Forgive me for asking traducir turco
74 traducción paralela
Forgive me for asking you so many rude questions.
Sana sorduğum o kaba sorular için bağışla beni.
Please forgive me for asking... but if you could tell me anything at all about it...
İstediğim şey için beni affedin ama bu konuda bana bir şeyler anlatabilirseniz.
Forgive me for asking, but is it true that you tried to commit suicide because of a failed love affair?
Sorduğum için affedin ama başarısız bir gönül işinden sonra, intihara kalkıştığınız doğru mu?
Forgive me for asking, but things like that can drive a man to despair.
Sorduğum için bağışlayın ama bu tarz şeyler insanı ümitsizliğe sürükler.
Forgive me for asking sir, but why do you plan to live in England?
Sorduğum için bağışlayın bayım, ancak, neden İngiltere'de yaşamayı düşünüyorsunuz?
Forgive me for asking, but have you met someone?
Sorduğum için bağışlayın. Başka biriyle mi tanıştınız?
Forgive me for asking.
Sorduğum için beni affet.
Mr. Kittering, forgive me for asking you this, but where were you the night the Commodore was killed?
Bay Kittering, bunu size sorduğum için beni bağışlayın, fakat Kaptanın öldürüldüğü gece nerede idiniz?
Forgive me for asking all these questions... but we don't want to lose the best rep we've ever had... to the flu or other opportunities.
- Bunları sorduğum için bağışla... ama en iyi satış temsilcimizi, ne grip yüzünden... ne de başka sebeplerle kaybetmek istemeyiz.
Tonight, forgive me for asking, you have something to do that gives you enjoyment?
Sorduğum için kusura bakma, bu gece, hoşuna gidecek başka bir şey mi yapacaksın?
Forgive me for asking, Mr. Perret but what happens in 1 8 months when they get out?
Sorduğum için affedin, bay Perret ama 18 ay sonra hapisten çıktıklarında ne olacak?
Forgive me for asking, and I don't mean to belabor the obvious... but why've you got your head so far up your ass?
Sorduğum için bağışla ama neden hala onunla uğraşıyorsun?
Miss Muntz, please forgive me for asking... but what exactly is the matter with you?
Bayan Muntz, lütfen sorum için bağışlayın... ama sizin sorununuz tam olarak nedir?
Forgive me for asking, are you obliged to follow the diet of your patients?
Sorduğum için affedin, Siz de hastalarınızın diyetini uygulamak zorunda mısınız?
Forgive me for asking again, but can you tell me anything about what I might find in the Next Emanation?
Tekrar sorduğum için beni bağışla, ama bana yeniden doğumda, nelerle karşılaşabileceğimi anlatabilir misin?
Forgive me for asking but I need to ask you a couple of questions.
Kusura bakmazsanız... size birkaç soru sormak istiyorum.
Forgive me for asking.
Sorduğum için affet.
Forgive me for asking - are you pregnant?
Sorduğum için bağışla - hamile misin?
Forgive me for asking this, but the children in your care, were any of them ever ill, or did anything ever happen to any of them?
Bunu sorduğum için kusura bakmayın, ama sizin gözetiminizdeki çocuklardan, hiç hastalanan ya da başına bir şey gelen var mıydı?
Forgive me for asking to see Andrea's room.
Andrea'nın odasını görmek istememi mazur görün lütfen.
Technically, and forgive me for asking, what makes Mozarabic ritual different?
Sorduğum için bağışlayın, teknik anlamda "Mozarabicler" farklı olarak ne yapar?
Forgive me for asking, then what are we doing here?
Sorduğum için kusura bakma ama o zaman burada ne işimiz var?
Forgive me for asking but...
Sorduğum için bağışla ama...
Forgive me for asking, but how did you get that lighter?
Kusura bakma ama, o çakmağı nereden buldun?
Forgive me for asking this, but I don't suppose there's any reason why you might have fabricated the story?
Sorduğum için bağışla ama, böyle bir hikâye uydurmak için bir nedenin olmadığını düşünüyorum.
Hey, forgive me for asking, but, uh... where do you stand financially? 'Cause Kirsten and I could lend you...
