Cheer up traducir turco
3,032 traducción paralela
No, the kids just cheer up.
Çocuklar daha yeni eğlenmeye başladı.
Cheer up.
Neşelen.
Cheer up.
Haydi, dostum.
Cheer up, guys.
Neşelenin, çocuklar.
Usually, if I need to cheer up, I just make fun of Pierce, but now...
Genelde neşelenmek için Pierce'la dalga geçerim, ama şimdi...
Cheer up, you know?
Eğleniyoruz işte.
Cheer up, man.
Neşelen dostum.
Cheer up.
King3000
You're at a party, cheer up.
Şu anda partidesin, neşelen biraz.
Cheer up man.
Tebrikler çocuklar.
Cheer up man.
Teşekkürler çocuklar.
I think strippers would cheer him up. Apparently, Liz told Carter if he had strippers, the wedding was off.
Aslında, Liz Carter'a striptizci olursa, düğünün olmayacağını söyledi.
- Just cheer me up.
- Beni biraz keyiflendirsene.
Well, maybe this will cheer you up.
Belki bu seni neşelendirir.
Look who drove down to cheer you up.
Bak seni neşelendirmek için kim geldi.
Well, that's why I brought you here... to cheer you up.
Bu nedenle seni buraya getirdim neşelendirmek için.
Cheer up, Clark.
Neşelen Clark.
It's a charming illusion, but it does not cheer me up.
Çok güzel bir illüzyon ama neşemi yerine getirmedi.
Okay, well, anyways, I brought you a day-old cheesecake to cheer you up!
Her neyse, neşeni yerine getirsin diye bir günlük cheesecake getirdim sana.
Sorry, I'm just trying to cheer my buddy up.
Kusura bakma, kankamı eğlendirmeye çalışıyordum.
Come to cheer you up.
Seni kucaklamaya geldim.
Try to cheer myself up. Oh.
Neşemi yerine getirmek için.
That'll cheer mom up.
Bu annemi neşelendirir.
Is this some kind of disguised attempt to cheer me up?
Bu beni neşelendirmek için yaptığınız bir girişim falan mı?
You're not trying to help me or cheer me up.
Bana yardım etmek ya da keyiflendirmek filan istemiyorsun.
Snot just got his heart broken, and I have to cheer him up.
Snot'un kalbi kırıldı ve onu neşelendirmem lazım.
Nothing's gonna cheer me up.
Hiçbir şey beni neşelendirmeyecek.
I got you some things from the gift shop to cheer you up.
Seni neşelendirmek için hediyelik eşya dükkanından bir şeyler aldım.
Would it cheer you up if I punched Fry in the groin?
Eğer Fry'ın kasıklarına vurursam neşelenir misin?
I thought she might cheer him up.
Babamın neşesini yerine getirir diye düşündüm.
I thought that might cheer you up.
Hoşuna gider diye düşündüm.
Cheer up.
Keyfin yerine gelsin ;
Cheer up, will you, pal?
Biraz mutlu ol, olur mu?
I got something that might cheer you up.
Seni neşelendirebilecek bir şeyim var.
A water balloon is not gonna cheer me up right now.
Bir su balonu beni neşelendirmeyecek
Cheer you up, mister?
Eğlenmek ister misiniz, bayım?
Oh, cheer up, McDrowsy.
Neşelen biraz, McUykulu.
So, it seems weird, you know, coming up on the access road and, you know, not getting a cheer and a clap and getting waved past the rostrum and I was leading the first race and it all went wrong and then in the senior, the blue ribbon race,
Ve şimdi biraz tuhaf oldu yoldan içeri giriyorsun Bilirsin gülümseme yok alkış yok Kürsünün gerisinden el salladım ilk yarışı önde götürüyordum
I was hoping I could cheer her up.
Onu neşelendirmeyi umuyordum.
I have something that may cheer you up.
Elimde seni neşelendirebilecek bir şey var.
I'll have a drink to cheer him up.
Pek iyi hissetmiyormuş. Birşeyler içmek istedi. Biraz keyiflendireyim.
No, thanks for coming to cheer me up.
Moral vermeye geldiğin için sağ ol.
I didn't come to cheer you up,
Moral vermeye gelmedim ki.
I might even cheer you up... if they let you back in.
Hatta seni içeri alırlarsa seni eğlendirebilirim bile.
Hey, cheer up, baby.
Hadi.
Well, this should cheer you up.
Peki, bu seni neşelendirir.
Thought Sasha needed something to cheer her up, such as getting pissed in a loud, dark room that smells of sick.
Sasha'yı neşelendirmek için bir şeyler gerektiğini düşündüm. Karanlık ve kötü kokan, gürültülü bir yerde kafayı bulmak gibi.
They didn't cheer me up as much as I'd hoped.
Bizimkiler pek beğenmedi.
- I think he's trying to cheer me up.
- Sanırım beni neşelendirmeye çalışıyor.
Here's a zinger that might cheer you up.
Sizi neşelendirecek bir fıkra anlatayım.
I know what'll cheer you up.
Sana ne iyi gelir biliyorum.
upstate 42
upsy 47
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
upsy 47
uppercut 41
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up call 187
up and at' em 72
up north 49
up the stairs 74
up we go 50
up high 87
up now 50