More for me traducir turco
3,289 traducción paralela
You've done more for me than anyone in my life.
Hayatımda hiç kimsenin yapmadıklarını yaptın benim için.
- Fine, more for me.
- İyi, bana daha çok kalır.
All right, more for me.
Elbette, daha fazla yemek.
One more for me.
Bana bir tane daha.
You've already done more for me than I can already repay.
Zaten benim için geri ödeyemeyeceğim kadar çok şey yaptın.
To tell you the truth, I was hoping you had something more for me.
Doğrusu, senden daha fazla şey bekliyordum.
I ask you all tonight... for yourselves, for your families, for Las Vegas, give me four more years!
Sizden bu akşam, kendiniz için, aileniz için Las Vegas için bana dört yıl daha zaman tanımanızı istiyorum!
For guys like me, absence is more often enforced by the state of California.
Benim gibi adamlar için ise, ayrı kalmak, California gibi bir eyalette zorunluluktur.
Yes, more of an imposition than me living there for free.
Evet, orada bedavaya yaşamamdan daha fazla zorlamak olur.
I was almost more afraid... to tell his mother, my husband's mother... because she had four sons, and she really cared for me... as a daughter.
Onun annesine, yani kocamın annesine söylemekten, neredeyse daha çok korkuyordum... Çünkü dört oğlu vardı... ve beni kendi kızı gibi görüyordu.
More Sailor Moon for me.
Ay Savaşçısı'nın hepsi bana kaldı.
The problem for me is, there are many people who, I think, as actors and performers, are more exuberant, more comfortable.
Benim için problem olan şey, senden daha rahat ve beni tatmin edebilecek nitelikte dönüt alabileceğim oyuncu var.
Guess you'll have to run a few more errands for me.
Yazık olmuş.
Wink at me one more time and i'm gonna make it so you can't open that eye for a month, get it? Wink.
Bir daha bana göz kırparsan gözüne yumruğu yersin ve bir ay gözünü açamazsın, anlaşıldı mı?
Perhaps you'd rather join me at my home for something more substantial than tea.
Belki daha sonra siz bana katılmayı tercih edersiniz, evimde çaydan daha önemli bir şeyler yapmak için.
It's gonna take a little more than that for me to betray him.
Ona ihanet etmem için bundan daha fazlasına ihtiyacınız olacak.
Well, the fact is, she has lived with me for more than a year.
Gerçek şu ki, bir yılı aşkın süredir onunla beraber yaşıyoruz.
But I think it makes more sense for me to go for Asami!
Ama Asami'yle takılmam bence daha mantıklı.
I think it was a day of reckoning for me, because I don't think I could have ever touched on more tragedy, all under one roof, than what I saw at that hospital that day.
Bunun benim için bir hesaplaşma günü olduğunu düşündüm çünkü daha önce tek bir çatının altında o gün o hastanede gördüklerim kadar büyük bir trajediye dokunmamıştım.
He mentioned it to me before leaving for Richmond, said he was looking for more investors.
Bana bahsetmişti Richmond'a gitmek için ayrılmadan, daha fazla yatırımcı aradığını söylemişti.
Then I guess you're more liberal than I am because it definitely changes things for me.
O zaman benden daha rahat birisin çünkü benim için çok şey değiştirir.
Uh, and, uh, let me just add that no one is rooting for your personal happiness more than I am.
Şunu da ekleyeyim kimse, senin mutluluğunu benden daha çok düşünemez.
Now, if you've no more degrading errands for me, I have some plans. I was hoping to cut out early.
Artık bana vereceğiniz başka bir ayak işiniz yoksa,... bazı planlarım var, bu akşam erken çıkacaktım.
Yes, when you have more time, can you bring towels to cabana five for me?
Zamanın olduğunda benim için kabine beşer tane havlu getirir misin?
Except she's with you a lot more than I am, and, um, she's very smart, and for her to approach me was hard.
Benden daha fazla senin yanında olmasının dışında o çok akıllı ve bana yaklaşımı biraz...
And I couldn't be more grateful for you letting me camp out, but I... I don't want to overstay my welcome.
Kalmama izin verdiğin için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam, ama daha fazla rahatsızlık vermek istemiyorum.
I used to think a night with a dead wombat might turn out to be more exciting than a night with me after you've been with me for twelve years.