Sormamın kusuruna bakmazsan, maddi durumun nasıl?
Forgive me for asking, but what exactly was the ailment you spoke to me?
Sorduğum için kusura bakmayın, ama bana söylediğiniz hastalık tam olarak neydi?
Forgive me for asking... but what are you doing here, Mike?
Kusura bakma ama burada işin ne? Kapımız sana hep açık ancak..
Forgive me for asking, sir, but did your son sell drugs?
Bunu sorduğum için bağışlayın efendim ama oğlunuz uyuşturucu satıyor muydu?
Forgive me for asking, but how do you know that? How do you know he was there?
Kusura bakmayın, soruyorum ama, orada olduğunu nereden bildiniz?
Forgive me for asking this.
Bunu sormadım say.
Forgive me for asking. I'm just trying to figure out where you're from.
Affedersiniz, nereli olduğunuzu çözmeye çalışıyorum.
Please forgive me for asking you to lie.
Yalan söylemenizi istediğim için beni bağışlayın.
Forgive me for asking, sir, but couldn't we be doing this in my office?
Sorduğum için bağışlayın, ama bunu yazıhanemde konuşamaz mıydık?
Forgive me for asking you to repeat it, it's just that I've longed to hear those words.
Tekrarlattığım için beni bağışla ama bu sözleri duymalı epey zaman oldu.
Forgive me for asking, but are you sure you don't want to use Peterson on this?
Sorduğum için bağışlayın ama, burada Peterson'u kullanmak istemediğinizden emin misiniz?
Mr. Skahan, forgive me for asking this, but the scar above your eye--how long have you had that, and how did you get it?
Bay Skahan bunu sorduğum için beni bağışlayın. Kafanızdaki yara izi.. .. ne zaman oldu?
Forgive me for asking, but what is wrong with you?
Bunu sorduğum için beni affet ama senin derdin ne?
Forgive me for asking.
Sorduğum için bağışla.
Ma'am, forgive me for asking, but if the Beaton family mistreated Timothy and your cousin, why did you stay on?
Sorduğum sorunun kusuruna bakmayın ama aile Timothy'e ve kuzeninize kötü davrandıysa niçin burada kaldınız?
Forgive me for asking, but where are all the servants?
Sorduğum için bağışlayın ama hizmetkârlar nerede acaba?
Forgive me for asking, Anna, but were you and he having troubles?
Sorduğum için affet Anna, ama aranızda bir sorun var mıydı?
Forgive me for asking, but, um what does a lady like you want here?
Sorduğum için bağışlayın ama sizin gibi bir hanımefendi burada ne arıyor?
Forgive me for asking, but why are you here?
Sorduğum için beni bağışla ama neden buradasın sen?
And I forgive you for that without you even asking me to.
Sen bunu benden istemesen de seni affediyorum.
I was thinking of stopping by the shrine of Sacred Rusina, asking her if she'll forgive me for all the bad things I've done.
Kutsal Rusina tapınağına uğramayı ve O'na yaptığım bütün kötü şeyleri affedebilecek mi diye sormayı düşünüyorum.
I sent my brother a letter asking him to forgive me for the things I said to him.
Kardeşime beni affetmesini söyleyen bir mektup göndermiştim.
Forgive me if I made you think that was asking for it.
Bu söylediğim şey üzerinde baskı yaptıysa özür dilerim.
So I suppose what I'm asking, and you really must forgive me for prying, but are you two an item?
Sanırım bu nedenle soruyorum ve burnumu soktuğum için beni gerçekten affet ama ikiniz birlikte misiniz?
Sir, forgive me, but, uh... It sounds like you're asking me to spy for you.
Efendim, affersiniz ama sanki benden sizin için casusluk yapmamı istiyorsunuz.
Forgive me for asking this, but may I examine you to confirm it?
Vardı.
forgive me 3717
forgive 81
forgiven 39
forgiveness 123
forgive and forget 29
forgive us our sins 21
forgive you 31
forgive you for what 17
forgive us 129
forgive her 37
forgive 81
forgiven 39
forgiveness 123
forgive and forget 29
forgive us our sins 21
forgive you 31
forgive you for what 17
forgive us 129
forgive her 37