English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ F ] / Found it

Found it traducir turco

21,263 traducción paralela
And nobody ever found it.
Hiç kimse çantayı bulamadı.
Texas Rangers found it abandoned.
Texas polisleri terk edilmiş halde bulmuşlar.
A dumpster diver found it buried in a bag of garbage.
Bir çöplük dalgıcı çöplükte gömülü bir çantada bulmuş.
Staffer who discovered the body found it like that.
Cesedi bulan eleman kasayı o şeklide bulmuş.
I think I found it.
Buldum galiba.
I found it in Marco Bello's saddlebag.
Marco Bello'nun heybesinde buldum.
I think I found it.
Sanırım buldum.
I found it in the park.
- Parkta buldum.
Found it in a 99 ¢ shop in Chinatown.
Çin mahallesindeki 1 dolarcıdan aldım.
Found it kind of curious he only printed out a few pages of the FBI roster.
FBI listesinin sadece birkaç sayfasını bastırması beni meraklandırdı.
That's why they haven't found it.
O yüzden henüz bulamadılar.
Turns out the guy who found it smudged his fat fingers all over it, smearing any possible prints.
Meğer bulan adam tombul parmaklarını olası izleri yağlayarak her tarafına sürmüş.
- If there was one we've not found it.
- Şayet alındıysa henüz bulamadık.
Sonia's share of the gold... We never found it.
Sonia'nın payına düşen altını bulamamıştık.
I found it!
Buldum!
It's found mainly on construction sites.
Genelde şantiye bölgelerinde bulunuyor.
Anyway, uh, for what it's worth, given the amount of dust that was found in Nolan's apartment, he'd have to be making frequent trips to that cemetery.
Herneyse, ne pahasına olursa olsun Nolan'ın evinde bulunan tozun miktarına bakılırsa o mezarlığa sürekli gitmiş olmalı.
And the stash that we found hidden in the false bottom of your locker confirms it.
Dolabında gizli bir yere saklanmış zula da bunu onayladı.
He found something when he hacked into it.
Kırdığında bir şeyler buldu.
Well, unfortunately, it looks like we're all gonna have to get going. A body was found inside a burned-out car. Okay, we'll just do a rain check then.
maalesef ki hepimiz gitmek zorundayız yanmış bir arabada ceset bulunmuş tamam o zaman sonra toplanırız gene bak hele ne dicem bu gece bize gel erkek erkeğe maç izleyelim teşekkür ederim fakat sen bugun yeterince hayır işi yaptın
Your colleague Emil Bradford's body was found this morning. No, no, I-I-I don't believe it. Oh, my...
meslektaşınız Emil Bradford'ın bedeni bu sabah bulundu hayır hayır inanmıyorum onu en son ne zaman gördünüz geçen perşembeydi burda ofiste gördüm
So, someone smashed up Emil's car before it went off the road? It looks that way, and when I swabbed the glass for particulates, I found traces of steel alloy.
öyle görünüyor partiküllerden cam için örnek aldığımda çelik alaşımı buldum kafatasındaki kırıklara sebep olan materyalin aynısı iyi işti keşke ben de sana aynısını diyebilsem çünkü metan gazı için uygun havalanma olmadan senin şovmen domuzun sadece pişmicek üstüne patlıcak pekiii belki bunu doğrulamam da bana yardımcı olursun
Oh, I found this piece of shit and I thought you might want it back.
Bok parçasını buldum ve geri isteyebileceğini düşündüm.
It's possible Nieves knows the identity of Lily Cooper's murderer, but I think it's more likely that he intuitively understood where Trager found his second killer.
Nieves'in, Lily'nin katilini biliyor olması muhtemel ama büyük ihtimalle sezgisel olarak Trager'ın ikinci katili nereden bulduğunu anlayabiliyordu.
Um, I found this thing, and it's, like, kind of a mess.
Bu şeyi buldum....... ve berbat haldeydi.
Wouldn't it be simpler to just ask me where the gold is to be found?
Direk altının yerini sorsaydınız daha kolay olmaz mıydı?
And it was found in your saddlebags.
Ve senin heybende bulunmuş.
They found a body and it doesn't have a head.
- Ceset buldular ama kafası yok.
I mean, it's a political event and I mean, yes, we're launching the Fost and Found phone app, but the main purpose is to draw attention to the bill, and we've got state senators coming, the mayor...
Bu politik bir olay ve evet, Fost ve Found'un telefon uygulamasına giriyoruz ama buradaki asıl amaç tasarıya ilgiyi çekmek ve bunun için eyalet senatörü ve belediğe başkanı var...
