Fair warning traducir turco
208 traducción paralela
- When I decide to go, I give fair warning.
- Gitmeye karar verdiğimde seni uyarmıştım.
I give you fair warning, I'll do everything I can to keep her away from you, to help her forget about you and get her married to a guy who'll make her happy.
Seni şimdiden uyarıyorum, onun senden uzak durması, seni unutması ve onu mutlu edecek biri ile evlenmesi için elimden geleni yapacağım.
I give these people fair warning.
Bu insanları düzgünce uyardım.
If he isn't, it'll be a fair warning.
Ya değilse, Adil bir şekilde uyarırım.
I'm givin'ya fair warning!
Seni dürüstçe uyarıyorum!
I'm giving you fair warning.
Sana adil bir uyarıda bulunuyorum.
Fair warning and last call.
Satıyorum, satıyorum.
I'm giving you fair warning, McCabe.
Seni uyarıyorum McCabe.
Hope she gave you fair warning
Umarım seni önceden uyarmıştır.
Wouldn't want to take your money without fair warning.
Seni uyarmadan, paranı almak istemem.
Fair warning!
Açık bir uyarı!
Fair warning, then.
Son uyarı, o zaman.
I give you fair warning, comrade advisor...
Seni son kez uyarıyorum, yoldaş danışman.
We should have given me a fair warning you were coming... so I could have reserved a room at the Plaza.
Geleceğini önceden haber verseydin sana Plaza'da bir oda ayırtırdım.
Fair warning, boys.
Dost uyarısı çocuklar.
I gave you fair warning.
Seni adilce ihtar ettim.
$ 2.1 million. Fair warning then. Selling for $ 2.1 million.
Sizin değil. $ 2.100.000'da. $ 2.100.000.
Fair warning : we brought a lot of pictures.
Sana da bir sandalye ayırmıştık.
Let me give you fair warning, Xena.
Sana bir tavsiyede bulunayım, Zeyna.
- Fair warning lf you stop to feel a tingle And you like remaining single
( İçiniz kıpırdamıyorsa ) ( Bekar kalmak istiyorsanız )
Fair warning then at $ 55,000. - It's a fabulous chaise. - I don't know.
57 nolu parça, Yung Che'ye ait bir tabak ve başlama fiyatı 90,000 dolar.
So, like I say, just thought, you know, fair warning.
Neyse, bilirsin işte baştan uyarayım dedim...
Against you all in the room. Is that all, then? Fair warning.
Hepsi bu kadar mı?
Fair warning.
Hemen.
But fair warning. It can get pretty rough in there.
Orası çok sorunlu olabilir.
I was just giving you fair warning.
Sadece sana adil bir uyarı veriyordum.
I just thought you deserved fair warning.
Sadece nazik bir uyarıyı hak ettiğini düşündüm.
Fair warning.
Yeterli bir uyarı.
Here's fair warning.
İşte sana bir uyarı.
Don't expect me to fish your dead body from an angry sea that gave you fair warning.
Öfkeli denizin içinden senin ölü bedenini çekmemi bekleme. Bu sana uyarım olsun.
Man, you're tough. I'm giving a test on Hamlet, but I give fair warning.
Ben Hamlet'ten bir test veririm, ama kurallara uyulmasına dikkat ederim.
I give you fair warning- - without you as first triumvir, many member worlds are scared to commit their fleets and planets to commonwealth control.
Siz başkan olmazsanız üye gezegenlerin çoğu filolarının ve gezegenlerinin kontrolünü Bağımsız Devletlere vermeye korkacaktır.
No, I'm just giving you fair warning.
Hayır, seni dikkatlice uyarıyorum.
I give fair warning to all those who have reason to fear me... not to attempt to reside in Victoria.
Benden korkması gereken herkesi açıkça uyarıyorum. Victoria'yaya başvurmaya kalkmayın.
Here's fair warning, if you don't hire a lawyer... you could wind up getting absolutely nothing.
- Sizi uyarıyoruz. Avukat tutmazsanız, hiçbir şey alamazsınız.
- You're gonna be shooting effects... you gotta give me a fair warning.
- Eğer efekt kullanacaksan... beni açıkça uyarmalısın.
- I mean, you've got to give me a fair warning.
Ne? - Yani, beni açıkça uyarman gerekir.
Fair warning, though :
Ama uyarayım.
This chastisement will serve as fair warning to all renegade tribes.
Bu ceza bütün hain kabilelere uyarı olacak.
I'm just giving you fair warning, cupcake.
Seni sadece uyarmak istedim, çöreğim.
Look, I know you tend to get a little territorial about your crime scenes, and I don't want there to be any tension between us, so I'm giving you fair warning.
Bak, ekipte kendi başına olmak istediğinin farkındayım ve aramızda herhangi bir gerilim olsun istemiyorum - Bu yüzden seni dostça uyarıyorum.
Fair warning, Hal.
Saçmalama artık, Hal.
Well, now, Ellie... has the one thing your mother didn't. She's got a fair warning.
Annende olmayıp da, Ellie'de olan, onun erken uyarı almış olması.
so, like i say, just thought, you know, fair warning.
Yani dediğim gibi, sadece düşündüm de, bilirsin, uyarmam gerekiyordu.
Give the snakes fair warning.
Yılanları kaçırmış olursunuz.
Fair warning of $ 380,000.
Önde oturan bayan teklif verdi.
Fair warning.
Son uyarı.
And fair warning.
Sona yaklaşıyoruz.
'I thought it only fair to give you advance warning'that Ross Vaughan now knows about Mariella Hernandez,'and I have no doubt he will pass this information on to Rafa.'
Sizi en baştan uyarmıştım. Ross Vaughan, Mariella Hernandez ile ilgili her şeyi biliyor. Ve bu bilgiyi Rafa'ya ulaştırdığından hiç şüphem yok.
Fair warning for what?
- Hangi konuda?
Fair warning.
Önüm arkam sağım solum sobe.
warning 421
fair enough 1495
fair point 106
fair lady 16
fair and square 46
fair play 60
fair is fair 49
fair maiden 16
fair dos 19
fair enough 1495
fair point 106
fair lady 16
fair and square 46
fair play 60
fair is fair 49
fair maiden 16
fair dos 19