Celebrating traducir turco
3,259 traducción paralela
Celebrating.
Kutluyorum.
Celebrating what?
Neyi kutlamak için?
It's about celebrating Peg's life.
Bugün Peg'in hayatını kutluyoruz.
Wait, what am I celebrating?
- Bir dakika, neyi kutluyorum ki ben?
And we all know who you'll be celebrating with tonight, huh?
ve hepimiz bugün kimle kutlayacağını biliyoruz, huh?
We're all celebrating, high-fiving him.
Hepimiz kutlama yapıyorduk, onu tebrik ediyorduk.
- What are you celebrating?
- Neyi kutluyorsunuz?
Now those bastards are celebrating.
Şimdi aşağılıklar kutlama yapıyorlar.
Yes, we are celebrating.
Evet, kutlama yapıyoruz.
This place must become a grand palace of the Lord, celebrating his glory in marble and majestic brushstrokes from the most enlightened hands on earth.
Burası Tanrı'nın, dünyanın en yetenekli ellerinden çıkmış harelerle ve muhteşem fırça darbeleriyle zaferini kutladığı büyük sarayı olmalı.
Particularly those celebrating the holy faith.
Özellikle de kutsal inancı öven dalların.
He is celebrating.
Kutlama yapıyor.
Aidan, we should be celebrating, not fighting.
Aidan, kavga etmemiz değil kutluyor olmamız gerekir.
Maybe it's too much, but today we are celebrating!
Belki çok fazla oldu ama bu kutlama günü.
We should be celebrating a birthday.
Bir doğum günü kutluyor olmalıyız.
Did you know that in'91, 20 Kuwaitis died after being hit by falling bullets while celebrating the end of the Cold War?
1991'de 20 Kuveytlinin Soğuk Savaş'ın bitişini kutlarken yağan kurşunlardan dolayı öldüğünü biliyor muydun?
Celebrating our victory over Markussi.
Markussi'ye karşı kazandığımız zaferi kutlayalım.
We're still celebrating.
Hala kutluyoruz da.
Crowds of thousands are celebrating in the streets and American flags are burning.
Binlerce kişilik gösterilerde Amerikan bayrakları yakılıyor.
You SHOULD be celebrating.
Kutlama yapıyor olmalıydınız.
I just... I wouldn't feel right celebrating with you being sick.
Sen böyle hastayken kutlama yapmak doğru gelmedi sadece.
I love celebrating you.
Seninle ilgili şeyleri kutlamayı seviyorum.
Celebrating.
Kutlama.
- Hey, I was celebrating.
- Bana bak, kutlama yapıyordum.
We celebrating tonight.
Bu gece kutlama yapıyoruz.
We're celebrating.
Kutlama yapıyoruz.
We're celebrating in Marrakech.
Marrakech'te kutluyoruz.
Mr. Secretary, in 1947... millions were celebrating India's freedom.
Sayın bakan 1947'de... Milyonlarca insan Hindistan'ın bağımsızlığını kutluyordu.
On this night here on Ross Island, Christine Marie Gamble and Anthony Brendan Powell are celebrating their love and commitment to each other. And tonight they will join as husband and wife in heart, body and soul.
Bu akşam burada, Ross Adasında Christine Marie Gamble ve Anthony Brendan Powell birbirlerine olan bağlılıklarını ve aşklarını kutluyorlar ve bu gece kalpleri, ruhları ve bedenleri ile karı ve koca olarak sonsuza dek birleşecekler.
That's why they were celebrating.
Bu yüzden kutlama yapıyorlardı.
It's where we walk down the Mount of Olives celebrating the day where Jesus entered the city.
İsa'nın şehre girişini, Zeytin Dağı'ndan aşağı inerek kutladığımız gündür.
What are you celebrating?
- Neyi kutluyorsun?
You said you were celebrating.
Kutlama yaptığını söyledin.
The patient would be in recovery, and we would be celebrating.
Hasta iyileşiyor olurdu. Biz de kutlama yapıyor olurduk.
I get celebrating all those things, but Halloween?
Bunların hepsini kutlamayı anlıyorum, ama Cadılar Bayramı?
Later in life, her love of animals made her care for her sweet cat, Susie, with whom she shared many happy years, always celebrating Christmas together in great style.
Sonraki yaşamında, onunla mutlu yıllarını paylaşan sevimli kedisi Susie için hayvanların sevgisi onu koruyacaktır. Her zaman yılbaşını mükemmel bir şekilde kutladılar.
What are we celebrating?
Neyi kutluyoruz?
But tonight we're celebrating.
Ama bu gece kutlama var.
Despite facing a ton of obstacles, he's a living example of embracing... n-n-no, celebrating...
Bir ton engele rağmen, yaşamı kucaklamak konusunda o bir örnek...
But today we are celebrating life's most treasured and wonderful gift... a second chance.
Ama bugün hayatın büyük bir hediye ve hazine olduğunu kutluyoruz... ikinci bir şans.
They're celebrating.
Kutlama yapıyorlar.
I remember,'cause Josée and I were celebrating the bar's 30th anniversary that night.
Hatırlıyorum çünkü Josee ve ben barın 30. yılını kutluyorduk.
It bother you he's celebrating?
Kutlama yapması seni rahatsız mı ediyor?
You celebrating your big narc bust?
- Büyük narkotik baskınını mı kutluyorsunuz?
I thought it was celebrating my getting off probation.
Benim gözetimden çıktığımı kutlayacağını sanıyordum.
! We should be celebrating getting guns and drugs off the street, not giving a shit how we get it done!
Nasıl yaptığımızı siklemeyip o silah ve uyuşturucuları sokaklardan uzaklaştırdığımız için kutlama yapmamız gerek.
Are you two celebrating your father's promotion without me?
Siz ikiniz, bensiz babanın rütbe artışını mı kutluyorsunuz?
What are we celebrating?
- Neyi kutluyoruz?
And since we are celebrating..... I had this delivered from Rackham's Department Store.
Madem kutlama yapıyoruz, bunu Rackham Mağazası'ndan yollatmıştım.
I wanna know what we're celebrating.
Neyi kutladığımızı bilmek istiyorum.
You're celebrating
Enstitünün yirminci yılını mı kutlayacaksınız?