Forgiven traducir turco
2,171 traducción paralela
So, have you forgiven my brother?
Abimi affettin mi?
I could have forgiven you but you didn't even come to the trial.
Seni affedebilirdim ama duruşmaya gelme zahmetine bile girmedin.
After 10 years you have the system these minor faults forgiven.
10 yıldan sonra sistemi biraz rahat bırakmak gerekir.
You think you can be forgiven?
Affedileceğini mi sanıyorsun?
I've totally forgiven you.
Seni affediyorum.
Forgiven us of sins.
Günahlarımızı bağışla.
Forgive us our debts, who also have forgiven our debtors.
Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi sen de bizim suçlarımızı bağışla.
- You said I can be forgiven.
Affedile bileceğimi söylemiştin.
- Want to be forgiven? Ask for it. Come on..
- Affedilmek mi istiyorsun?
My love, I have forgiven you.
Aşkım, seni affettim.
Am I forgiven?
Affedildim mi?
I've forgiven myself, okay?
Kendimi affettim, tamam mı?
Your friend has forgiven you.
Arkadaşınız sizi affetmiş.
You are still not forgiven.
Hala Affedilmedin.
Never did anybody no wrong, had to be forgiven for nothin'?
Hiç kimseye yanlış yapmadın mı, affedilecek bir şey yapmadın mı?
We made the mistakes that won't be forgiven.
Affedilmez çok hatalar yaptı.
You're forgiven.
Affedildiniz.
I've forgiven your father.
Ben babanı bağışladım.
My father has never forgiven me and me neither.
Babam beni hiç affetmedi. Ben de kendimi affetmedim.
I've forgiven you for so much worse.
Seni daha kötüleri için affettim.
The debt's forgiven, all right?
Borcunu sildim tamam mı?
Your sins would be forgiven.
Günahların bağışlanacaktır.
I don't wanna be forgiven.
Affedilmek istemiyorum.
When all this is settled, past sins on both sides will have to be forgiven.
Ortalık yatışınca iki tarafın da geçmişteki suçları bağışlanmalı.
You're forgiven.
Seni bağışladım.
"Forgive and you will be forgiven."
"Affet ki, affedilesin."
I haven't forgiven Lucy.
Lucy'yi affetmiş değilim.
He does not look like as a forgiven, right?
Affedilmiş gibi durmuyor, öyle değil mi?
Then you are forgiven.
O zaman affedildin.
You are forgiven because you asked for it.
Affedildin çünkü affedilmek istedin.
By then, you, the girl and Dallas will all be dead, and I shall be forgiven.
O zamana kadar sen, kız ve Dallas ölecek. Ben de affedileceğim.
I need to give something back before I'm forgiven.
Affedilmek için bir şeyler vermem gerek.
And when he doesn't, when he creates a hell on earth for those wronged, when priests who are supposed to act in his name forgive what must never be forgiven?
Ama yapmadığında, yanlış yapanlar için cehennemi dünyada yarattığında onun adına hareket etmesi gereken rahipler, asla affedilmemeleri gerekenleri affederlerse?
Rejoice, since he who approaches God and is remorseful will receive God's mercy and be forgiven, like those brave stylites.
Sevinin, her kim Tanrı'ya yaklaşır, pişman olduğunu söylerse onun merhametini kazanır ve affedilir! Tıpkı stilitler gibi.
I haven't forgiven you yet.
Seni henüz affetmedim.
I haven't forgiven you yet.
Daha seni affetmedim.
- Have you forgiven Kelly for Dallas?
- Dallas'ta olanlar için Kelly'yi affettin mi?
I know he still hasn't forgiven himself for what happened.
Olanlar yüzünden kendini hala affetmediğini biliyorum.
All is forgiven, Richard.
Yaptığın her şey affedildi Richard.
Have you forgiven him?
Onu affedebildin mi?
All I can do is wait to be forgiven.
Tek yapabileceğim, affedilmeyi beklemek.
You're forgiven.
Affedildin.
I've already forgiven her.
Onu çoktan affettim.
Or maybe you've forgiven him after you've realized I'm not so bad.
Belki de o kadar kötü olmadığımı anlayınca onu affettin.
In the words of Saint Francis, "it is only by forgiving that we ourselves are forgiven."
Aziz Francis'in dediği gibi "Sadece affetmekle affedilebiliriz."
Forgiven?
Affedildim mi?
My wife never would've forgiven me.
Karım beni hiç affetmezdi.
You are forgiven.
- Affedildin.
Am I forgiven?
- Affedildim mi?
Tell her all has been forgiven.
Yaptığı her şeyin affedildiğini söyle.
We were forgiven only for Jesus sake.
Biz İsa'nın hatrına bağışlandık.