Have a drink traducir turco
5,329 traducción paralela
You wanna have a drink in my room?
- Odamda bir içki içer misin?
We'll have a drink, at least.
En azından bir şeyler içelim.
Nothing, I just want to have a drink.
Hiçbir şey, bir şeyler içelim demiştik.
Are y'all sure you won't have a drink?
- Bir içki istemediğinize emin misiniz?
Have a drink.
Evet, ben iyiyim.
Have a drink.
İç biraz.
You come and have a drink with us.
Gel ve bizimle bir şeyler iç.
You didn't have a drink today, did you?
Bugün içki içmedin, değil mi?
So let's go out, have a drink, and let today's narrative be "little girl lives."
O yüzden dışarı çık, bir şeyler iç ve bugünün özeti "Küçük kız yaşar." olsun.
- You'll have a drink, eh?
- Bir şey içer misin?
So let's go have a drink. Oh, are you sure?
Orada durup gevezelik etme Miller.
Have a drink, Lucas.
Bir içecek al, Lucaz.
That boy would've listened to reason, he'd still be up there preaching. I'll have a drink to that.
- Oğlan aklın sesini dinleseydi, hâlâ vaaz veriyor olurdu.
- Have a drink.
- İçki içelim.
Come on... let the girl have a drink, you know?
Hadi ama. Bırakın kızı da içsin, bilirsin.
Just please come over here and have a drink.
Buraya gel de bir şeyler iç.
Tell your husband to come over here and have a drink. No, no.
Kocana buraya gelip bir şeyler içmesini söyle.
Whatever you're doing, just... let somebody else do it and come on over and have a drink.
Her ne yapıyorsan, bırak başkası yapsın.
They're at their happiest when they have a good place to cool off and have a drink, but they often forget that crocodiles are always vigilantly watching them.
Serinleyip bir şeyler içebilecekleri bir yer bulduklarında onlardan mutlusu yoktur ama çoğu zaman timsahların aç gözlerle her daim onları izlediğini unuturlar.
Let's have a drink. We're out of vodka.
- Votkamız kalmamış.
May I have a drink?
İçebilir miyim?
So I told myself that I would have a drink.
Bu yüzden bir şey içeyim dedim.
Have a drink!
- Buyurun için.
Have a drink. It'll do you good.
- Biraz için size iyi gelecek.
Have a drink.
Gelin içelim.
So have a drink with me.
Bu yüzden benimle bir içki iç.
Steve, have a drink.
Steve, bir şeyler iç.
Let's go to my house and have a drink.
Benim eve gidip bir şeyler içelim.
Let's have a drink.
İçmeye gidelim.
If I'm gonna have this conversation, I'm gonna have a drink to go with it.
Eğer bu konuşmayı yapacaksam, içkiyle bunu bastırmalıyım.
Would you like to have a drink with me?
Benimle bir içki içmek ister misin?
If nobody minds, I would like to have a drink with this.
Eğer kimsenin itirazı yoksa, yanında içki de içeceğim.
I'd like to have a drink.
Ben birşeyler içerim.
Come on, you'll have a drink.
Boşver sadece içki içiyorsun.
Why don't you just stay and have a drink?
Neden kalıp bir içki içmiyorsun?
Either you have a drink, or I will.
Ya sen oturup bir şeyler içersin, ya da ben.
A day when it makes sense to have a drink or two.
Bir iki içki içmenin mantıklı olduğu gün.
I'll have a drink.
İçecek bir şey alacağım.
Now we relax and have a drink.
Şimdi rahatlayıp birer içki içeceğiz.
Have a drink.
- Bir içki al.
I was just gonna have a drink at the bar and go home.
Sadece barda bir içki içip eve gidecektim.
So stop thinking, have a drink, and then your good old friend will blow you.
Düşüğnme ve iç sonra eski dostun seninkini ağzına alsın.
So, Don Ho. Did you have a blue drink in the white sand?
Vay, Don Ho beyaz kumlarda mavi içki içtin mi?
You don't have to buy me a drink?
Bana içki ısmarlamana gerek yok ki?
Drink, eat, and just as soon as we're able, we'll have a little wedding.
İçki için, yemek yiyin ; mümkün olduğu zaman ufak bir tören yapacağız.
We have a lot of work to drink.
- İçecek çok işimiz var.
But you did have a lot to drink.
Ama içmek çok şey var etmedi.
- Mm. Penny, you drink a lot, you are really loud, and you have a lot of embarrassing stories about dating?
Penny, çok içiyorsun, gerçekten gürültülüsün, ve aşka dair çok fazla utanç verici hikayen var.
I want you to have a drink with me, man.
Senden bir ricam olacak Sam.
And I think I have never wanted a drink more than I do right now.
Ve sanırım şu anda, hiç olmadığı kadar bir içki istememişti canım. Evet.
So, is the part where you offer me a drink so we can have a proper chat.
Pekâlâ, burası bana içecek teklif edeceğin kısım ki böylece düzgün bir sohbet edebilelim.
have a drink with me 46
have a drink with us 23
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a great day 179
have a drink with us 23
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a great day 179
have a good time 307
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a nice night 84
have a good one 237
have a nice trip 114
have a good evening 130
have a nice time 67
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a nice night 84
have a good one 237
have a nice trip 114
have a good evening 130
have a nice time 67