English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Have you been

Have you been traducir turco

49,559 traducción paralela
Dougie, have you been exercising?
Dougie, spor mu yapıyorsun?
Where have you been?
Nerede kaldınız?
Where have you been?
Neredeydin?
Have you been gambling again?
Yine mi kumar oynadın?
Where the hell have you been?
Nerelerde kaldın?
Have you been here the whole time?
Bütün zamandır burada mıydın?
How long have you been here? Not long.
Ne kadardır buradasın?
How long have you been saving that?
Ne kadar zamandır bu anı bekliyordun?
How long have you been in the Wizard's Guard?
Ne kadar zamandır Sihirbaz Muhafızısın?
How long have you been in The Wizard's Guard?
Ne zamandır Büyücünün Muhafızlarındansın?
How long have you been ruling in his stead?
Onun yerine ne zamandır hükmediyorsun?
How long have you been ruling in his stead?
Ne kadar süredir Onun yerine hükmediyorsun?
How long have you been traveling with this assassin?
- Ne zamandan beri bu suikastçı ile yolculuk ediyorsun?
How long have you been bringing flowers?
Ne zamandır çiçek getiriyorsun?
Have you been in London long?
Uzun süredir mi Londra'dasınız?
So, what have you been up to?
- Neler yapıyorsun?
- Have you been drinking?
- İçtin mi sen? - Ne olmuş içtiysem?
Have you been smoking?
Sigara mı içtin?
Have you been discussing this with him?
Bunu aklına sokan baban mı?
Have you been following me?
Beni takip mi ediyorsun?
Have you been telling her she needs to get her son under control?
Oğlunu kontrol altına alması gerektiğini söylüyordun?
Mom, where have you been?
Anne, sen neredeydin?
So, uh, how long have you been sick?
Ne kadardır hastasın?
Have you been before?
Daha önce bulundunuz mu?
Have you been to a real swimming pool?
Gerçek bir yüzme havuzuna girebildin mi?
Where have you been?
Neredeydiniz?
- Where have you been?
- Neredeydin?
For nine years, you have been campaigning for a Royal Commission to investigate the drowning of these 280 slaves, which you say was done deliberately.
Dokuz yıldır Kraliyet Komisyonu'nun kasten boğulduğunu söylediğiniz 280 köleyi soruşturması için mücadele ediyormuşsunuz.
I could have stopped her would have been to use the pistol you gave me and don't think I would be loathe to use it because she's mad
Kadın deli diye de tabancayı kullanmaktan çekineceğimi düşünme.
Until the necessary arrangements have been made, I advise that you go absolutely nowhere.
Gerekli düzenlemeler yapılana kadar hiçbir yere gitmemenizi tavsiye ederim.
You have many suitors among the rabble, I imagine, and I, for the longest time, have been one of them.
İnsan kalabalığının içine epey talibinizin olduğunu düşünüyorum. Ben de uzun zamandan beri onlardan biriyim.
And the others, the good ones who have been with you.
Ve diğerleri başından beri seninle olan iyi insanlar.
Yeah, so Chuck told me you might have been the last person to see Billy.
Evet, Chuck bana Billy'yi son gören kişinin sen olabileceğini söyledi. Doğru mu bu?
You have to buy one that hasn't been opened. "
Açılmamış bir tane almanız gerek. "
Where have you just been?
Daha önce neredeydiniz?
How many times have you spoken to the president since you've been here?
Buraya geldiğinizden beri başkanla kaç kez konuştunuz?
You have been speaking to us now for 45 minutes...
45 dakikadır bizimle konuşuyorsunuz...
You have been speaking to us now for 45 minutes, and yet in all of that time you have only mentioned al-Qaeda once.
45 dakikadır bizimle konuşuyorsunuz ama el-Kaide'den bir kere bile söz etmediniz.
I have been listening to you here this morning, and... I believe you are a good man.
Bu sabah sizi dinledim ve iyi biri olduğunuza inanıyorum.
You couldn't have been more than ten.
Olsa olsa on yaşındaydın.
On the other hand... you have been with me for 25 years.
Öte yandan sen 25 yıldır benimleydin.
You have been trained, yes?
Eğitildiniz değil mi?
You should have never been.
Hiç olmamalıydın.
Well, I would have been safe with you.
Seninle de güvende olurdum.
In the short time you've been here, I have begun to wonder.
Burada bulunduğun kısa sürede içerisinde merak etmeye başladım.
When this violence occurs, have you ever been afraid you might die?
Şiddet yaşandığında hiç öleceğini düşündüğün oldu mu?
You have all done so well. We've had our share of complications, but all has been rectifiable.
Bazı zorluklar yaşadık ama hepsi düzeltebilir şeylerdi.
I bet you have not been offered that very often.
Eminim çok sık teklif edilmemişsinizdir.
But you shouldn't have been drinking either.
- Ickiyi de fazla kacirmamaliydin.
You have been chosen because of the physical advantages you enjoyed your entire lifetime.
Hayatiniz boyunca keyfini surdugunuz fiziksel ozellikleriniz nedeniyle secildiniz.
And you have to believe me, because I've been there.
Bana inanman gerek. Çünkü bunu ben de yaşadım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]