English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Drunken

Drunken traducir turco

1,661 traducción paralela
You mean, after my drunken call to my mother?
- Anneme sarhoş telefon edişimden sonra mı?
WE WERE DRUNKEN THIEVES.
Sarhoş hırsızlarmış.
Yes, drunken scuffles outside the pub at closing time.
Adam sürekli içki içen ve içtikçe de belaya bulaşan birisi.
After, of course, slayuing two gnomes, a drunken dwarf, and a frenzied ogre.
Tabii bunun için iki cini, sarhoş bir cüceyi ve bir canavarı öldürdüm.
Whatever. * * * for drunken high school girls sick, so...
Her neyse. Artık içip sapıtan liseli kızlara geri dönebilirim.
Not as in dorm rooms, pizza runs and crazy drunken parties, which I know still go on in Radiology, more of a student in the...
Tabi çılgın öpüşme partilerindeki ve yurt odalarındaki gibi öğrenci değil de - fakat bunlar radyolojide hala oluyor -, şey anlamında öğrenci.
That's worthy of your respect, or at least one drunken weekend in Vegas.
Ona saygı göstermeni hakediyor, en azından bir hafta sonunu Vegas'ta onunla geçirmeni.
He was there when I left, lying passed out in a drunken stupor.
Ben çıkarken oradaydı, sarhoş bir şekilde yere yığılmıştı.
Feel the drunken wrath of Chuck Shadowski!
Chud Shadowski ile bir'ölüm vuruşu'.
Drunken bastard doesn't even know I exist, but then he won't let me go to the skinny puppy concert because my heroin addict aunt is coming over for dinner.
Şarhoş yavşağın benim varlığımdan bile haberi yok. Eroin bağımlısı halam akşam yemeğine bize geleceği için, annem Skinny Puppy konserine gitmeme izin vermedi. Yemek?
Listen, you drunken sea hag.
Bana bak, seni ayyaş koca karı.
It wasn't just one drunken night in a dorm room.
Sadece yatakhanedeki sarhoş bir geceden ibaret değildi.
It was a lot of drunken nights.
Bir sürü sarhoş gecemiz oldu.
The thing with her was a drunken, meananingless night that I only look back on with shame.
Onunla birlikte olmam sarhoş ve anlamsız bir geceydi, geriye dönüp baktığımda utandığım tek şey bu.
- A drunken Irishman.
- Sarhoş bir İrlandalı.
Jimmy McNulty, when he ain't policing... he's a picture postcard of a drunken, self-destructive fuck-up.
Jimmy McNulty, polis olmadığı zamanlarda kendini yok etmeye çalışan, sarhoş bir adamın portresidir.
You're gonna take advantage of my drunken state?
Sarhoş olmamdan mı | faydalanacaksın?
How many drunken nights did you stop at the park and give someone head?
Kaç sarhoş gece paraka gidip, | biriyle yattın?
Drunken Hottentot.
Sarhoş yerli.
- You are nothing but a drunken whore.
- Sen sarhoş bir kahpeden başka bir şey değilsin.
Why, drunken man, must you think everything I do and say comes from my mother?
Neden her yaptığım ve söylediğimin arkasında annemin olduğunu söylüyorsun? Hera adına!
I remember a very drunken night in Oxford when you recited the list.
Oxford'da listeyi açıkladığın içkili geceyi iyi hatırlıyorum.
We are 1,000 miles from home in a New York police station with a drunken rock star waiting for your dead father to show up. You want to be more interesting?
Evden 1000 mil uzakta sarhoş bir rock yıldızıyla karakolda ölmüş babanın gelmesini bekliyoruz, daha mı ilginç?
Drunken Hussies 3, Backdoor Patrol 5 and Mona Lisa Smile.
Drunken Hussies 3, Backdoor Patrol 5 ve Mona Lisa Smile.
Nude drunken driving?
Sarhoş ve çıplak araba sürerek mi?
Rory Riseman is a drunken venal creep.
"Ölü anne-babalar derneği" idi. Cinayete meyilli, lise çağındaki şu ikiz kardeşleri anlatıyor.
The total imbecile had fallen asleep at some traffic lights... in a drunken, drug-induced stupor.
Embesil herif trafik ışıklarında uyuyakalmış sarhoş, uyuşturucunun etkisinde.
