Have one traducir turco
53,674 traducción paralela
Of course I have one.
Tabii ki var.
From here on in, I tell you your position in this, if you have one at all.
Bundan sonra senin bulunduğun konumu ben söyleyeceğim! Eğer hala bir konuma sahip olursan.
'I have one last wish.
Son bir dileğim var.
"I said you could have one, not one box!"
BİR TANE YİYEBİLİRSİN DEDİM, KUTUYU DEĞİL!
And besides, okay, it's necessary to have one friend from the outside.
Hem dış dünyadan bir arkadaşım olması mühim.
So you have one towel and three half-empty bottles of shampoo?
Tek bir havlun ve yarısı kullanılmış üç tane şampuanın var.
Well, you don't deserve it, but by St. James Dean, the light of Ziggy Stardust and the darkness of the Holy Womb, you have one last chance to repent your agnostic taint before you...
Hak etmiyorsun ama Aziz James Dean, Ziggy Stardust'ın ışığı ve Kutsal Rahim'in karanlığı adına, agnostik günahlarından ötürü tövbe etmek için son bir şansın var...
They didn't have one for "Truman."
Benim adımla yoktu.
I guess I would have one question for you.
Sanırım sana tek bir sorum var.
Now, if you don't have any other questions for me, I have one for you.
Bana soracak başka bir sorunuz yoksa ben size bir soru sorayım.
You have one more chance.
Tek bir şans daha veriyorum sana.
We only have one shot at this.
Tek bir fırsatımız var bunu halletmek için.
Because they don't think you have one, asshole.
Çünkü elinde olduğunu bilmiyorlar, göt herif.
- You don't have one.
- Sende yok.
I read people talk to themselves when they know no one cares what they have to say.
Kendi kendine konuşanların bunu kimse onları dinlemediği için yaptığını okumuştum.
No one's ever said I have a can-do attitude before.
Daha önce hiç kimse "bilirim" tavrım olduğunu söylememişti bana.
When one's in labor, you have to push, hard!
Kişi doğumdayken zorla itmelisin!
In 30 years, over one hundred people have lived here... thanks to generous countries like Russia, the USA and China.
Otuz yıllık bir sürede 100'den fazla insan burada yaşadı. Rusya, ABD ve Çin gibi cömert ülkeler sayesinde.
I have to run a school, and you have to go enroll in one.
İlgilenmem gereken bir okul var senin de kaydolmak zorunda olduğun bir okul var.
But.. In this one meeting, I have learnt that you are very confident and independent and I think, that's really amazing.
Ama şu tek buluşmada öğrendim ki sen kendinden çok emin, bağımsız birisin ve bence bu harika bir şey.
One day, you'll have to cry too, sir.
Bir gün siz de ağlayacaksınız efendim.
I have a reservation for one... Dev.
- Benim Dev adına rezervasyonum var.
I have a reservation for one that I made for my birthday.
Doğum günüm için rezervasyon yaptırmıştım.
We have to sacrifice one... So the other may endure.
Birinden vazgeçmeliyiz böylece diğeri kurtulabilir.
We have to sacrifice one to save the other.
Birini kurtarmak için diğerini feda etmemiz gerek.
No. I'll have no one.
Hayır, yoksa kimsem kalmayacak.
The truth is you only have a slim chance, less than one percent, that you will regain mobility.
Gerçek şu ki hareketini kazanman için % 1'den az bir şansın vardı.
I... I must have told him about it when we were t... talking about his niece. The one who's interested in science.
Ben... konu yeğeni olunca bundan ona bahsetmiş olmalıyım.
I have to run a school and you have to go enroll in one.
Benim ilgilenmem, senin de kaydolman gereken bir okulun var.
We have the advantage, it's four against one.
Avantajlıyız, dörde karşı bir.
Have a good one.
Geçmiş olsun.
You're gonna be one of those high school couples that gets married after college, and they have kids, and it's so cute.
Üniversiteden sonra evlenen ve çocukları olan şu liseli çiftler gibi olacaksınız ve bu çok tatlı.
The one time Holly gets them for us, I have an allergy attack?
Holly bizim için bir kez alınca alerjik reaksiyon geçirdim.
Each victim that we spoke to claims to have crossed swords with deceased Max Rager CEO Vaughn Du Clark.
Konuştuğumuz her kurban ölen Max Rager CEO'su Vughn Du Clark ile geçmişte husumet yaşadığını öne sürdü.
I never met the zombie who did it, but one day I will, and he'll have to learn that there's a price to pay for zombie-on-zombie crime.
Bunu yapan zombiyi tanımıyorum ama bir gün tanıyacağım ve zombiler arası suç işlemenin bedelini ödemek zorunda kalacak.
An outsider has the gall to question your rule and you have no one to offer counsel.
Bir yabancı senin kurallarını sorgulayacak kadar hadsiz davrandı ve fikir danışacağın hiç kimsen yok.
You get one letter, you have a crazy fan.
Bir mektup alıyorsun, çılgın bir hayranın oluyor.
In the next 25 years, one out of every three Americans will have diabetes.
Önümüzdeki 25 sene içinde her üç Amerikalıdan biri diyabet hastası olacak.
All these saturated fat studies that have come out, trying to vindicate saturated fat is a campaign by the dairy industry, wherein the number one source of saturated fat is dairy, it's not meat.
TIME Tereyağı Tüketin Ortaya çıkan tüm bu, doymuş yağı aklamaya çalışan çalışmalar, doymuş yağın birinci kaynağı et değil süt olmasına rağmen, süt endüstrisi tarafından yürütülen bir kampanyadır.
Foxtrot Delta-Two, Reaper One-One, we have two squirters 150 meters out.
Foxtrot Delta-2, Reaper 11 150 metre ilerde iki kaçak var.
We might not have given you the proper memorial, but... we can still pour one out for you.
Senin için düzgün bir tören yapamamış olabiliriz ama hâlâ sana da biraz doldurabiliriz.
You'll be the one that benefits when I have abs.
Karın kası yaptığımda yararını görecek olan sensin.
He made a terrible mistake, just like we all have at one point, but he apologized.
Korkunç bir hata yaptı tıpkı hepimizin bir noktada yapmış olduğu gibi. Fakat özür diledi.
I have an ask, one that's imperative.
Bir ricam var, zorunlu bir rica.
You have to fuckin'choose. Which one?
Hangisi?
Have room for one more... Naughty boy?
Bu yaramaz çocuk için bir kişilik daha yer var mı?
Then we have a problem,'cause as long as I'm here, no one's going in your engine, and that's a promise.
O zaman bir sorunumuz var çünkü burada olduğum sürece kimseyi motoruna sokamazsın. Sözümden taviz vermem bu konuda.
I have a few things Camille never returned after one of our many breakups. I wanna find them.
Ayrılıklarımızdan sonra Camille'in iade etmediği şeyleri bulmak istiyorum.
We've only been to one gym so far. We have to be patient.
Sadece bir spor salonuna gittik.
Jace may have been the one who pulled me out, but I did feel you there.
Beni Jace çekip çıkardı belki ama senin varlığını da hissettim.
My manager has me on this really tight deadline and I have to find female singer for one of our gigs.
Konserlerimizden biri için kadın vokal bulmam lazım.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one more minute 37
one step at a time 173
one moment 967
one more thing 865
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one's missing 20
one point 33
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one's missing 20
one point 33