Bir vombat ölüsüyle geçirilecek bir gecenin benimle 12 yıl yaşadıktan sonra benimle geçirilecek bir geceden daha heyecanlı olacağını düşünürdüm.
I would just like if you would have a little more time for me
Bana biraz daha vakit ayırsan çok sevineceğim.
You're not going to push me away any more and you are coming for dinner tonight.
Beni artık kendinden uzaklaştırmayacaksın ve bu akşam yemeğe geliyorsun.
d now you're here d now I know just where I'm going d d no more doubt or fear d I found my way d for love came just in time d you found me just in time d and changed my lonely life
şimdi buradasın şimdi nereye gittiğimi biliyorum artık şüphe ya da korku yok yolumu buldum aşkın tam zamanında geldi beni tam zamanında buldun ve o şanslı günde yalnız hayatım değişti
d that lucky day d now you're here d now I know just where I'm going d d no more doubt or fear d I found my way d for love came just in time d you found me just in time d and changed my lonely life d that lucky day
şimdi buradasın şimdi nereye gittiğimi biliyorum artık şüphe ve korku yok yolumu buldum aşkın tam zamanında geldi beni tam zamanında buldun ve o şanslı günde yalnız hayatım değişti
'And do one more thing for me.
Benim için son bir şey daha yap.
There has been no evidence in any form that could show me, for one moment, anything related to his being anything other than innocent. No more Scottsboro boys!
Başka Scottsboro çocukları olmasın.
Gavin, I know you're looking out for me, and I appreciate that more than I can say.
Gavin, bana göz kulak olduğunu biliyorum ve bunun için ne kadar teşekkür etsem az.
and I know I said a mother's love was worth more than they had to give, but I said it for me, not for him.
Bir annenin sevgisinin değerinin onların vereceklerinden fazla olduğunu söyledim ama ben bunu kendim için söyledim, onun için değil.
It's only gonna get more complicated for you. Look at me.
Sadece olay senin açından daha da karmaşık hale gelecek.
I don't really think there's any more moving on for me.
Benim için devam etme diye bir şeyin olabileceğini düşünmezdim.
Yes, but don't you think that gives me a bit more leverage for some understanding?
Evet ama sizce de bu bana, pazarlık yapmak için biraz koz vermiyor mu? Affedersiniz.
It's time for me to try and be more generous.
Benim için gayret etme ve daha cömert olma zamanı geldi.
It's time for me to try and be more generous with you.
Benim için gayret etme ve seninle ilgili daha cömert olma zamanı geldi.
It occurred to me that neutral ground often makes for more productive conversations.
Tarafsız bir konumda buluşmamızın daha üretken bir konuşma yaratacağını düşündüm.
Well, I was leaning Romney for a while because he seems more committed to Israel's security, but Obama believes gay people should be treated like human beings, and you guys are gay, so that made me vote for him.
Başta Romney'e oy vermeyi düşündüm çünkü o İsrail'in güvenliği konusuna kendini admış biri ama Obama gaylere insan gibi davranılması gerektiğine inanıyor ve siz gaysiniz bu yüzden oyumu ona verdim.
Forgive me, but... I sometimes think you cleave to her memory with more passion than you ever felt for her living.
Beni bağışla ama bazen onun anısına duyduğun bu tutkuyu o yaşarken ona göstermediğini düşünüyorum.
Yeah, for me it was more...
Evet. Benim için daha çok... B idi sanırım.
For me this is more important.
Benim için bu daha önemli.
That's two more checks for me.
Bana iki puan daha.
You'll have to do a lot more than give me a lift to make up for that.
Telafi etmek için eve bırakmaktan çok fazlasını yapmak gerek.
I'm excited for me, but I'm probably more excited for the students because a great teacher is a gift.
Heyecanlıyım fakat çocuklar için daha da heyecanlanıyorum çünkü çok iyi bir öğretmen herkese nasip olmaz.
My sister has ruined more nooners for me than the rest of the world combined.
Bu tip öğle molalarımı dünyada en çok kız kardeşim bölmüştür.
Why would it be more difficult for me than anyone else?
Neden başkalarından daha zor bir durumum olsun ki?
I thought you said no more basketball for me.
Benim için artık basketbol olmadığını söylemiştin.