English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ E ] / Everywhere you look

Everywhere you look traducir turco

197 traducción paralela
Everywhere you look, there's something to paint.
Nereye bakarsan bak, boyayacak bir şeyler var.
Everywhere you look is an oil well, even on the front lawn.
Herkes sanki benzine bakar gibi bakıyor.
Everywhere, everywhere you look.
Her yerdeler, baktığın her yerde.
Kings, Queens, knights everywhere you look, and I'm the only pawn.
Krallar, kraliçeler, baktığın her yerde şövalyeler var, rehine konan da benim.
A god is hidden everywhere you look.
Baktığın her yerde bir tanrı gizlidir.
Everywhere you look are suitcases.
Herkes iyi giyimli..
THEY'RE IN THIS ROOM AND THAT ROOM AND EVERYWHERE YOU LOOK, AND EVERYWHERE YOU LOOK,
Bu odada, o odada baktığın her yerdeler, baktığın her yerde.
I mean, uh, I'm trying to protect myself... because, really, there are these abrasive beatings to be avoided everywhere you look.
Kendimi korumaya çalışıyorum çünkü etrafında nereye baksan kaçınman gereken bu yıpratıcı etkenleri görüyorsun.
Everywhere you look you're gonna see happy detectives detecting.
Baktığın her yerde mutlu araştırmacılar olacak.
Everywhere you look, slime is on the loose.
Baktığın her yeri bir pislik tabakası sarmış.
Everywhere you look, it's all changing.
Herkes, her şey öylesine değişti ki.
They kind of let it fall on the ground so everywhere you look, you'll see snow.
Yere düşmesine izin verirler ki nereye bakarsan bak karı görebilesin.
They're everywhere you look.
Nereye baksan ayna vardır.
The ironic thing is that everything is pink gold today... everywhere you look.
Felsefe kitapları okuyorsun. Değeri terbiye, dostluk ve iyi niyet gibi manevi ölçütlerle ölçen bir toplumsal sözleşmeye bağlıyız.
Everywhere you look, I'm
# Nereye baksanız
This is pure poetry here tonight with some of the most beautiful jewels I've ever seen glittering everywhere you look, especially on the lovely throat of Isabella de la Fontaine.
Bu gece tam bir şiirsellik yaşanıyor. Baktığım her yerde hayatımda gördüğüm en güzel mücevherleri görüyorum. Özellikle de Isabella de la Fontaine'in güzel boynunda.
I've been trying to wait until marriage but everywhere you look is sex, sex, sex.
Ben evliliğe kadar beklemeyi deniyorum ama nereye baksam tek gördüğüm seks, seks, seks.
Everywhere you look, temptation.
Nereye baksam, günaha teşvik var.
And everywhere you look there are nude sunbathers.
Nereye bakarsanız çıplak güneşlenenleri görürsünüz.
Seems like everywhere you look these days, things are going from bad to worse.
Bu günlerde baktığın her yerde, herşey kötüden daha kötüye gidiyor gözüküyor.
Everywhere you look there's sheep, sheep, sheep.
Baktığın her yerde koyunlar var, koyunlar, koyunlar.
Everywhere you look you see green and colour.
Her yer yeşil ve cıvıl cıvıl görünüyor.
It's hot, it's muggy. There's nature everywhere you look.
Sıcak, nemli, baktığın her yerde doğa var.
Everywhere you look, you would see dead people.
Nereye baksan, ölü insanlar vardı.
All of a sudden, everywhere you look there's love and possibility.
Aniden nereye baksan etrafta aşk ve olasılıklar görürsün.
It's not glamour everywhere you look.
Baktığınız her yerde ihtişam göremezsiniz.
That's because they seem to have prisons everywhere you look.
Çünkü her köşede hapishane vardır.
Everywhere you look, there's opportunity.
Nereye bakarsan bak, bir fırsat vardır.
Evening Standard, Daily Mail, everywhere you look.
Evening Standard, Daily Mail. Baktığın her yerde.
OK, have one last fling, but I'll be back, and until then, everywhere you look, you'll see me.
Tamam bir kaçamak daha, sonra geri döneceğim ve o zamana kadar baktığın her yerde beni göreceksin.
Damn terrorists everywhere you look.
Baktığın her yerde lanet teröristler.
I will definitely make you pay the price for making the injured look for you everywhere!
Yaralı birine kendini aratmak ne demek ödeteceğim sana!
I'll be everywhere wherever you can look.
Her yerde olacağım. Baktığın her yerde.
I've look everywhere for you.
Her yerde seni arıyordum. Buraya geleceğine emindim.
We look everywhere for you.
Her yerde seni arıyoruz.
You look everywhere?
Her yere baktın mı?
You look everywhere for evidence to prove that he's guilty.
Suçlu olduğunu kanıtlamak için her yerde kanıt arıyorsunuz.
Then why does Fang still look for you everywhere?
Peki neden hala Üstad Fang seni arıyor?
But he will still look for you everywhere
Ama yine de seni aramayı sürdürecek
Yes, you're quite right to tell me... but this sort of disappearance... forces us to Look everywhere.
Evet, bunu belirtmekte haklısınız ama bu tür kaybolmalarda her yere bakmak zorundayız.
You should go back... or else the palace folk will look everywhere for you
Geri dönmelisin... Yoksa seni merak edecekler
I look everywhere for you.
Her yerde seni aradım.
Look around you, they are everywhere.
Etrafına bak, her yer onlarla dolu.
Your ways, your scent everywhere I look, I see only you
Yolunu, kokunu her yerde ben görüyorum, bak sadece
All week long, everywhere I look, there's you.
Bütün hafta nereye baksam seni gördüm.
You let him look for you everywhere!
Onu heryerde görebilirsin!
nudity situation. Did you look everywhere?
Her yere baktın mı?
Did you look everywhere... for your keys?
Anahtarın için her yere baktın mı?
You got to look over your shoulder everywhere you go, don't you?
- Ne hissediyorsun - Sana bakacaktım
Everywhere you look is Misery
Nereye baksan hüzün.
I had to look everywhere until I heard you yelling.
Bağırdığını duyana kadar her yere bakmak zorunda kaldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]