English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Cause i can't

Cause i can't traducir turco

1,950 traducción paralela
I can't tell you what happened,'cause I wasn't there.
Sana ne olduğunu söyleyemem, çünkü orada değildim.
No, actually, can't do it, guys,'cause I'm moving in with someone.
Hayır. Aslına bakarsanız, yapamam çocuklar. Çünkü biriyle birlikte yaşamaya başlıyorum.
'Cause I can't hear you.
Çünkü sizi duyamıyorum.
Well, I can't count Isaac'cause only Bob sees him, but... There's Bob.
Aslında Isaac'ı sayamayız çünkü sadece Bob onu görebiliyor ama Bob var.
I suggest you get tested,'cause as decreed by the Supreme Court, ain't nothing I can do for you without your dead step daddy's permission.
Anayasa mahkemesinin kararına göre ölmüş üvey babanızın izni olmadan sizin için yapabileceğim bir şey yok.
Which is a big deal for me,'cause usually I can't sleep in bed with someone.
Ki bu benim için önemli bir şeydir çünkü yatağımda birisi varken kolay kolay uyuyamam.
Man, my own mother died in my arms'cause of a bullet that was meant for me and I still didn't drop the flag then.
Annem hedefi ben olan bir kurşun ile kollarımda can verdi o zaman bile seni yarı yolda bırakmadım.
Good.'Cause I can't keep giving you an allowance.
Çünkü sana harçlık vermeye devam edemem.
I mean, if everything you are and everything you have and everything you done has brought you at last to the bottom of a whisky bottle or bought you a one-way ticket on the Sunset Limited, you can't give me one good reason on God's green earth for salvaging none of it,'cause there ain't none.
Olduğun, sahip olduğun, yaptığın her şey seni son viski şişesisin dibine ya da tek yönlü bilet almaya ittiyse bana herhangi bir şeyi kurtarmak için en ufak neden veremezsin çünkü kalmamıştır.
I can't talk,'cause I'm going to Abaddonn.
Çünkü Abaddonn'a gidiyorum.
I don't think you are,'cause I can still hear your pants.
Sanmıyorum ; çünkü hâlâ pantolonunun hışırtısını duyuyorum.
There are qualities about me you wish you could change but you can't,'cause I'm all grown up... but it's not too late for Luke.
Bazı yönlerimi değiştirmek istiyorsun ama yetişkin olduğum için değiştiremiyorsun. Ama Luke'u hâlâ değiştirebilirsin.
'Cause I was gonna threaten to fire ya if you ever said anything about this, but now I can't, so, uh, how about you come back, and instead of 5 % commission,
Eğer bundan bahsetmemiş olsaydın seni kovmakla tehdit edecektim ama artık onu da yapamam. O yüzden işe geri gelip % 5 komisyon yerine ağzını kapalı tutman için % 5,5 pay versem?
I still can't get service'cause I'm stuck in this backwoods, hillbilly tourist trap.
Hâlâ sinyal alamıyorum çünkü bu taşra köylü turist tuzağında sıkışıp kaldım.
And if'n y'all don't like it, you can kiss my ass,'cause I'll go back on the drugs, and you'll go back in the closet.
Zorunuza gidiyorsa cehenneme kadar yolunuz var. Çünkü tekrar ilaç almaya başlayacağım. Siz de ortadan kaybolacaksınız.
I can't wait for you to start climbing those steps. 'Cause when you get to the top... I'm gonna knock you back down.
Bu adımlara aşağıdan yukarıya doğru başlamanı sabırsızlıkla bekliyorum çünkü en tepeye vardığında, seni tekrar en dibe yollayacağım.
♪'Cause I can't go back and undo this. ♪
♪ Çünkü geçmişe gidip bunu geriye alamam. ♪
I just can't figure out when one cause begins with you and another ends.
Bir amacını unutup, diğerine odaklanmanı anlayamıyorum.
♪'Cause I just can't wait ♪ ♪ till you write me you're coming around. ♪ ♪ Now I'm walking on sunshine. ♪
d'Cause I just can't wait d d till you write me you're coming around. d d Now I'm walking on sunshine. d d Whoa, oh... d d I'm walking on sunshine. d
She's just jealous,'cause she knows she can't pull it off like I can.
Lütfen. Sadece kıskanıyor,'çünkü benim gibi başarılı olamayacağını biliyor.
I can't go home,'cause I have this art-show opening at the Community Center.
Gidemem çünkü bu akşam sanat gösterisi var.
'Cause without eyebrows, I can't really tell.
Çünkü kaşların olmadan, anlamak oldukça güç.
Well, I can't remember it'cause it's a new phone.
Hatırlayamıyorum, çünkü telefonum yeni.
♪ I can't get out'cause it is too cold ♪
Dışarı çıkamıyorum çünkü çok soğuk
So I don't know who Michael's working for, but just tell him to be careful,'cause some roads you go down, you can't get back from.
