Have it traducir turco
202,075 traducción paralela
Well, I hope you have it hid good'cause it's half the key to our fortune.
Umarım saklı tutman iyi olur. Çünkü servetimizin yarısı anahtardır.
Look, what you have, it is bigger than- - than--than what any Magician can do.
Bak, neye sahipsin, herşeyden öte- - öte--öte herhangi ne? Bir sihirbazın yapabileceği.
Let's just say it's too bad I have a wife.
Bir karımın olması çok kötü olduğunu söyleyelim.
It is a shame I have to kill you.
Bu bir utanç Seni öldürmem gerekiyor.
It doesn't have to be weird.
Tuhaf olmak zorunda değil.
Yeah, well, when I have kids, I want it to be with someone I love!
Sevdiğim birinden çocuğum olsun istiyorum!
But, Mom, I don't have time to go gather it.
Ama gidip toplamaya vaktim yok.
You're just gonna... Have a kid with another woman and I'm supposed to go along with it?
Başka bir kadından çocuğun olacak, ben de kabullenecek miyim?
It will be nice to have a little Bennett around.
Etrafta küçük bir Bennett'ın koşturması güzel olur.
Colt's about to have a baby and it isn't mine.
Colt'un bebeği olacak ama benden değil.
Well, it is Colt and Heather, so I might have a shot at that one.
Gerçi çocuk Heather'la Colt'un, yani o konuda bir şansım olabilir.
So it stands to reason you'd have the same taste.
Yani zevklerinizin aynı olması doğal.
Yeah, I didn't have enough paint to cover up the "Fuck," so I just added to it.
"Siktir" i kapatacak kadar boyam yoktu, ben de ekleme yaptım.
Maybe you should have worn it while you were playin'.
Oynarken takmalıydın.
Maybe I should have wore it when we were fuckin'.
Belki de sevişirken takmalıydım.
The fuckin'gate wouldn't have swung shut if you'd leveled it out.
Kapıyı doğru hizalasaydın sıkışmazdı.
No, it was the time they went streaking through Arby's, yelling, - "We have the meats."
Arby's'te "Etin hası bizde" diye bağırarak koşturdukları zaman.
It's evidence you have a heart.
Kalbin olduğunun bir kanıtı.
Linda wanted to have her wedding there but she couldn't afford it.
Linda düğünü orada olsun istiyordu ama parası yetmedi.
I think I'm gonna have to shut it down'cause of the storm, so this is last call.
Fırtına yüzünden kapatıyorum, haberiniz olsun.
Well, it's good to have friends.
Arkadaş iyidir.
Okay, that's all right. We don't have to talk about it.
Konuşmak zorunda değiliz.
Uh, it'd have to be early.
Anca erken olursa.
So, I just tell you that all my plans for the future fell apart, and all you have to say is, "It's a good thing"?
Gelecek planlarım suya düştü, diyorum, sense "Bu iyi bir şey" mi diyorsun?
You don't like it, I'm gonna have to kick your ass.
Hoşuna gitmezse seni döverim.
No, I heard you, but I don't have to like it.
Duydum ama hoşuma gitmesi gerekmiyor.
Look, you don't have to like it.
Hoşuna gitmesi gerekmiyor.
Yeah, it had to have been.
Evet, olmalıydı.
It's easy if you have the key.
Anahtarı elinde tutmak kolaydır.
I assume that as you have made it this far, you know how to find me.
Senin varsayımıyla bunu şimdiye kadar yaptık, Beni nasıl bulacağımı biliyorsun.
I don't think it's gonna have the same effect on you.
Senin üzerinde aynı etkinin olacağı sanmıyorum.
Well, if there's video of Lily's recital on her iPad, then I know it's for sure her, and plus, I can e-mail it to myself and have a proper viewing party.
iPad'inde Lily'nin resitalinin videosu varsa o olduğuna emin olurum. Ayrıca videoyu kendime postalayıp güzel bir izleme partisi düzenleyebilirim. - Benim işim var.
It's not like you're so busy you don't have time to...
Sanki çok işin var da bir iPad'e göz kulak...
It stinks. You just have to hope they get irritating enough by the end of the year that you're ready for them to go.
Dua edelim de yıl sonuna kadar o kadar sinir bozucu olsunlar ki onlardan ayrılmaya hazır olalım.
Oh, well, it's nice to know that some dime-store posies from an unnamed stalker have made you an expert on matters of the heart.
İsimsiz bir sapığın ucuzcudan aldığı bir demet çiçeğin seni ilişki gurusu yapması ne hoş.
I knew I shouldn't have trusted you talking to him, because you will let him get away with murder because he's a mini you and you like it.
Onunla konuşman konusunda sana güvenmemem gerektiğini biliyordum. Senin minik bir kopyan olması hoşuna gittiği için onun cinayetten sıyrılmasına bile izin verirsin.
This night, evil did visit Cumberland... and it was defeated! By men who have now proven themselves to be warriors!
Bu gece musibet Cumberland'ı ziyaret etti ve artık savaşçı olduklarını kanıtlayan erkekler tarafından mağlup edildi!
As your king, I have decided... that it's time for our army to march!
Kralınız olarak ordumuzun harekete geçmesinin tam vakti olduğuna karar verdim!
If it were not for Uhtred, we would have no quarrel with Aelfric.
Uhtred olmasaydı aramız Aelfric ile bozulmayabilirdi.
Is it true they have taken Uhtred?
- Uhtred'i yakaladıkları doğru mu?
It may have escaped your attention but I am not married myself.
Dikkatinden kaçmış olabilir ama ben de evli değilim.
Yeah, it's kind of like saying that all these women across history have been discriminated against just because they have vaginas.
Evet, tarih boyunca kadınların sadece vajinaları olduğu için ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlatıyor.
It's like these apps on your phone where you see people's faces, and when you see a face you like, you hit a button, and if they hit a button on your face, then you have a match.
İnsanlara bakabileceğin mobil uygulamalar. Beğenirsen bir tuşa basıyorsun, onlar da senin yüzüne tıklarsa eşleşmiş oluyorsun.
Could have just put it in the coat room.
Vestiyere de koyabilirdin.
- Hmm. Do you have a muscle-shaped wallet I could store it in?
Bunu koyabileceğim kas şekilli cüzdanın da var mı?
I have to add it to my collection.
- Koleksiyonuma eklemem lazım.
I have to take it out.
Onu çıkarmam gerek.
It's a group of people who have to work twice as hard in life to get half as far, and, Denise, you a black woman, so you gonna have to work three times as hard.
Diğerlerinin yarısı kadar başarılı olmak için iki kat çalışan insanlar. Denise, sen siyahi bir kadınsın, o yüzden üç katı daha fazla çalışmak zorundasın.
Have you tried it?
Denedin mi?
- I have a fun trip if you're up for it. - Mm-hmm?
Gelmek istersen ben de eğlenceli bir seyahate çıkacağım.
And if you have any favorite animals, we can cut it.
Sevdiğin bir hayvan varsa öyle keseriz.
have it your way 210
have it your own way 27
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
have it your own way 27
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322