Go inside traducir turco
5,632 traducción paralela
Why don't you go inside first, I'll be in later.
Neden içeri girmiyorsun, ben sonra gelirim.
- Go inside.
- İçeri gelin.
Go inside.
İçeri gelin.
We'll go inside where no one can see us.
Bizi kimsenin görmeyeceği bir yere gireceğiz. Evet.
- You kids, why don't you all go inside and play, all right?
- Siz çocuklar, neden içeri gidip oyun oynamıyor sunuz?
Go inside.
İçeri git.
Evelyn, maybe it's a better idea if you were to go inside.
Evelyn, belkide içeride durman daha iyi olur.
Let's go inside.
Hadi Alison, içeri girelim.
Let's go inside. No.
- Hadi içeri girelim.
I guess I'm just... not ready to go inside yet.
Sanırım ben sadece... İçeri girmeye hazır değilim.
Just, um, give me a good shake like a dog before you go inside.
İçeri girmeden önce köpek gibi bir silkelen bakayım.
Go inside!
içeri girin..
Go inside now.
İçeri gir.
- Let's go inside.
- İçeri geçelim.
And I go, "Turn around. Go inside." And he's, "Okay, okay."
"Dön ve içeri gir." dedim.
"bigger than Obama, if you could believe this." I say, " Let's go inside the house.
Obama'dan daha büyük, inan bana.
Let's go inside.
İçeri girelim.
They just saw somebody go inside.
Onlar sadece biri içeri girerken gördüm.
Come on. Let's go inside.
Hadi içeri girelim.
You cannot go inside.
İçeri giremezsiniz.
You didn't go inside though, right?
İçiri de girmedin, değil mi?
Go inside.
İçeri gir.
Go inside, listen to your coaches, do as they say, and I will call you as soon as I can, all right?
İçeri gir ve koçlarının dinle, sözlerinden çıkma. En kısa zamanda seni arayacağım, tamam mı?
You're gonna go inside and pack your best bikini, and I'm gonna get changed and head to the office.
Eve girecek ve en iyi bikinini seçeceksin ben de üstümü değiştirip ofise gideceğim.
Why don't we go inside and talk about it?
Neden içeri girip konuşmuyoruz?
Let's go inside.
Hadi içeriye gidelim.
- Go inside. Go on...
- İçeri gir, içeri...
- Harry, go inside?
- Harry, içeri gir.
Go inside and let us talk.
İçeri gir, bırak da konuşalım.
- Maybe we should go inside.
- Belki de içeri girmeliyiz.
Please, let's go inside.
Lütfen, hadi içeri girelim.
The rest of you go inside.
Diğerleriniz içeri gidin.
Mom, go back inside.
Anne, içeri git.
Go back inside.
İçeri git.
Everyone go take shelter inside.
Herkes, okulun içine girsin.
Inside I'm raring to go.
İçeride fırtınalar kopuyor.
- Go back inside.
- İçeri girin bayan.
As my sister here will tell you, if you want to see what's inside, you're gonna have to go on out and get yourself a warrant.
Kız kardeşimin söyleyeceği gibi, içindekini görmek istiyorsan kendine arama emri çıkarttırman lazım.
Just go ahead and cram it right up inside. You got to make sure, Raylan, that you do it in a way so that the rest of you just keeps on following your hand right up your ass, right up inside all that shit you're so full of, Raylan.
Mutlaka ta dibine kadar sok ki geri kalanın da kıçının içine kadar sağ elini izlesin ki ne kadar boktan bir adam olduğunu gör Raylan.
Let's go inside.
İçeri geçelim.
- I think I left it inside. - Yeah, go get it!
- Git al o zaman.
[farting ] [ groaning ] [ continues farting] go back inside!
Geri git.
- Hmm? Are you gonna go inside?
- İçeri girecek misin?
All right, sir, go back inside.
Hala dışarı çıkmadı. Tamam efendim. Siz içeri girin.
That means that every bit of energy inside us, every particle will go on to be a part of something else, maybe live as a dragonfish, a microbe, maybe burn in a supernova 10 billion years from now.
- Var olan enerji de yok edilemez. Bunun anlamı, içimizdeki her bir zerre enerji her atom başka bir şeyin parçası olmaya devam edecek belki bir ejder balığı olarak, bir mikrop olarak yaşarız belki de bugünden 10 milyar yıl sonrasında, bir süpernova içinde yanarız.
Now that we're inside, go contact on forces and make some noise on the way out.
Artık içeride olduğumuza göre kuvvetlerle temasa geç. Çıkarken de gürültü çıkar.
Go back inside or I'll break you too.
Gir içeri. Yoksa seni de kıracağım.
Explosive is inside the van, set to go off in 8 1 / 2 minutes.
Patlayıcı araçta. Sekiz buçuk dakikası kaldı.
Better go back inside, Sassenach. Until they've had their fun, they'll no leave us alone.
Eğlencelerini bitirip bizi yalnız bırakana kadar içeri girsen daha iyi olur İngiliz.
Let's just go inside and talk.
Hadi içeri girip konuşalım.
Now I have to go back inside.
Şimdi içeriye dönmek zorundayım.
inside 950
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
go in peace 51
go in there 78
inside out 19
inside job 21
inside me 38
inside voice 18
inside you 29
insider trading 23
inside and out 54
go in peace 51
go in there 78