English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Fetch it

Fetch it traducir turco

387 traducción paralela
Fetch it on over here.
Şunu bana getirsene.
I had forgotten my umbrella at the Sigma Club and I stopped by to fetch it.
Şemsiyemi Sigma Kulübü'nde unutmuşum ve almak için oraya uğradım.
But he can't come right over here and fetch it so what they do is this...
Ama buraya gelip alacak durumu yok, bu yüzden o işi de biz yapacağız.
On the yacht. You go fetch it, see?
Gidip onu getir, olur mu?
I'll go and fetch it.
Gidip alacağım.
I'll fetch it.
Gidip bakayım.
- That'll fetch it.
- İşte böyle.
I'll go and fetch it.
Gidip getireyim.
Any man desiring water will climb and fetch it.
Su isteyen adamlar tırmanıp alabilir.
Well, Mr. Mole, would you do me the kindness to fetch it down?
Peki Bay Mole, onu buraya getirme nezaketini gösterebilir misin?
Fetch it. Fetch it, boy.
Yakala oğlum!
I'll fetch it right now
Hemen gidip getireyim.
I'll be the one to go and fetch it from the Consulate.
Konsolosluktan gidip alacak olan kişi ben olacağım.
Go fetch it, Luke.
Git getir Luke.
I'll fetch it and then we can exchange.
Önce onu getireyim, Sonra takas ederiz.
Fetch it for me, would you?
Onu bana getirir misin lütfen?
Go fetch it.
Git getir.
Fetch it.
Getir onu.
Fetch it.
Hadi biraz daha oynayalım.
Fetch it, dog.
Getir onu, köpek.
Come on, fetch it!
Haydi, getir onu!
I'll fetch it.
Gidip getireyim.
I will go and fetch it if you like.
Eğer isterseniz gidip getirebilirim.
I'll fetch it for you myself, sir.
Gidip kendim getireyim efendim.
I don't believe it. I don't believe it shall i fetch the plasters later on? No, no.
Ben buna inanmıyorum.
There are no gaslights, and you have to fetch water from a reservoir and heat it on a stove.
Gaz lambası yok. Su kuyudan çekiliyor ve sobada ısıtılıyor.
● Fetch Dai Bando. ● Dai Bando, is it?
- Dai Bando'yu getir.
I'll fetch it later.
Ben sonra alırım.
You think I'll fetch it?
Suyu da mı ben getireceğim?
Fetch your gear and take it below.
Eşyalarınızı alın, ve aşağıya inin.
I'll fetch you when it's sorted out.
İşleri yoluna koyduktan sonra seni yanıma alırım.
Fetch me a drink while I count it, will you?
Ben sayarken bana bir içki hazırlamaya ne dersin?
Fetch the litter bearers, squire, and be quick about it.
Söyle sedyeyi getirsinler. Çabuk olun hadi.
FETCH THE SUPERINTENDENT. TELL HIM IT'S MRS. WILBERFORCE.
Şefe Bayan Wilberforce'un geldiğini haber verin.
Why is it never her turn to go and fetch things?
Neden o hiç gidip bir şeyler getirmiyor?
Therefore I say with noble Buckingham... that it is meet so few should fetch the prince.
O nedenle, bana göre, Sayın Buckingham'ın dediği gibi, Prensin birkaç kişi eşliğinde gelmesi uygundur.
What will it fetch on the New Bedford market?
New Bedford piyasasında ne sağlayacak?
It will fetch me a great premium... here.
Bana büyük bir ödül getirecek buraya.
But it was no business of mine, so I went upstairs to fetch my pattern.
Beni ilgilendiren bir şey değildi. Bu yüzden yukarı çıkıp patronu aldım.
It should fetch a good price.
İyi para eder.
Get a car to fetch him, it must be 150 km.
Onu alıp getirmek için bir araba bul, orası 150 km vardır.
Is it true that you saw the carriage that came to fetch Doctor Kruvajan yesterday evening?
Dün akşam Doktor Kruvaja'yı almaya gelen faytonu gördüğün doğru mu?
" It really took you long to fetch a glass of water!
"Bir bardak su getirmen gerçekten çok uzun sürdü!"
Fetch! You made a match of it, Alan, I'll give you that.
- Yakala!
- It wouldn't fetch 10 cents anywhere.
- Hiçbir yerde 10 sent bile etmez.
It'll fetch you round.
Seni düzeltecek.
But as this boss was too demanding... he used to send me to fetch firewood without warm clothes when it rained...
Fakat bu patron da benden çok şey istiyordu. Yağmurlu havalarda beni, üstümde bir şey olmadan... odun toplamaya gönderiyordu.
Pull it up on the rise and help me fetch the water.
Yukarı çek ve suyu taşımama yardım et.
Edwina, fetch the pistol. It's in my room.
Edwina, odamdan tabancayı getir.
It means they're coming to fetch someone.
Bu birini almaya geliyorlar demek.
"The party of the first part gives the party of the second part full power to do with him at their pleasure, to rule, send, fetch or carry him or his, be it either body, soul, flesh or blood."
"Taraflardan ilki diğerine kendi isteğince yönetmek, yollamak, kazanç sağlamak ya da ruhunda, vücudunda ya da kanında taşımak için maksimum gücü vermektedir."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]