Michael kimin için çalışıyor bilmiyorum ; ama ona söyle dikkatli olsun. Bazı yollar var ki saptın mı geri çıkamazsın.
Look, I know he's ugly, and kind of corrosive, but we can't murder someone just'cause he's hideous and annoying.
Bakın, onun çirkin ve can yakıcı olduğunu ben de biliyorum. Ama sırf çirkin ve can sıkıcı diye birisini öldüremeyiz.
♪ You can look but you won't see ♪ The girl I used to be ♪'Cause she's
â ™ ª You can look but you won't see â ™ ª The girl I used to be â ™ ª'Cause she's â ™ ª She's so gone away like history â ™ ª She's so gone
♪ You won't find her around ♪ You can look but you won't see ♪ The girl I used to be
â ™ ª You won't find her around â ™ ª You can look but you won't see â ™ ª The girl I used to be â ™ ª'Cause she's She's so gone
- I can't answer that, `cause I have no idea what you're talking about. - Ok.
- Buna cevap veremem, çünkü neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok.
Now, I know you think I'm no competition'cause I can't outshoot you or outfight you or probably outscrew you.
Beni rakip olarak görmediğini biliyorum çünkü seden daha iyi nişancı değilim, daha iyi kavga edemem, ya da belkide daha iyi seks yapamam.
- No, I can't, cause Gary won't have that.
- Sen ver! - Yapamam çünkü Gary hoşlanmaz.
And I can't ask a judge to issue an arrest warrant with no probable cause.
Ben de ortada hiçbir olası neden yokken bir yargıçtan tutuklama talep edemem.
'Cause I can't find any proof of that.
Çünkü ben öyle bir şeye dair herhangi bir kanıt bulamadım da.
She's fantastic. I can't keep her off the computer, though,'cause she doesn't believe a word of it.
Tek sorun, onu bilgisayarın başından alamıyorum.
Swear this one you'll save better lock it in your pocket taking this one to the grave if I show you then I know you won't tell what I said'cause two can keep a secret if one of them is dead....
Çeviri : coolasfcuk
'Cause I can't.
Ben alamıyorum da.
Well, then you came to the wrong guy,'cause I can't get mixed up with the law.
Şey, o halde yanlış adama geldin, çünkü kanun işine bulaşamam.
First, I'm gonna get some flour,'cause you can't make a cake without flour, right?
Evvela biraz un çıkaracağım zira un olmadan kek yapılmaz.
-'Cause I can't complain.
- Çünkü şikâyetçi değilim.
But I can't help but wonder whether that's'cause he failed to fill it in in the first place.
Doldurmaya da çalışıyor gibi gözükmüyor.
"Well, you can't do this." And I totally just walked off and didn't even listen to what he had to say,'cause he didn't have a motorcycle for me.
"Olmaz" diye yanıt verdi. Ben de ne diyeceğini bile dinlemeden kalkıp gittim çünkü bana motosiklet vermeyecekti.
I know, but I'm here for support'cause you can't do it alone, remember?
Şu bahsettiğim adamın gelmek üzere olması gibi aklımda bir sürü şey var ve göz göre göre tüm gece ona yalan söylemek zorunda kalacağım. Biliyorum ama sana destek olmak için buradayım. Çünkü yalnız yapamam demiştin, hatırlıyorsun değil mi?
- ( CAR LOCK BEEPS } - You got to give her up,'cause I can't look her in the eyes otherwise.
Ondan vazgeçmek zorundasın aksi halde onun yüzüne bakamam.
Quinny, I can't. You have to,'cause you're having the baby!
Olmalı, yoksa biraz sonra doğuracaksın.
A lot of people think just'cause they can't explain it scientifically that it doesn't exist, but I can tell you that our ancestors knew about nightmares and how harmful they are.
Çoğu insan bilimsel olarak varlıklarını kanıtlayamadığı şeylerin sebepler olacağına inanmaz, ama bizim atalarımız kabusları ve ne kadar tehlikeli olduklarını biliyordu.
Don't feel like you can't celebrate your anniversary'cause I'm suffering, you know?
Sakın ben acı çekiyorum diye,... yıldönümünüzü kutlamamazlık etmeyin.
I can't anyway,'cause I'm slammed.
Zaten gelemem, işim başımdan aşkın.
I can't be mad at myself'cause every time I try to break it off, he wears that stupid blue shirt
Kendime kızgın olamam çünkü her seferinde kendimi koparmak istedim ama o aptal mavi tişörtü gözlerini ortaya...
Ohh. I'm so happy,'cause I really, really like Dianne, although I can't believe all the stuff they've been through.
Çok mutlu oldum, çünkü gerçekten Dianne'i çok sevdim ama yine de başlarından geçenlere inanamadım.
-'Cause I can't move right now.
- Çünkü ben kıpırdayamıyorum.
But I can't say I blame him. 'Cause your hair did sound pretty brutal.
Ama suç tamamen onda da değil çünkü saçın epey kötüymüş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]