- I don't think a song written by a well-known drunken fornicator is really appropriate for the holy sacrifice of the Mass.
Tanınmış, sarhoş, zina meraklısı birinin yazdığı şarkının ayinin kutsal kurbanı için uygun olduğunu hiç sanmıyorum...
No, this is a drunken baboon drooling on the mix board.
Hayır, miks cihazının başında saçmalayan sarhoş bir maymun.
I can't believe you haven't seen'Drunken Master'!
'Sarhoş Usta'yı izlemediğine inanamıyorum!
- And your drunken sister.
Ve sarhoş kız kardeşine.
I still thought I was just dealing with some drunken jerk.
Hala sarhoş bir pislikle uğraştığımı sanıyordum.
The secret drinker, with the secret cunning of the drunken, had a secret supply hidden away.
Anneniz alkolikti ve içki zulasını bir alkolik kurnazlığıyla saklamıştı.
A spoiled brat, a domestic parasite and a drunken old bag, who cares wether they're dead or not?
Şımarık bir çocuk, parazit gibi bir hizmetli ve alkolik bir kocakarı. Ölüp ölmemeleri kimin umurunda?
Never mind these drunken fools.
Bu sarhoş salaklara aldırma.
Drunken driving, no car papers, at the crossing sans turn signal, no seat belt, and the right stoplight.
Alkollü araç kullanma, ruhsat yok, kavşakta dönüş sinyali vermemek,.. ... emniyet kemeri ve sağ stop lambası yok.
They want to take away the car, papers, and send me to the judge for drunken driving.
Arabayı ve belgeleri almak istiyorlar. Beni sarhoş araba kullanmaktan mahkemeye çıkaracaklar.
in drunken delight Earth spins at our feet
sarhoş zevklerle dünya ayaklarımızın altında dönüyor
Remember the time... that girl left him a drunken mess.
Hani hatırlasana onu zil zurna bırakan bir hatun vardı.
Sorry you had to listen to them drunken fools before, mr.
O ayyaşları dinlemek zorunda kaldığınız için üzgünüm Bay Hickok.
The good lord and your father's drunken carriage driving Took her away from us,
Tanrı ve babanın sarhoş halde kullandığı arabası onu bizden aldı.
- I don't know what we are... but I am so cold that the thought of spending a week... with a bunch of drunken bimbos and rattle-headed frat boys... seems like a very good trade-off for being warm.
Ne olduğumuzu bilmiyorum ama şu anda çok üşüyorum. Ayyaş fahişeler ve beyinsiz kulüp çocuklarıyla bir hafta geçirmek bile ısınmak için mantıklı gelmeye başladı.
She'll melt like butter, and then it's hello, angry drunken gambling.
Yap gibi erir. Ondan sonra merhaba kızgın ve sarhoş kumar.
A drunken happy-hour hookup... does not give this guy any moral advantage over me, Sean.
Ucuz içki saatinde sarhoş olup sevişmesi... benden avantajlı olduğu anlamına gelmez, Sean.
- On how you feel about drunken catfights.
- Neye? Alkollü kedi dövüşleri hakkında ne düşünüyorsun?
I see guys, drunken assholes that I went to high school with, who stand on the corner, high, having a great time, and I gotta wonder why... these assholes are still walking around when Jimmy Keefe ain't.
Köşede durmuş, harika vakit geçiren beraber liseye gittiğim, sarhoş ipneleri görüyorum ve merak ediyorum neden... Jimmy dolaşamıyorken böyle ipneler neden hala dışarıda.
Nothing says "good morning" like a drunken human alarm clock.
Hiç kimse sarhoş bir insan saat gibi günaydın diyemez.
Sleep tight, my drunken angel.
Uyku zamanı, sarhoş meleğim.
Did you promise to be miserable, to be taken for granted by a drunken lout?
Sefil olmaya mı yemin ettin, ya da bir kaba adamın seni yanında götürmesi için mi?
You're gonna believe some drunken Irish fuckin'prick over me?
İrlandalı bir sarhoşa mı inanacaksın benim yerime?
The witness, a grocer's assistant, stated that the fight was precipitated by some drunken impertinence to a young lady who was walking with a man at the station.
"Çok güzel bir Noel armağanı olacak" dedi Charlotte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]