It's about Fost and Found and telling success stories like yours.
Bu Fost ve Found'la ve seninki gibi bir başarı hikayesi anlatmakla ilgili.
Is it true you made these false allegations because she found out you were having sex with your foster brother, Brandon Foster?
Bu sahte iddiaları, Justina'nın üvey kardeşiniz Brandon Foster'la seks yaptığınızı anladığı için ortaya attığınız doğru mu?
I mean, it's a disgrace, an absolutely disgrace police have not found this guy.
Yani, bu rezalet. Polisin bu çocuğu bulamamış olması bir rezalet.
Maybe it has something to do with the dead hacker they found the other day?
Belki geçen gün buldukları ölü bilgisayar korsanıyla alakalıdır.
Yeah, well, they have something, and Romero must have found out about it.
Ellerinde bir şeyler var ve Romero onu keşfetmiş olmalı.
Once he found his way back, he made it his mission to stay.
İçeri girmenin yolunu bulduğunda, öncelikli amacı orada kalabilmek oldu.
She found your Phil Collins T-shirt and that was it.
Phil Collins gömleğini buldu ve her şey bitti.
After I found out what was on there, what we did to you, what we did to RT, it was weak.
Sonra orada neler olduğunu öğrenince sana yaptıklarımız, RT'ye yaptıklarımız acizceydi.
Mr. Lentless, uh, listen, turns out that you found my buddy's sweater, so he needs it back so he can be an American.
Bay Imasız... Arkadaşımın hırkasını bulmuşsunuz. Amerikalı olması için ona lazım.
When I found out what this was all about, I told Coughlin I couldn't do it anymore.
Soruşturmanın asıl amacını duyunca Coughlin'e "Ben yokum." dedim.
Uh, anyway, that floatation device that those men were found clinging to... the boys in the lab were able to clean it up and pull a serial number, which I ran through various maritime databases, and it belongs
Her neyse, adamların tutunduğu can simidini laboratuvardaki çocuklar temizledi ve seri numarasına ulaştı. Ben de çeşitli denizcilik veri tabanlarına baktım.
All right, so the storage closet where Corporal Alex's body was found, it looks like there's some kind of tunnel behind it.
Pekala, Onbaşı Alex'in bedeninin bulunduğu depo odası bu arkasında tünel gibi bir şey var.
Your plan was elaborate and quite some time in the making, so it's hard to believe there isn't some evidence to be found.
Planın dikkatle hazırlanmıştı ve hazırlanması da zamanını aldı bu yüzden kanıt bulunamayacağına inanmak oldukça güç.
But I realize now... it is much better that you found some pleasure somewhere, even if it wasn't with me.
Ama şimdi fark ediyorum ki ben olmadan da keyifli olabildiğin bir yer bulabilmen en iyisi.
Being confronted with that pain today must have seemed insurmountable, but you rose above it and still found a way to help Agatha... and me.
Bugün o acıyla karşılaşman aşılamaz bir şey ama üstesinden geldin ve yine de benimle Agatha'ya yardım edecek bir yol buldun.
Okay, I found it.
Tamam, buldum.
If it weren't for my gambling, we wouldn't have found Lorraine, which led to Mick, which led to us saving the fine Aztec people of Balio.
Eğer kumarbazlığım olmasa Lorraine'i bulamazdık ki bu bizi Mick'e ve Balio'daki güzel Aztek halkını kurtarmaya götürdü.
Also found an ottoman placed against the railing of her balcony as if she'd used it to climb.
Ayrıca balkon korkuluğunun yanında bir divan bulmuşlar. Sanki tırmanmak için onu kullanmış.
I know it's morbid, but the first thing I thought when I found out she died was, "Well, she always said she'd leave that place feet first."
Korkunç biliyorum, ama öldüğünü öğrendiğimde aklıma gelen ilk şey "Her zaman o yerden ancak ölüsünün çıkacağını söylerdi." oldu.
Members of his group found him the next morning, stab wound to the chest, few thousand dollars worth of computers gone, so detectives who caught it thought it was a robbery gone wrong.
Grup üyeleri onu ertesi sabah bulmuş. Göğsünde bıçak yaraları varmış ve beş bin dolarlık bilgisayarı alınmış bu yüzden dedektifler soygunun kötü sonuçlandığını düşünmüşler.
The only way I can explain it is, I found a high level of chitinase throughout the body.
Açıklayabileceğim tek yol vücudunda yüksek miktarda kitinaz olması.
It's what they found next to him in the sand.
Kumun içinde başka şeyler de buldular.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]