English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Fixed it

Fixed it traducir turco

2,440 traducción paralela
But I fixed it for him.
Değil mi Walter Amca?
Yeah, but you said you wouldn't come to L.A., so I fixed it.
Evet, ama sen L.A.'e gelmeyeceğini söyledin, ben de sorunu çözdüm.
So we got a software patch and fixed it right up,
Biz de, donanımsal bir güncellemeyle hemen düzelttik.
We fixed it up with love And a great deal of cash, I might add.
Onu sevgimizle ve eklemeliyim ki, büyük paralar harcayarak onardık.
You fixed it yourself.
Tamiratı kendiniz yapmışsınız.
You managed to get us all back here, and then you fixed it so we'd stay.
Hepimizi buraya tekrar toplamayı başardın, sonra da her şeyi düzelttin ki burda kalalım.
But he could've fixed it by now.
Ama tamir etmiş olabilir.
Remember when you rented this place, how we fixed it up?
Burayı ilk kiraladığınızda nasıl temizlik yapmıştık, hatırladın mı?
You fixed it.
Tamir etmişsin.
I thought Victoria fixed it.
Ne demek istiyorsun? Victoria'nın düzelttiğini zannediyordum.
A doctor fixed it in one visit.
Doktor onu tek muayenede düzeltti.
I fixed it.
Hallettim.
No, no, I've fixed it.
- Onu hallettim zaten.
But Mrs. Frederic fixed it.
Ama Bayan Frederic olayı örtbas etti.
It was broken, and we fixed it.
Bozuktu, tamir ettik.
He fixed it.
Aramız düzeldi.
She fixed it.
Halletti.
I thought you were having it fixed!
Onu tamir ettirecektin hani?
That's it. I'm all fixed up.
Evet kızım, iyileştim.
They break, it will be fixed.
Kırarlarsa onarılır.
I need you to get it fixed. We need the power turned on. Come on.
Eğer uzaylılar bunu dinlediyse olduğumuzdan daha havalı sanmışlardır bizi.
Let's get maintenance up here and tell'em not to let anyone on here before it's fixed.
Tamir edilene kadar da kimsenin binmemesini söyleyelim. - İyi misin? - Evet.
It's nothing fixed.
Sözleşmemiştik.
We'll get it fixed from Shakeel.
Shakeel'de yaptıracağız.
Well, then let me take it back to the factory for repairs And I'll pull it out again after it's fixed
Ee, o zaman kılıcı tamir için servise vereyim
It can't stay broke and get fixed.
Bozuk kalamaz ve onarılması gerekiyor.
I need you to get it fixed.
Onu tamir etmen gerek.
Your car get it fixed.
Arabayı unutma. Bir an önce tamir ettir.
Well, it seemed quite fixed at Sybil's ball.
Sybil'ın balosuyla tam uymuştu.
Well, whoever did it Might have waited a few years till the heat cooled And then fixed their ride.
Katil kimse, ortalık yatışana dek birkaç yıl bekleyip tamir ettirmiş olabilir.
All right, just... Just get it fixed, please?
Pekâlâ, hemen düzelt, lütfen.
It needs to be fixed and that's where this lucky chap comes in.
Düzeltilmesi lazım ve bu adamlar bunu yapmaya gidiyor.
It's your turn,'cause I fixed the garbage disposal, - and I'm buried at work right now.
Ben her gün nereye gidiyorum peki?
Fixed our lawn mower, the toaster, put batteries in the smoke detectors, and it turns out we did have picture-in-picture on the TV.
Çim biçme makinesini tamir etti. Tost makinesini duman detektörü koydu. Hatta zaman zaman televizyon bile izledik.
I just drove home and secretly got the car fixed the next morning, and I hoped that, you know, it was a coyote or something.
Hemen eve sürdüm ve ertesi gün gizlice arabayı tamir ettirdim, ve onun bir çakal ya da başka bir şey olduğunu umdum.
Something is broken in this house, You just throw it at me like it's my job to get it fixed.
- evde ne zaman birşeyler bozulsa düzeltmek benim işimmiş gibi taşı bana atıp kaytarıyorsun.
We've starting using fixed-net fishing, so it starts early in the morning.
Balık avında farklı bir yöntem kullanmaya başladık, sabah erkenden işe koyuluyoruz.
But when I did, it was like... it was like I was broken... and Lucas fixed me.
Ama bunu yaptığımda, bu... Ben kırılmışım da Lucas beni düzeltmiş gibiydi.
I hope you can get it fixed.
Umarım sorunu çözersin.
Did it occur to you to get'em fixed?
Onların düzeltildiğini hatırlıyor musun?
This is up to your father and I to fix if it can be fixed.
Tabii düzeltmesi mümkünse artık. Biliyorum. Sordum sadece.
She'll be back when it's fixed.
Tamir edilince gelecekmiş.
Just open it, it's been fixed.
Sadece aç, tamir edildi.
My brother smashed up my car and I need $ 5000 to get it fixed.
Nasılsın? Kardeşim arabamı çarpmış ve tamir için 5000 dolar istiyorlar.
It must be some kind of fixed demonstration.
Sabit bir gösterim olmalı.
That's fixed it in the past.
Geçmişte işe yaramıştı.
I wanted him to see it all fixed up.
Düzelmiş halini görmesini istedim.
Chambers called it Vestiges Of The Natural History Of Creation and in it he presented a compelling case for the notion that species are not fixed - they change.
Chambers kitaba "Yaratılışın Doğal Tarihinden İzler" adını verdi. Kitapta canlıların sabit olmadığı değiştiğine dair ilgi uyandırıcı düşünceyi sundu.
Whatever's going on, we want it fixed.
Her ne oluyorsa, düzeltilmesini istiyoruz.
Can it be fixed?
Tamir edilebilir mi?
Just get it fixed.
Düzeltilmesini sağlayın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]