English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Five hours

Five hours traducir turco

1,827 traducción paralela
I've got to ride this out for four or five hours and I'm straight. Okay.
Üç - dört saat içinde bunu vücudumdan atacağım, sonra düzeleceğim.
Five hours after that, I find out.
Ondan 5 saat sonra, sonucunu öğreneceğim.
Can you believe this joker once spent five hours in the pouring rain waiting for me to come out of the club.
Bu bir keresinde beni, tam beş saat yağmur altında klüpten çıkayım diye beklemişti.
At least five hours.
Hiç olmazsa beş saat.
You try eating it for five hours.
Beş saat o şeyi yemeyi sen dene.
We're still on the highway for another five hours.
Beş saat daha otobandayız.
You know, I am not the one who stays out later than usual. I am not the one who cancels plans. I am not the one who thinks that a perfect date night is five hours of Spider-Man.
Ben değilim geç gelen, ben değilim Örümcek Adam için randevuya gelmeyen.
Oh, right. So I spent five hours making us a romantic dinner... and you're off with fucking Brian Callahan?
Ben beş saatimi verip romantik yemek hazırlayayım sen ise...
From your combined total of five hours of relationship experience?
Topu topu 5 saatlik ilişki deneyimine dayanarak mı?
We're supposed to spend five hours a week together.
Haftada 5 saat benimle ilgilenmelisin.
Does this count as part of the five hours per week?
Bu, o haftalık 5 saate dahil mi?
For about five hours.
Beş saat kadar.
You're five hours late.
Beş saat geç kaldın.
For five hours a day, there's no other Choice but going mad.
Beş saat bunları izliyorlar, yani kafayı sıyırmak kıaçınılmaz.
These guys watching for five hours.
Bunlar günde beş saat TV izleyenler,
Because I live on five hours'sleep and the only man in my life is Mr. Coffee, okay?
Çünkü günde 5 saatlik uyku ile yaşıyorum ve hayatımda ki tek erkek bay kahve, tamam mı?
Five hours of countryside and educated nothingness.
Beş saatlik yolculuk ve eğitimli boş laf.
Shh! We're not filming for another five hours!
Daha beş saat çekim yapmayacağız!
I've had, like, five hours in the last two days.
Son iki gündür, yaklaşık, beş saat uyudum.
- Four, five hours, not more.
- Dört ya da beş saat, fazlası değil. - Evet.
Once a month he tells me to block out four or five hours like that.
Ayda bir böyle birkaç saati boş bırakmamı ister.
We'll be in Chicago in about five hours.
Yaklaşık 5 saatte Chicago'da oluruz.
Quiet, for five hours?
Beş saat boyunca mı?
We've got five hours.
- Beş saatimiz var!
It's five hours.
5 saat.
Now this place opens in five hours.
Bak burası beş saate kadar açılıyor
I MEAN, YOU GOT MAYBE FIVE HOURS.
Yani, beş saatimiz falan var.
Brenda : OKAY, FIVE HOURS.
Tamam, beş saat.
Five hours?
Beş mi?
They can't drive five hours to be at their son's bonding ritual?
Arizona'da yaşıyorlar. Oğullarının evlenme sözü törenine katılmak için 5 saat araba kullanamazlar.
That gives us five hours till your next meeting.
Bir sonraki toplantına kadar beş saatimiz var.
- He's got to be on the set in five hours.
- Chet'in, 5 saat sonra sette olması gerek.
About five hours.
Yaklaşık beş saat.
Our flight got delayed five hours.
UCAGIMIZ BES SAAT ERTELENDI.
I just spent the last five hours down at the police station.
Son beş saatimi karakolda geçirdim.
It's only four or five hours'drive from here.
Dört beş saat mesafedeymişiz.
They're five hours from here.
Beş saatlik mesafedeler.
She said a job like that, four, five hours under the knife cutting that deep into the tissue of the face, the nose, the eyes you can't take that kind of pain. It's impossible.
Dört, beş saat süren surat, burun ve göz dokusunu derinden kesen bu tür bir ameliyatta bu acıya dayanamazmışsın.
What kind of "food" did you go out to get that takes five goddamn hours? Brenda... Brenda shit!
Ne çeşit bir yemek yemen 5 koca saat sürdü.
Five times a day after every two hours.
Günde 5 kez, 2 saatte bir.
It took five and a half hours for our convoy to do the 50 miles from Cambridge to London.
Konvoyumuzun Cambridge'den Londra'ya olan 80 kilometreyi geçmesi beş buçuk saat sürdü.
And then... "Here, go watch these guys interrogate"... which were the people that we were replacing... For about five or six hours before I did my first interrogation.
Daha sonra götürüp, yer değiştireceğimiz elemanların nasıl sorgulama yaptıklarını izlettiriyorlardı ilk sorgulamamı yapmadan önce beş, altı saat onları izlemiştim.
But all we have to do is stall for five and a half hours until Landry dials in.
Bizim yapmamız gereken tek şey zaman kazanmak ve bir buçuk saat sonra Landry'in çevirmesini beklemek.
Major organs have to be removed at the hospital and then transplanted into the new patients within four to six hours, but bone and tissue can be removed at any point and stored for up to five years.
Önemli organlar hastanelerde alınmalı, ve 48 saat içinde de yeni hastalara nakledilmeli, ama kemik ve dokular her yerde alınıp, beş yıla kadar da saklanabilir.
Where have your hands been the last five hours?
- Peki ellerin son beş saattir neredeydi?
And it only took five hours, four buses and two bottles of vodka. Double bosh!
- Hem de ne saçmalık.
Well, what do you expect after two years, six weeks, three days... eight hours, five minutes?
2 yıl, 6 hafta, 3 gün, 8 saat ve 5 dakikadan sonra ne bekliyordun?
- Five hours and 58 minutes.
5 saat ve 58 dakika daha.
If you don't treat the first symptoms within 48 hours... it'll kill you within three to five days.
Eğer ilk belirtileri 48 saat içerisinde tedavi etmezsen üç ila beş gün içerisinde seni öldürür.
Been dead at least two hours, which is consistent with four of the five other victims.
En azından iki saat önce ölmüş, bu da, diğer 5 kurbanın dördüyle uyuşuyor.
I've been asking to see you... for five hours! What happened here?
Ne oldu burada?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]