English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Companionship

Companionship traducir turco

431 traducción paralela
In fact, hardly at all to judge by the young men from whom she found companionship.
Aslında, arkadaşlık kurduğu genç erkekler tarafından hiç de yargılanmadığı halde.
It isn't just that lovely sense of companionship I have with you.
Seninle olan beraberliğimiz gibi değil.
I have always derived intense satisfaction from their silent companionship.
Onların sessiz arkadaşIığından her zaman... derin bir haz almışımdır.
And peace and gentleness and companionship are not the least of these.
Huzur, kibarlık ve arkadaşlık bunlar az şeyler değildir.
I didn't know companionship could be bought.
Arkadaşlığın satın alınabildiğini bilmiyordum.
I've been thinking, Nora, that if someone took his hand and said "Leopold, my reckless friend, here's love and companionship forever."
Düşünüyordum da, Nora, biri onun elinden tutsa ve dese ki : "Leopold, pervasız dostum, işte sonsuz sevgi ve dostluk."
All I want is your friendship and companionship, and if you'll give them to me we will share the glory of the new day together.
Tek istediğim senin arkadaşlığın ve dostluğun, eğer bunları bana bağışlarsan, yeni günün zaferini beraber paylaşırız.
The companionship of such men did much to keep the tedium of the long, slow voyage from being too oppressive.
Böyle insanlarla birlikte olmak uzun, bunaltıcı bir yolculukta insanın sıkıntısını azaltıyordu.
I need companionship and laughter and all the things a woman needs.
Benim de arkadaşlığa, gülmeye ve bir kadının isteyeceği tüm şeylere ihtiyacım var.
Because companionship is so essential to Aries.
Koç kadınları için birliktelik hayatidir.
In the sunset of our lives, we need companionship, love, tenderness.
Yaşamımızın günbatımında, dayanışmaya ihtiyacımız var, sevgiye, şefkate.
If you're hard up for companionship they have guys in town who do this for a living.
Eğer bir dost istiyorsan şehirde işleri bu olan adamlar var.
What he wants is my companionship.
İstediği, ona eşlik etmem.
- Human companionship.
- Bir insanın arkadaşlığı.
I would guarantee you the companionship you want.
İstediğin arkadaşlığı sana garanti ediyorum.
Didn't I have the measles the same time you did, out of sheer companionship?
Seninle aynı zamanda kızamık çıkarmadım mı? Sevsinler!
That companionship and affection are the important things.
Önemli olan arkadaşlık ve sevgi.
The companionship of a doll is pleasant even for a period running into months.
Bir kadının yoldaşlığı hoş bir şeydir. Birkaç aylık bir süreye uzasa bile.
There's not one of us that doesn't need friends... - companionship, attachments.
Hepimizin bir arkadaşa ihtiyacı var dostluğa, beraberliğe.
They've deprived me of alcohol, tobacco, female companionship.
Bana her şeyi yasakladılar. Alkolü, tütünü, kadınlarla arkadaşlığı.
I'm snug and I'm warm, and in the company of delightful female companionship,
Rahatım, üşümüyorum,... muhteşem bir bayan bana eşlik ediyor,
- Listen, you've found a companionship and I want you to enjoy it.
- Dinle, bir dost buldun ve bunun tadını çıkarmanı istiyorum.
Time to take up a little female companionship.
Tam kadınlarla muhabbet zamanı.
On certain special occasions, those of you who please me... will even be given the companionship of a young lady.
Belli özel günlerde, beni hoşnut edenlerinizin yanına... genç bir kız da verilecek.
What? But the boys weren't interested in feminine companionship.
Ama oğlanlar, bayanlarla arkadaşlığa hevesli değildiler.
And she'd like to provide you with some kind of female companionship.
Bir de sana bir bayan arkadaş bulacağını söyledi.
Here, in the comfort of my laboratory, I'm happy... and have the companionship of the one person worthy of my company :
Ben kendimi laboratuarımda iyi hissediyorum. Mutlu ve memnunum çünkü bana eşdeğer tek insanla, kendimle beraberim.
