English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Have some more

Have some more traducir turco

1,537 traducción paralela
Here, have some more wool.
İşte biraz daha yün.
Can I have some more?
Anne, biraz daha alabilir miyim?
I have some more ballots for you.
burada birkaç oy daha var.
"Please, sir, can I have some more?"
- Evet. "Lütfen efendim, biraz daha alabilir miyim?"
Have some more.
Biraz daha alın.
Okay, Elle the doctors still have some more tests to do.
Doktorların hâlâ bazı testler yapması gerekiyor. Ama şu ana dek... - Abby, seninle konuşmalıyım.
We still have some more stuff to do... but maybe your parents will be here later.
- Yapacak bir iki işimiz daha var. Belki döndüğümüzde ailen de burada olur.
Well, let's have some more truth, shall we?
Birkaç gerçeği daha açığa çıkaralım, ne dersin?
I'll have some more salad.
Ben biraz daha salata alayım.
This tastes good. May I have some more?
Bunun tadı çok güzelmiş.
Have some more liquor.
Biraz daha içki iç.
May I please have some more hot water?
Biraz daha sıcak su alabilir miyim?
Mary, could we have some more tea for Mr. Hopkins, please?
Mary, Bay Hopkins için biraz daha çay alabilir miyiz, lütfen?
About your tips on "tricket"... do you have some more?
"Tiriket" hakkındaki tavsiyelerinden... daha var mı?
Will you have some more? No.
Biraz daha alır mısın?
- Do you think I could have some more paper?
- Ne dersin, daha fazla kağıt mı almalıyım?
Have some more.
Biraz daha.
Sunny, don't be shy, have some more. Eat to your fill
Sunny, utanma, doldur.
Have some more shallots.
Biraz sarmısak koy.
CAN I HAVE SOME MORE MILK OF MAGNESIA?
Biraz daha manyezi sütü alabilir miyim?
I'll have some more water, please.
Biraz daha su daha alacağım, lütfen.
Do whatever you have to do. Set fire to some more oil wells because the price is going to go higher.
Yapacağın neyse yap biraz daha petrol kuyusu yak çünkü fiyat yükselecekti.
I'd have to do some tests before prescribing anything more.
Tekrar ilaç yazmadan önce bazı testler yapmam gerekiyor.
Will you have some more tea?
Biraz daha çay ister misin?
Did you know that some doctors believe that oral bacteria have no other benefits than to make it impossible for other more vicious bacteria to take up residence in our mouths?
Bazı doktorlar, ağzımızdaki mikropların tek amacının, daha saldırgan mikropların ağızda barınmasına engel olmak olduğuna inanıyor, biliyor muydun?
The only way the Elders could stop them 3000 years ago was by infusing some mortals with a hell of a lot of power, way more than you guys have.
Elders 3000 yıl önce onları durdurmak olabilir tek yolu güç bir sürü, bir cehennem ile bazı ölümlüler beslerken olmuştur siz var daha yol daha.
- I'll have to run some more tests.
- Daha fazla test yapmam gerekiyor.
Have you come to ask me some more paleontology-related questions?
Başka paleontoloji konusuyla ilgili soru sormaya mı geldin?
- May I have some more roast, please, Grandma?
Konuştuğunuz şeyi düşünün ve biraz birbirinizden ayrı vakit geçirin. Biraz daha rosto alabilir miyim büyükanne?
Oh, I'll have some more coffee.
Ben biraz daha kahve alacağım.
Now I'm gonna have to order some more.
Şimdi biraz daha sipariş etmeliyim.
I'd have been more than happy to bring some stuff over.
Reni arayabilirdin. Eşyalarını memnuniyetle getirirdim.
By eliminating some of the more dangerous work... the Rotterdam technologies have reduced... employee work-related accidents and injuries by 60 %.
Bir çok tehlikeli işleri insanların üzerinden alarak Rotterdam teknolojisi çalışan üzerindeki kazaları yüzde 60 oranında düşürmüştür.
The basic idea is so simple - that you have variation, that inevitably if there is variation in the population some are gonna be better than others, and the ones that are better than others are gonna have more kids than the less favoured ones, and the offspring is going to resemble their parents.
Çeşitleme var ve kaçınılmaz bir şekilde, bir popülasyonda çeşitleme varsa bazıları diğerlerinden daha iyi olur ve ötekilerden daha iyi olanlar, daha az ayrıcalıklı olanlara göre, daha çok yavru sahibi olacaktır ve ortaya çıkan ürün ebeveynlerine benzeyecektir.
I have a... friend who will get some use of it, I think. Any more?
Bir arkadaşım var, çalmaktan hoşlanacaktır sanırım.
Frank, we needed more wigs than we thought, and we have to do some advertising.
Frank, düşündüğümüzden daha çok perukaya ihtiyacımız oldu ve biraz reklam yapmak zorundayız.
Average age, 21 years old. The Soviets, much more seasoned. Some ofthem have been playing together for the last 15 years.
Sovyetler çok daha yaşlı, bazıları son 15 yıldır... birlikte oynuyorlar.
Some have more than one.
Bazıları birden fazla alır.
You have to which in some ways... is even more important.
Bunu bir şekilde yapmalısın, çünkü çok önemli.
I wanted to let you know... that I have decided not to come to the wedding... so just in case you were dreading some sort of, you know, run-in or something like that... well, you worry no more... because I'm not gonna be there.
Sadece, düğüne gelmemeye... karar verdiğimi, bilmeni istedim. Bir takım nahoş şeylere muhatap olmaktan korkarsın diye artık endişelenmene gerek yok... çünkü orada olmayacağım.
Some men have more than others.
Bazı erkeklerin diğerlerinden fazla var.
Listen, uh, you're gonna have to riff some more people, man.
Dinle, birkaçını daha zor kullanarak azaltmak zorundasın, dostum.
- We have to open some more.
- Biraz daha açmamız lazım.
Some other films I've done have shown more.
Yaptığım bazı filmlerde daha fazla şey gösterildi.
I'll have to draw some more amniotic fluid. Why?
Tamam biraz daha amniyotik sıvı çekmem gerekecek.
It's just more of a "May I have some?" kind of visit.
Daha çok "Biraz para alabilir miyim?" amaçlı bir ziyaret.
All mothers know they have to protect their children, but some of us take our job more seriously than others.
Bütün anneler çocuklarını korumaları gerektiğini bilir. Ama bazılarımız işini diğerlerine göre daha fazla ciddiye alır.
Okay, you have to give me some more credit. Please?
Lütfen, bana bu konuda biraz daha destek ver olur mu?
I have a responsibility to myself to be more than... some two-dimensional image in some men's fitness magazine, okay?
Kendime karşı duyduğum sorumluluk... bir erkek fitness dergisindenki iki boyutlu bir görüntüden daha fazla, tamam mı?
We'll laugh, laugh some more, have a good laugh.
Sonra biraz daha güleceğiz. Kahkaha patlatacağız.
More like, some stretching, short walks, you have to understand Dan, you're looking at a long road back and the road is called the rest of your life.
Daha çok sizi az yoracak şeyler. Kısa yürüyüşler gibi anlamalısın Dan, şu an önünde uzun bir yol var ve bu yol senin geri kalan hayatın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]