse, evet.
I can't go out, can't sleep, I just see these images before my eyes.
Dışarı çıkamıyorum, uyuyamıyorum. Gözümden o sahneler gitmiyor.
So much, I can't sleep.
O kadar çok düşünüyorum ki uyuyamıyorum.
Can't sleep either?
Sen de mi uyuyamadın?
Hi. You can't get to sleep?
Merhaba, uyuyamadın mı?
I can't sleep with my girlfriend.
Kız arkadaşımla birlikte yatamıyorum.
People breathe when they sleep. But when they're dead, they can't do it.
İnsanlar uyurken nefes alır ama öldüklerinde nefes alamaz.
Is that why you can't sleep- - because you might not wake up? I can keep you awake.
Uyanamayacağından korktuğun için mi uyuyamıyorsun?
Bill, I can't sleep.
- Bill, uyuyamıyorum.
Can't you sleep?
Uyuyamadın mı?
I can't sleep in the night now because the pain is worse in the dark. It spreads into every corner.
Gece uyuyamam çünkü karanlık kötüdür ve her köşeye yayılır.
Can't sleep?
Uyuyamadın mı?
- You can't sleep?
- Uyuyamadın mı?
Can't sleep.
Uyuyamıyorum.
Wake up. I can't sleep.
Kalk, uyuyamıyorum.
Can't she just sleep it off in her car?
Arabasında uyuyarak iyileşemez mi?
Sooner or later, you're gonna be asking yourself why you've got five fucking bedrooms and you can't sleep!
Eninde sonunda, kendine neden 5 tane yatak odan olduğu halde uyuyamadığını soracaksın.
I can't sleep here.
Burada uyuyamam? Nedenmiş?
I can't sleep.
- Uyuyamam.
I-I can't eat, I can't sleep.
Yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum.
♪ your body shakes ♪ another kiss ♪ is what it takes both : ♪ you can't sleep
â ™ ª another kiss â ™ ª is what it takes both : â ™ ª you can't sleep â ™ ª you can't eat â ™ ª there's no doubt â ™ ª you're in deep
Because Jimmy told me all about your stupid phobia, and now I can't sleep without worrying I'm going to wake up with a head full of spiders.
Jimmy, bana şu aptal fobinden bahsetti şimdi ben de kafam örümceklere dolu uyanacağımı düşünmekten uyuyamıyorum.
Yes, I do'cause I can't sleep at night.
Evet, çünkü geceleri uyuyamam.
The moments creep yet I can't bear to sleep
Dakikalar sürüne sürüne geçiyor ama şarkı söylediğini duyana kadar
I don't understand why I can't sleep with one of your patients.
Hastalarından biriyle neden yatamadığımı anlayamıyorum.
You still can't sleep.
Hala uyuyamıyorsun.
I can't sleep.
Uyuyamıyorum.
No, I thought you were here to prove that the considerable amount of money spent training you wasn't wasted, that the dreams you had of becoming surgeons won't vanish in a puff of smoke tomorrow when the examiner asks you a question and you can't answer it because instead of getting a good night's sleep, you were engaging in a barroom brawl.
Ben buraya eğitiminize harcanan hatırı sayılır miktarda paranın boşa gitmediğini ve iyi bir uyku çekmek yerine burada meyhane kavgasına tutuştuğunuzdan yarın sınav görevlisi size bir soru sorduğunda cevap veremeyeceğiniz için cerrah olma hayallerinizin buhar olup uçmayacağını kanıtlamak için geldiğinizi sanıyordum.
It's like I am infected by Mark Sloan. And I just can't... I can't think about anything or anybody, and I can't sleep.
Mark Sloan virüsünü kaptım sanki ve ben başka hiçbir şeyi ve hiç kimseyi düşünemiyorum uyuyamıyorum.
I just can't sleep.
Uyuyamıyorum.
I can't sleep.
Uyuyamam.
But I can't sleep, and I am never gonna sleep until I know what's inside that box.
Ama uyuyamıyorum, ve kutunun içinde ne olduğunu öğrenene kadar da asla uyuyamayacağım.
We can't sleep because our friend is going on trial tomorrow morning for murder.
Uyuyamıyoruz çünkü arkadaşımız yarın sabah cinayetten duruşmaya çıkıyor.
Miles, I can't sleep.
Miles, uyuyamıyorum.
If they don't, we can find some place where you can sleep.
Aramazlarsa da uyuman için bir yer buluruz.
I can't wait to sleep with myself to get a promotion.
Terfi almak için kendimle yatmaya sabırsızlanıyorum.
I can't sleep unless I'm on the right side.
Sağda yatmazsam uyuyamam.
You can't sleep with her again.
Onunla tekrar yatamazsın.
I can't sleep because you snore like a fog horn.
Uyuyamıyorum çünkü horluyorsun, sis düdüğü gibi ses çıkartıyorsun.
I can't sleep.
Uyuyamadım.
I can't sleep with him
Onunla birlikte uyuyamam.
- I can't sleep.
- Uyuyamıyorum.
Obviously the reason I can't sleep is the Santorum aide. And I haven't talked to anyone about it, so I was trying...
Belli ki Santorum yüzünden uyuyamıyorum ve kimseyle bu konuda konuşmadım, şey deniyordum...
They can't sleep, they're - they're shaky, disoriented.
Uyuyamıyorlar, güçsüzler, kafaları karışık.
If you can't sleep, we can watch TV or I could read a book to you.
Uyuyamıyorsanız, televizyon izleyebiliriz ya da size bir kitap okuyabilirim.
I'll-I'll sleep and... and I'll eat, and I'll take my pills, and... and... and I'll... - You can't.
- Yapamazsın...
Louis, just because financial cases bore me doesn't mean I can't do them in my sleep.
- Louis, finansal davaların beni sıkması bunları uykumda yapamayacağım anlamına gelmez.
Can't sleep?
Uykun mu kaçtı?
Just do what you feel like doing... eat well, sleep well, and dress well don't take stress...
Canın ne istiyorsa onu yapmalısın Karnını bi güzel doyur, güzel bir uyku çek, güzel güzel giyin Strese girme... çünkü stres spermleri olumsuz etkiler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]