In the evening he wants a little fun, companionship.
Akşam olduğunda biraz eğlenmek ve muhabbet etmek istiyor.
All I really want is a bit of companionship a shoulder to cry on, a smile to lean against.
Tek ihtiyacım olan biraz arkadaşlık etmek. Ağlayacak bir omuz, yaslanacak bir gülümseme...
That's the minimum of alcohol and the maximum of companionship.
Minimum alkol, maksimum arkadaşlık.
I'm buying a bull, not female companionship.
Ben bir boğa satın alıyorum, dişi bir arkadaş değil.
I know companionship comes higher.
Ben arkadaşlığın daha üstün geldiğini bilirim.
Usually with the benefit of female companionship.
Genellikle de bir bayan refakatinde.
Someday, you'll want human love and companionship.
Bir gün, insan sevgisi ve dostluğunu isteyeceksin.
Shall I tell you what human companionship means to me?
Sana insan dostluğunun ne anlama geldiğini anlatayım mı?
If, however, the family is separated... for an extended period... the male pigeon, not unlike his human counterpart... can be relied upon... to seek female companionship elsewhere. "
Ancak aile belirli bir süreliğine ayrı kalırsa erkek güvercin, tıpkı erkek insanlar gibi başka bir yerde dişi arkadaş arayacaktır. "
I felt a terrible longing for companionship, for someone's arms around me, for rest.
Şiddetli biçimde bir arkadaş özlemi çekiyordum, beni sımsıkı saracak, huzur verecek bir arkadaş...
I would give everything... everything, all you love... for a little companionship and intelligence.
Her şeyimi,.. ... evet, bütün sevgimi birazcık arkadaşlık ve zeka için vermeye hazırım.
Except companionship.
Arkadaşlık dışında.
I told myself I had all that I needed in the way of human companionship.
Kendi kendime arkadaşlık açısından tüm gerekene sahip olduğu söylerdim.
" companionship, relatedness, affection.
"... arkadaşlık, ilgi, sevgi.
But the meaning o f belonging to s uch a group is found in the com fort o f silence and the companionship o f s olitude.
Ama böyle bir gruba katılmanın anlamı, sessizliğin rahatlığında ve yalnızlığın arkadaşlığında bulunur.
He went on as if nothing had happened... except for one thing... now he began to seek the companionship of women.
O hiçbirşey olmamış gibi devam etti... birşey hariç... Şimdi de kadınlarla arkadaşlık kurmak için çalışıyordu.
" Bachelor seeking companionship.
Yalnız bir kişi, birisini arıyor. Çocukları seviyormuş, kısacası meçhul biri!
Cos if there's anybody in this district who's got a right to think of themselves as wholesome companionship, why, it's yours truly.
Eğer buralarda, tamamen ahlaklı bir şekilde arkadaşlık kurmak isteyen birileri varsa, neden kimseyi yanınızda istemiyorsunuz ki?
If any of them get the idea of riding into town for a drink or, shall we say, companionship, our constable stands at the head of the street and he heads them off with a few carefully placed shots.
Biri içmek için kasabaya gelmeye karar verirse ya da kendine bir arkadaş bulmak için diyelim şerifimiz sokağın başında durup onlara birkaç atışla kafa tutar.
I wasn't referring to sex. I mean, companionship. Oh.
İlla seks demiyorum, arkadaşlık gibi... Ortalıkta yatmak istemeyen erkek arkadaşlar mı var?
Companionship?
Arkadaş?
I thank you for your companionship, your stamina, your horse sense, and a hundred and one laughs.
Teşekkürler. Yakın dostluğun için, dirayetin ve sağduyun için... ve o kahkahaların için sana teşekkür ederim.
You know, you can forget how wonderful male companionship can be.
Erkek arkadaşlarla takılmanın hoşluğunu unutabiliyor insan.
He meets a girl, she gives him companionship he gives her money.
Bir kızla tanışıyor, kız ona dostluk sunuyor o da kıza biraz para veriyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]